
Adana Kadın Platformu: Kadınlar savaşın korkunç yüzü ile karşı karşıya
- 14:18 22 Ekim 2019
- Güncel
ADANA - “Hayatlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçemiyoruz" sloganıyla bir araya gelerek basın açıklaması düzenleyen Adana Kadın Platformu üyeleri, “Kadınlar savaşın korkunç yüzü ile karşı karşıya. 'En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir’ diye düşünüyor, barış talebimizi bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.
Adana Kadın Platformu, "Hayatlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz" sloganıyla kadına yönelik şiddete karşı basın açıklaması düzenledi. Abidin Dino Parkı’nda bir araya gelen kadınlar adına açıklamayı Sevil Aracı okudu.
Sadece eylül ayında en az 53 kadının katledildiğini hatırlatan Sevil, Adana’da da tablonun aynı olduğunu ifade etti. Sevil, “Adana’da da ne yazık ki bu yıl içinde Leyla Avcı, Melike Demirci gibi pek çok kız kardeşimizi kadın cinayetlerine kurban verdik” dedi. Şiddeti kadınların hayatına musallat eden düzenlemelerle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Sevil, “Kadınların nafaka hakkını gasp etmeye yeltenen, farklı kesimlerden kadınların isyanıyla defalarca püskürttüğümüz 'çocuk istismarcılarına affı' yeniden gündeme getiren ikinci yargı paketi de böylesi bir düzenleme” dedi.
‘Barış talebimizi bir kez daha ilan ediyoruz’
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 9 Ekim’de başlattığı ve ateşkes ilan edilen operasyona da değinen Sevil, “Kadınlar savaşın korkunç yüzü ile de karşı karşıya. 9 Ekim’de başlatılan Suriye’ye yönelik askeri operasyonda Nusaybin, Suruç, Akçakale ve sınır bölgesinde 18, Suriye tarafında ise 72 sivil hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Yaklaşık 300 bin sivil bulunduğu yerleri terk etti. 9 günlük askeri operasyon sonrasında Türkiye ile ABD arasında yapılan antlaşma gereği 120 saatliğine ateşkes sağlandı. ‘En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir’ diye düşünüyor, barış talebimizi bir kez daha ilan ediyoruz” diyerek barış çağrısı yaptı.
Adana’da bir çocuğa karşı işlenen cinsel istismar vakasının, ırkçı bir protestonun vesilesi haline getirildiğini de dile getiren Sevil, “Oysa bizler istismarı yapanların etnik kimliğinin, kökeninin önemli olmadığını düşünüyoruz. Mesele bu suçlara karşı yeterince önleyici ve engelleyici tedbirlerin alınmaması, suçluların gereğince cezalandırılmamasıdır” ifadelerini kullandı.
‘Kaç defa daha hayır dememiz gerek?’
Kadınların iş yerlerinde de taciz ve baskılarla karşılaştığını anımsatan Sevil, basına da yansıyan G. isimli memurun tacize uğramasına dikkat çekerek, “Kadınları ekonomik olarak güvensizleştirerek şiddet dolu evliliklere mahkum ettiği yetmediği gibi 15 yaş altında evliliği, yani çocuk istismarını da meşrulaştırıyor! Sonuç tam bir ikiyüzlülük. Kızlar çocuk yaşta evlendirilecek, istismarcılar bir şekilde affedilecek, bir gün şiddetten uzaklaşmak için boşanmaya kalktıklarında da ‘kendi imkanlarınla geçin’ denecek! Buna daha kaç defa hayır dememiz gerekecek?” diye sordu.
‘İsyan cümlesi hepimizin dilinde’
Sevil, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Kolluk güçlerinin umursamazlığından yargının adaletsiz kararlarına, sosyal hizmetlerin ve yerel yönetimlerin kayırmacı, aşağılayıcı, kadınları yardıma muhtaç hale getirici uygulamalarından; din şarlatanlarının kadınları suçlayan, aşağılayan fetvalarına; krizin yüküne, işsizliğe, yoksulluğa karşı hepsi bir bütünün parçası olan bu politikalarla hayatımızı karartanlara öfkeliyiz! O isyan cümlesi hepimizin dilinde.”
Açıklama, “Jin jiyan azadî” sloganı ile son buldu.