‘IŞİD’in hareketlenmesiyle hem Türkiye hem Avrupa’yı tehlikeler bekliyor’

  • 09:02 19 Ekim 2019
  • Güncel
Habibe Eren
 
ANKARA - Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 9 gün devam eden saldırılarda asıl amaçlananın ortak yaşam iradesi ve Kürtsüz bir Suriye olduğunu vurgulayan HDP’li Gülsüm Ağaoğlu, “Kadın ve insanlık düşmanı IŞİD’i tekrar görmek istemiyoruz. Bu yüzden herkesin bu işgale ses çıkarması gerekir" dedi. 
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 9 Ekim’de başlayan ve 9 günün ardından varılan ateşkes anlaşmasıyla ara verildiği iddia edilen saldırıların ardından bölgede bu süre zarfında çok sayıda sivil yaşamını yitirirken, yerleşim yerleri de hedef alındı. Türkiye’de ise sınır hattındaki ilçelerde hayat durma noktasına geldi. Mardin’in Nusaybin ilçesine operasyonun başladığı günden itibaren çok sayıda havan ve roket isabet etti. Şimdiye kadar 12 yurttaş hayatını kaybetti, 70'i aşkın kişinin yaralandığı saldırılarda, maddi zararlar da meydana geldi. 
 
‘Selefi kemerini inşa etmek istiyorlar’  
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısını “işgal” olarak nitelendiren Halkların Demokratik Partisi(HDP) Göçmen ve Mülteci Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu,  operasyonun sınırın yalnızca 30 kilometrelik hattını değil Rojava’daki kazanımların hedeflendiği vurguladı. Gülsüm, konfederal, kadın eşitlikçi ve ekolojist sistemin hedeflendiği, sınır bölgesi boyunca sonra tamamen Kuzey ve Doğu Suriye’yi Kürtlerden arındırıp Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın özlemi olan “selefi kemerini” inşa etme projesinin hayata geçirilmek istendiğini ifade etti. Bu nedenle de bu saldırıyı bölgeyi Kürtlerden arındırıp çeteleri yerleştirme girişimi olarak gördüğünü aktaran Gülsüm, “Bu bir savaş değil işgal girişimi. Biz HDP olarak işgal girişimine karşı olduğumuz, ‘savaşa hayır’ dediğimiz ve direnişi desteklediğimiz yönündedir” dedi. 
 
‘Oradakilerin beyanı direnme yönünde’
 
Saldırıların aynı zamanda halkların ortaklığına ve bir arada yaşam iradesine yönelik bir müdahale olduğunun altını çizen Gülsüm, şöyle devam etti: “Ayrıştırıp, bölerek oraya kendi anlayışlarını yerleştirmek istiyorlar. Orada halkları çok büyük tehditler bekliyor. Oradakilerin beyanları direnme yönünde. Biz de siyasi parti olarak kullanabileceğimiz tüm diplomasi kaynakları ile durumu teşhir edeceğiz. Esas amaçlarının ne olduğunu dünyaya bir kez daha göstermek ve kendilerini bekleyen tecavüzcü, barbar, kadın düşmanı IŞİD çetelerini tek durduranların hedef olduğunu vurgulayacağız. IŞİD’in hareket serbestisi tamamen temizlenmemişti şimdi hareket kabiliyetinin artması ile birlikte hem Türkiye sınırlarında hem de Avrupa’yı bekleyen tehlikeler için uyarıda bulunmak lazım.”
 
‘Herksin savaş çığırtkanlığı yaptığı yerde barışı haykırmalıyız’
 
Türkiye’den mültecileri gönderip kıyı boyunca bir “selefi kemeri” oluşturulacağını, Kürtlerden arındırılan bölgede DAİŞ çetelerinden kalan nüvelerin Türkiye’ye geçişine imkan sağlanacağını kaydeden Gülsüm, bunun yeni bir tür DAİŞ terörünü ithal etme anlamına geldiğine dikkat çekti. “10 Ekim’de Ankara’da kaç canın hayatına mal olduğunu hepimiz biliyoruz” diyen Gülsüm, şu uyarılarda bulundu: “Nerelerin tekrarlanabileceği, Türkiye’yi ne tür tehditlerin beklediğini herkesin bilmesi lazım. Biz ölüme karşı yaşamı savunan bir partiyiz. Soyut bir barış lafı bu anlamı ile muğlak kalır. Biz işgale karşı durarak, savaşa karşı ve işgal girişimine karşı bir barıştan bahsedebiliriz. Tüm bunların olmadığı herkesin savaş çığırtkanlığı yaptığı bir yerde hep bir ağızdan barışı haykırmamız gerekiyor. Ana muhalefet partisinin kurumsal yapısının ‘içimiz yana yana destek veriyoruz dediği’ ve hiçbir anlamı olmayan tümüyle boşluğa düşen ifadesiyle tüm muhalefet bir çizgi üzerinde dizildiler.” 
 
