Hak Örgütleri’nden hükümete çağrı: OHAL uygulamalarına son verin
- 13:19 22 Ekim 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - İHD, TİHV, Diyarbakır Barosu, Tabip Odası ve HAK İnisiyatifi’nin kayyımlara ilişkin ortak yayınladığı açıklamada, “Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin, gayrimeşru kayyım atamalarını geri alın, seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın” çağrısında bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, HAK İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği Halkların Demokratik Partisi’ne (HDO) bağlı Belediyelerin eşbaşkanlarının gözaltına alınması ve ardından kayyım atanmasına ilişkin açıklama yayınladı. Seçme ve seçilme hakkına yönelik baskıların derhal durdurulması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı, Kayapınar Eşbaşkanı, Kocaköy ve Bismil Belediyesi eşbaşkanlarının 21 Ekim’de hukuksuzca gözaltına alındığına dikkat çekildi.
Soruşturma dosyalarına kısıtlılık kararı konulan eşbaşkanların TEM Şubesinde ve İl Jandarma Komutanlığı’nda tutulduğunun kaydedildiği açıklamanın devamında şunlar belirtildi:
“Kayapınar ve Bismil Belediye hizmet binalarına da kolluk güçlerince baskın düzenlenip, arama işlemi yapılmıştır. Belediyelerde yapılan arama sonrasında, belediye binaları polis tarafından ablukaya alınmış, belediye yetkililerinin binalara giriş çıkışı da engellenmiştir. Demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü savunan hak ve meslek örgütleri olarak belirtmek isteriz ki; yapılan yakalama, gözaltı ve arama işlemleri demokrasi ve hukukun temel kurallarının, seçme ve seçilme hakkının ağır bir şekilde ihlalidir. Bu uygulamalar seçmen iradesini tanımazlıktır.
‘Eşbaşkanlara dönük uygulamalar kabul edilemez’
Belediye eşbaşkanlarının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilerek özgürlüklerinin kısıtlanması (gözaltına alınmaları), hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı uygulamalar olarak değerlendiriyor ve bu uygulamaları hukuken kabul edilemez buluyoruz. Eşbaşkanlar hakkındaki soruşturma işlemleri ve gözaltı kararları, dosyaya erişimin engellenmesi açıkça hukukun üstünlüğü ilkesinin olmadığını ve iktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığını bir kez daha ortaya koymuştur.
‘Hukukun üstünlüğüne olan güven esas alınmalıdır’
Hükümetin bir OHAL KHK’sına dayanarak yaptığı bu uygulamaya karşı, yargı artık dur demeli ve halkın iradesine saygı göstermelidir. Yargı erki, hükümetin siyasi rakiplerinin bastırılması için kullanılan bir araç olmaktan çıkmalı, yargı makamları yürüttükleri faaliyetler ve aldıkları kararlar ile demokratik değerleri, siyasi iktidarın politikalarından bağımsız icra etmeleri ve hukuka, adalete, hukukun üstünlüğüne olan güveni ve saygıyı esas almaları gerektiğini bir kez daha hatırlamalıdır. İnsan hakları ve demokrasinin korunması, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulması ile olanaklı olduğu ve herkes için geçerli olması gerektiği unutulmamalıdır.
‘Seçim artık tümden anlamını yitirmiştir’
HDP belediye eşbaşkanlarına yönelik yargı makamlarınca açılan soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar ayrıca İçişleri Bakanlığınca seçilen eşbaşkanların görevden uzaklaştırılıp, yerine kayyım atanması kararları, birlikte değerlendirildiğinde yargı ve idari erkin süreklileşen eylemleri söz konusudur. Hukuk aykırılık artık bir istisna olmaktan çıkıp, bir idari pratik haline gelmiştir. Hukuk, demokrasi, seçim artık tümden anlamını yitirmiş, bunun yerine yürütmenin yargı tarafından denetlenemeyen tahakkümü inşa edilmiştir. Halkın iradesinin yerini, atanmışların iradesi almıştır. Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı yapılanması olmadığını, adil yargılanma hakkı önünde çok ciddi engeller olduğunu defalarca tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz. Hukukun üstünlüğüne katkı sunmayan, seçenin iradesine saygı duymayan, seçilene güvence sağlamayan bu otoriter yaklaşım, derhal terk edilmelidir. Darbe girişimi sonrası KHK’ler ile kanunlara eklenen tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.
‘Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin’
Bütün bu yaşatılanların sebebini Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreklileştirilmiş OHAL rejimi olduğunu görüyor ve bu durumun Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan hakları sorunlarını en aza indirebilmesinin yolu, belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınması, tutuklanması, belediyelere kayyım atanması ile değil; seçme ve seçilme hakkının gerçek anlamda güvence altına alınması, devam eden çatışmalı sürecin sonlandırılması, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yolu ile çözmenin arayışı ile gerçekleşebilir. Hükümete çağrımızdır: Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin, gayrimeşru kayyım atamalarını geri alın, seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın ve görevlerine iade edin.”