İSTANBUL - İHD ve TİHV’nın düzenlediği “Rojava” konulu seminerde konuşan Dr. Seda Altuğ, Kürtlerin Suriye yönetimi tarafından kimliksiz bırakılmasına dikkat çekerek, 2011'de Suriye’deki eylemlerin başlaması ile Kürtleri de bir heyecanın sardığını belirtti.

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İnsan Hakları Haftası kapsamında İHD İstanbul Şubesi’nde ‘Rojava’ konulu bir seminer düzenledi. Dün akşam düzenlenen seminerin yapıldığı salona “10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 71'incı yılında; barış için özgürlük, eşitlik, adalet” pankartı asıldı. Dr. Seda Altuğ’un konuşmacı olarak katıldığı seminere İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve çok sayıda kişi katıldı.

 

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Türkiye ile Suriye’nin tarihinden ve Kürt politikalarından bağımsız olmadığını söyleyen Seda, “Aradaki sınır bölgede yaşayan birçok insanı ikiye bölmüş durumda ama Qamişlo’yu Nusaybin’in uzantısı olarak düşünebiliriz. Arada 500 metre var, yürüyerek gidebiliyorsunuz. Fakat özellikle 1920'li yıllardan sonra Suriye rejiminin politikaları sonucu Rojava Kürtleri, Türkiyeli Kürtlerden ayrı kendi özgünlükleri oluşmuş” dedi.

 

‘120 bin Kürdün vatandaşlığı elinden alınıyor’

 

Kürtlerin Suriye yönetimi tarafından kimliksiz bırakılmasına dikkat çeken Seda, “İlk başlarda 120 bin Kürdün vatandaşlığı elinden alınıyor. Mülkiyet, eğitim, seyahat özgürlüğü gibi birçok haktan yok bırakılıyor. Birinin çocuğunu sadece okula kayıt ettirebilmesi için 25 ayrı makamdan imza alması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Vatandaşlıklarının elinden alınması ile yetinmeyen rejimin Tanka Barajı yapımında köyleri sular altında kalan Arapları da Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine getirdiği bilgisini veren Seda, “Rejim her Kürt köyünün arasına bir Arap köyü yerleştiriyor. Bu olay bölgenin nüfusunu ciddi anlamda değiştiriyor ve ciddi anlamda siyasi gerginlik yaratıyor” diye belirtti.

 

‘Suriyeli Kürtler ilk defa sokağa çıkıyor’

 

2004 yılında Qamişlo'da başlayan ayaklanmayı hatırlatan Seda, “Qamişlo'da başlayan bu ayaklanmadan sonra Suriyeli Kürtler ilk defa sokağa çıkıyor. Sadece Rojava bölgesinde değil Kürtlerin yaşadığı Şam, Halep, Lazkiye gibi kentlerde de öğrenciler sokağa çıkıyor. Suriye tarihinde İslamcılar dışında ilk defa Kürtlerin ayaklanması çok önemli bir dönüm noktası. Kürtlerin biz de varız diyerek sokağa çıkması çok kanlı bir şekilde bastırılıyor” dedi. Bundan sonra Suriyeli Kürtlerin ilk defa yüzlerini Güney’e ya da Türkiye'ye dönük olmayan bir kalkışmaya giriştiklerini ve 2011'de Suriye’deki eylemlerin başlaması ile Kürtleri de bir heyecanın sardığını belirtti.

 

2011 yılında Kürt gençlerinin kurdukları dernekleri Kürtçe isimler ile kurulduğunu kaydeden Seda, “Suriye’de rejimin değişmesini isteyen ruh olarak Şam ve Halep’teki gençlere yakın olan Kürt gençleri aynı zamanda Kürt kimliklerinden de vazgeçmiyorlar. Bu ayaklanma sonucunda Kürtler önce 2011 Temmuz’unda güvenlik ve idareyi ele alıyor. 2014 yılında Özerk Yönetim, 2016 yılında da ekonominin yönetimini ele almasıyla tek taraflı federasyon ilan ediliyor” diye konuştu.

 

Seminer soru cevap bölümü ile sona erdi.