‘Suriye’de yeni bir pazar yaratmayı hedefliyor’
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daha önce defalarca Suriye’ye gireceği yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatan Gülsüm, “Bir yanıyla da İstanbul seçimlerinden aldığı yenilgi, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz şu an doların geldiği seviye malum. Böyle bir atmosferde yeni bir gündem yarattı. CHP’yi sürekli ‘terör örgütüne yakın HDP ile ilişkiye geçerek seçimi kazandınız’ üzerinden sıkıştırmaya çalıştı. Nispeten o zaman CHP iyi bir duruş sergiledi. Burada beceremediğini Türkiye’nin ‘bekası’ söz konusu diyerek yerine getirdi. İktidar içine düştüğü ekonomik krizin dışına çıkmak için Suriye’de yeni kaynaklar yaratma peşinde. Oraya mültecileri yerleştireceğini söylüyor. Yani yeni bir inşaat projesinden bahsediyor. Hiçbir şekilde insancıl olmayan bir hükümetin neyi hedeflediği malumunuz. Ayrıca doğal kaynaklara ilerisinde bir müdahale gerçekleşecek. Yeni bir pazar yaratmayı amaçlıyor. Nasıl Efrîn’in dünya üzerinde örnek gösterilen zeytinlerini heba ettiyse burada ekolojik kıyım yapacak” ifadelerini kullandı. 
 
‘Rojava kırmızı çizgimizdir’
 
ABD’nin ve ABD Başkanı Donald Trump’un çelişkili açıklamalarının kendi üzerindeki politik baskıyı sönümleme ihtiyacından kaynaklandığına dikkat çeken Gülsüm,  şöyle devam etti: “Yoksa kendi aralarında bir anlaşmaya varmasalar böyle bir şeye girişmeyeceği ortada. İHA’lar ve SİHA’lar yoluyla Bayraktar soyadı ile damada açılan yeni pazardan da bahsetmek gerekir. Yani her şeyiyle kâr, para, kazanım gözünden bakan AKP hükümeti toplamda hedefi hiçbir şekilde sivilleri ya da resmi hedefleri birbirinden ayrıştırmadan bu yönde saldırıyor. Televizyonlarda herkes savaş naraları atıyor, ‘Bu sefer daha çok kalalım’ diyorlar. Erdoğan’ın daha öncesinde dile getirdiği Emevi camiinde namaz kılma hayali ile birlikte geçmiş hedefini hayata geçirmek için uğraştığı ortada. Tümüyle Kürtsüz bir Suriye, Kürtsüz bir dünya yaratmayı hedeflediği çok açık. Ama ABD de Avrupa da IŞİD’in neleri yaptığını herkesin hafızasında canlandırması gerekir. Ayrıca Rojava bizim kırmızı çizgimiz. Rojava kadın devrimi çizgidir. Enternasyonel bir dayanışmanın hayata geçirildiği bir yerdir. Bu anlamıyla burayı hedefleyen bir istila girişimi HDP’nin toplamda karşı çıktığı politik çizgiye karşı tutum alma anlamına gelir.”
 
‘Kadın ve insanlık düşmanı IŞiD’i tekrar görmek istemiyoruz’
 
Mültecileri, onayları dışında sınır hatlarına yerleştirmenin tehlikeli bir “ateş topu” olacağına işaret eden Gülsüm,  “Çünkü orada onları büyük bir yaşam tehlikesi bekliyor. Uluslararası yasalarda bunun tersi yönünde IŞİD eskisi yapıların tekrar Türkiye’ye dönmesinin terör ithalatı olduğunun altını çizmekte. Kadın ve insanlık düşmanı IŞİD’i tekrar görmek istemiyoruz. Bu yüzden herkesin bu işgale ses çıkarması gerekir” diye konuştu.