‘Artan katliam ve istismarın nedeni iktidarın şiddet dilidir’

  • 09:04 26 Ekim 2019
  • Güncel
MARDİN - Artarak devam eden kadın katliamları, taciz, cinsel saldırı ve istismar suçlarının en büyük nedenin iktidarın kullandığı şiddet dili ve yargının faillere verdiği cezalar olduğunu ifade eden Psikolog Beritan Güneş, iktidarın savaş ve ayrıştırıcı dilinden vazgeçip yargının da bu suçlara karşı net bir tavır alması gerektiğini söyledi.
 
Türkiye'de çocuk istismarları ve kadın katliamlarında her dönem bir önceki yıla oranla bir artış yaşanıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) son olarak Eylül ayında yayınladığı verilere göre bir ayda 53 kadın katledildi. Öte yandan, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, “Ceza Mahkemeleri’nde TCK Uyarınca Yıl İçinde Açılan Davalardaki Suç Ve Sanık Sayıları” isimli raporunda değişikliğe gitti. Toplam verilerin altına her bir suç grubundan yargılananları ayrı ayrı anlatan Bakanlık, bu uygulamayı bu yıl hayata geçirmedi. Bu uygulamayla birlikte ana başlık olarak, “müstehcenlik” suç grubunun altında yer alan “cinsel istismar” gibi suçların da bulunduğu verilere ulaşılamıyor.
 
Türkiye’de yaşanan kadın katliamı ve artan çocuk istismarlarını değerlendiren Psikolog Beritan Güneş, iktidarın şiddet dili ve eril yargının verdiği kararların bu artışlardaki en büyük etken olduğunu ifade etti.
 
'Ülkede yaşanan her bir şiddet ve istismar toplumsaldır'
 
Çocuk istismarları ve kadın katliamlarında yaşanan artışın bir bütün olarak ülkede var olan şiddet diliyle ilgili olduğunu söyleyen Beritan, "Yaşanan olaylar ve savaşlar toplum üzerinde şiddeti artıran bir nokta var. Bunların da tek başına değil bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Bu şiddet dili de en çok iktidar tarafından üretilip kullanılıyor. Yani yaşanan bu artışların en büyük sebebi de iktidar. Birbirinden ayrışmış ve şiddet üretmeye çok yakın bir toplumda şiddet en savunmasız olan çocuklara ve sistem tarafından güçsüz görülen kadınlara yapılıyor. Hiç bir şiddet ve istismar tek başına bir bireyle ilgili değil, toplumsaldır. Şu an bir savaş var bütün bunlar toplum üzerinde şiddetin yeniden üretildiği ve uygulandığı bir ortam hazırlıyor" dedi.
 
‘İktidar ve yargının kendini reforme etmesi gerekiyor'
 
Şiddet ve istismarın yok olması için öncelikle şiddet dilinin üretilmemesi ve toplumun bu anlamda kendini reforme etmesi gerektiğini belirten Beritan, her şeyden önce yargının kendisini bu tür suçlar karşısında en iyi şekilde ifade etmesi gerektiğinin altını çizdi. Cinsel saldırı, istismar ve kadın katliamlarında yargının faillere verdiği cezaların “komik” olduğunu dile getiren Beritan, “Bir insana ceza neden verilir bu suç engellensin bir daha yapılmasın diye verilir. Fakat bu cezalar suçu engelleyebilecek türden cezalarda değil. Öncelikle adalet sisteminin bu tarz suçlarda verilen cezalara karşı ciddi bir tavır alması gerekir. Bugün ders kitaplarına baktığımızda bile sürekli cinsiyet eşitliğini eleştiren konular görüyoruz. Çocuklar okullarda cinsiyetler üzerinden ciddi ayrışmalar ile büyüyorlar. Bir bütün olarak adaletin tavırlarının ve iktidarın sürekli ürettiği şiddet söyleminin bu bağlamda kendini düzeltmesi gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
 
'Kadınlar mücadelesini her alanda büyütmeli'
 
Aileden başlayan daha sonra da toplum ve okulla derinleşen toplumsal cinsiyet algısına ülkede son noktayı iktidarın koymak istediğini kaydeden Beritan, gençlerin şiddete çok meyilli olduğunu belirterek şunları söyledi: "Demek ki üretilen şiddet dili buna sebep olmuş. Eğer bu dil iyi ve olumlu reforme edilirse elbette toplum ile insan psikolojisi üzerinde iyi bir bölüşmeyi sağlar. Bu durum çocukluktan başlayan okul süreciyle derinleşen bir sistemdir. O yüzden bu dilin ve durumun iktidara ya da topluma yansımadan önce aileden geçiyor. Buna da müdahale etmek ve olumlu yönde evirmek ebeveynlerin görevi. Ama aileden önce toplumda bu şiddet dili devam ettiği sürece bu verilerde artış yaşanmaya devam eder. Kadınların buna karşı çok ciddi bir mücadelesi var. Bunu alanlarda da görebiliyoruz. Ama her ay ortaya çıkan tablo bununda yeterli olmadığını gösteriyor. Bu kapsamda biz kadınlar her alanda mücadelemizi daha fazla büyütmemiz gerektiğini önümüze bir hedef olarak koymamız gerekiyor."