Ankara'da 'Kadınlar Türkiye’nin insan hakları ihlallerini konuşuyor' başlıklı panel
- 19:00 10 Aralık 2019
- Güncel
ANKARA - "Kadınlar Türkiye’nin insan hakları ihlallerini konuşuyor" panelinde konuşan Av. Revşan Deniz Çobanoğlu, Türkiye’de ifade özgürlüğünün karşılığının hapis cezası olduğuna dikkat çekti. Av. Nuray Özdoğan da, ifade özgürlüğüne çok ciddi müdahaleler yapıldığını belirtti.
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi “Kadınlar Türkiye’nin insan hakları ihlallerini konuşuyor” başlıklı panel düzenledi. Ankara Barosu Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen panel iki oturum şeklinde gerçekleşti. Moderatörlüğünü Av. Ziynet Özçelik’in yaptığı birinci oturumda, Av Hediye Gökçe Baykal, Dr. Öğretim Üyesi Gülay Arslan Öncü, Av Revşan Deniz Çobanoğlu ile Öğretim Görevlisi Işıl Kurnaz’ın katılımıyla, “Kadına karşı şiddetin önlenmesinde devletin pozitif yükümlülükleri”, “AYM-AİHM ekseninde bir değerlendirme özel yaşama saygı hakkı”, “Güncel mahkeme kararlarıyla ifade özgürlüğü ihlalleri” ve “Kural mı istisna mı: Kişi özgürlüğü ve güvenliği ihlalleri” konuları konuşuldu.
‘Devlet eşitliği sağlamakla yükümlü’
“Kadına karşı şiddetin önlenmesinde devletin pozitif yükümlülükleri”ni anlatan Av. Hediye Gökçe Baykal, “En temel düzenleme Anayasa’daki eşitlik ilkesi. Eşitlik ilkesinde devlet eşitliği sağlamakta yükümlü kılınmıştır. Bir diğer kanun 6284 sayılı kanun. Bu kanun mağdur kadına bir sürü hak tanıyor. Daha geniş tedbirler talep edilebiliyor. Bu ve benzeri sözleşmelere baktığımızda devletin özel yükümlülüğündeki yasal alt yapının oluşturulduğunu görüyoruz” dedi. Devletin pozitif yükümlülüğünün yanında özel yükümlülüğünün de olduğunu vurgulayan Hediye, şiddet gören kadının şikayetinden vazgeçse dahi yaşam hakkının ihlal edilmesi ihtimali olduğu için devlete bazı sorumlulukların düştüğünün altını çizdi.
‘Çoğu davada annelerin talebi reddedildi’
Ardından Öğretim Üyesi Gülay Arslan Öncü, “Özel Yaşama Saygı Hakkı”na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Velayeti annede olan çocuğun soyadı meselesine değinen Gülay, “Soyadı kanunun söz konusu maddede çocuğun velayeti anneye verilse bile çocuğunun soyadını seçme konusu babadaydı. Ama daha sonra Anayasa bunu eşitlik kanununa aykırı bularak iptal etti. Ama bu pek yerine gelmiyor. Çoğu davada annelerin talebi reddedildi. Bundan kaynaklı AİHM’e taşınan birçok dava var” şeklinde konuştu. AHİM’e taşınan davalardan örnekler veren Gülay, birçok davada AİHM’in eşitlik ilkesini ihlal kararı verdiğini ifade etti.
‘İfade özgürlüğünün karşılığı bizde hapis cezası’
Av. Revşan Deniz Çobanoğlu ise ifade özgürlüğü ihlaline değindi. İfade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği kesimin daha çok tutuklu gazeteciler, milletvekilleri olduğuna vurgu yapan Revşan, “AİHM ifade özgürlüğünü, demokratik bir toplumun, hoş görülü açık fikirliliğin olmazsa olmazı olarak değerlendiriyor. Ama biz AİHM içtihatlarından uzaklaşmış durumdayız” ifadelerini kullandı. İfade özgürlüğünün bilgi alma verme ve yayma hakkını içerdiğine dikkat çeken Revşan, “Avrupa ülkelerinden farklı olarak ifade özgürlüğünün karşılığı bizde hapis cezası olduğu için bu uzun süre başka mağduriyetlikler doğurmakta. Bunu barış için akademisyenlerde gördük” diye belirtti.
‘AİHM’e çok sayıda başvuru var’
Öğretim Görevlisi Işıl Kurnaz de kişi özgürlüğü ve güvenliği ihlalleri hakkında konuştu. 2018 yılında AİHM’e kişi özgürlüğü ve güvenliği konusundaki ihlallere ilişkin çok fazla başvurunun olduğunu kaydeden Işıl, “Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkındaki temel tanım devletin bireylerin özgürlüğüne keyfi olarak müdahale etmesini engellemek. Yükümlüsü devlet olan bu haktan herkesin yararlanabilir” ifadelerini kullandı.
İkinci oturum
Moderatörlüğünü Dr. Öğretim Üyesi Zülfiye Yılmaz’ın yaptığı ikinci oturumda ise Dr. Öğretim Üyesi Dilşad Çiğdem Sever, Av. Nuray Özdoğan ve Prof. Dr. Ece Göztepe’nin katılımıyla “İnsan hakları mücadelesinde stratejik davalama olanakları”, “İdari ve yargısal süreçlerde hak ihlallerinin görünümü” ve “Anayasa mahkemesi kararlarının icrası” konuları ele alındı.
‘Hak ihlalleri çok fazla ve kayıt dışı’
Hak ihlalleri konusunda her ne kadar zihniyet değişmese de uygulamaların değişebildiğini ifade eden Av. Nuray Özdoğan, bununla birlikte verilmesi gereken hukuk mücadelesinin de değiştiğini kaydetti. Nuray, “Bu dönemde sokağın en çok hak ihlallerin yoğunlaştığı alanlar olduğunu görüyoruz. Son 7 yıl içerisinde ifade özgürlüğü alanının daralması ile beraber ifade özgürlüğü kullanım alanlarında çok ciddi müdahalelerin olduğunu görüyoruz. İçişleri bakanlığının 'kötü muamele azaldı' sözü gerçeği yansıtmıyor. Gözaltı mekanında az olsa bile gözaltı mekanına gidilene kadar yaşanan hak ihlali çok fazla ve kayıt dışı” şeklinde konuştu.
‘Hukuk siyasetinin geliştirilmesi gerekiyor’
Son olarak Anayasa Mahkemesi kararlarının icrası konusunda sunum yapan Prof. Dr. Ece Göztepe ise, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru 7 yıl 3 aydır hayatımızda. Bunun kurumsal yapılanmayı gerektirdiği fikrini aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. Anayasa kararları yürütme yargı ve yasamayı bağlar” diye belirtti. Yapısal sorunların ancak kurumsallaşmayla çözülebileceğini kaydeden Ece, şunları belirtti: “Anayasa mahkemesinin kendi çatısı altında kendi kararlarının infazı ile ilgili izleme birimini kurması, her bakanlığının kendi görev alanını ilgilendiren karar ile ilgili bir izleme mekanizmasını kurması gerekir. Kurumsallaşmanın yapılması kaçınılmaz görünüyor. Hukuk siyasetinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum."
Panel, Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Meltem Akyol’un katılımcılara plaket vermesinin ardından son buldu.