
'5 günlük ateşkes sürecinde diplomasi savaşları yaşanacak'
- 16:03 18 Ekim 2019
- Güncel
İSTANBUL-Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlatmış olduğu operasyon ile Kürtlerin Türkiye için değil Türkiye’nin Kürtler için tehdit olduğunu tüm dünyanın anladığını belirten Ortadoğu uzmanları, son yapılan anlaşmaya ilişkin, 5 günlük ateşkes sürecinde Kürtlerin odak noktasında olduğu diplomasi savaşlarının yaşanacağını ifade etti.
Türkiye’nin 9 Ekim’de, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı operasyonla birlikte yaşanan uluslararası kriz, ABD ile dün ateşkes anlaşması imzalanmasına evrildi. ABD ve Türkiye yetkilileri ile yapılan uzun görüşmeler sonrasında 13 maddelik bir anlaşma imzalanırken, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, anlaşmanın sadece Gre Sipi ve Serekani’ye için geçerli olduğunu söyledi. Yaşanan bu gelişmeleri ise Ortadoğu uzmanı Hamide Yiğit ve Hamburg Üniversitesi misafir akademisyen Arzu Yılmaz değerlendirdi.
‘Denklem yeniden kuruluyor’
Suriye’de her şeyin hızlı geliştiğini ifade eden Hamide Yiğit, her adımdan sonra denklemlerin yeniden kurulduğuna dikkat çekti. Geniş bir çerçeveden bakıldığında en başından kurgulanan şeylerin olduğunu söyleyen Hamide, “Şöyle ki ABD ‘askerlerimi çekiyorum artık orada bir misyonum kalmadı, orada durmanın gereği yok’ derken bunca senedir çıkarları uğruna yatırım yaptığı bir yerden hiçbir kazanım elde etmeden çekip gideceğini düşünmek aslında saflık olur. Burada ciddi anlamda bir taktik adımlar olduğunu düşünmemizi gerektiren çok daha önce yaşanmışlık vardı” dedi.
‘Asıl oyun kurucu ABD’
“ABD ve projeleri söz konusu olduğunda üzerine biraz daha düşünmek gerekir” diyen Hamide, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “ABD’nin ‘ben çekiliyorum’ demekle aslında sahanın dışına çıkıp bir çatışma sürecine yol açmak ve ondan sonra devreye girip uzlaştırıcı rolünü üstlenmek üzere bir taktik uyguladığını görüyoruz. Son gelişmelerden bu analizi çıkartmak mümkündür. Sahada Rusya, İran ve Suriye gibi faktörler de var. Ama asıl oyun kurucu ABD. Ateşkes bu oyun kuruculuğunun bir parçasıdır ama ne kadar başarılı olacağını zamanla göreceğiz. Ama burada tekrar ve tekrar söylüyorum ki buna niyet okuma diyebilirsiniz. ABD'nin ajandasındaki çıkarlarından bir tanesi olan enerji koridoruna müttefikleriyle birlikte sahip çıkma projesi hala geçerlidir ve ABD bunun için adım atıyor. Çünkü Türklerin ve Kürtlerin aynı anda tek bir amaç için müttefikliğine ihtiyaç duyan ABD söz konusu” diye ifade etti.
‘Kaybeden siviller’
Her savaşta olduğu gibi kaybeden siviller, kazananın ise oyun kurucuları olduğunu vurgulayan Hamide, “Ama hangi oyun kurucuların kazanacağı belli olmaya başladı. Evet, ilk kazanan Rusya diyebileceğimiz bir seviyeye gelmişti. Çünkü araya girip uzlaştırıcı rolünü üstlenen Rusya'ydı. Şam ile Kürtlerin görüşmesini sağlayan Rusya olduğu için bu sürecin tek kazananı Rusya. Bugün gelinen noktada eğer başarılı olursa bu girişim ateşkes anlaşması tek kazananı ABD olur. Kürtler de kaybedeni olur, Türkler de kaybedeni olur” diye konuştu.
ABD’nin Suriye’de kalmasının en büyük sebeplerden biri İsrail’in varlığından kaynaklı olduğuna işaret eden Hamide, ABD’nin çekilmesi ile birlikte sahanın Rusya’ya terk edileceğini ve İran tarafından doldurulmasının ise İsrail için tehlike arz ettiğini sözlerine ekledi.
‘Çatışmanın merkezinde Kürtler olacak’
“5 günlük süreç içerisinde diplomasi savaşları yaşanacak” diyen Hamide, “Rusya'nın ağırlığıyla, ABD'nin ağırlığının karşılıklı çatışmasını izleyeceğiz. Bu çatışmanın merkezinde Kürtler olacak. Rusya'nın Şam ile uzlaştırdığı Kürtler ile ABD'nin Türkiye ile uzlaştırmak istediği Kürtler diplomasinin de odak noktasında olacak” dedi.
‘Çatışma süreci uzatır’
Hamide, “Orası ABD için bir satranç tahtasıdır. Oyun kurucu ABD'dir öyle görünüyor. Ama hayır o coğrafyanın sahibi var. O toprakların sahipleri var. Halklar var. Bedel ödeyenler var. O yüzden başarılı olacağını beklemek mümkün değil aslında. Çatışma sürecini uzatır aslında” şeklinde konuştu.
‘Operasyonun meşruluğu zayıfladı’
Hamburg Üniversitesi misafir akademisyen Arzu Yılmaz ise, Türkiye’nin “güvenlik” gerekçesi ile başlatmış olduğu operasyonun meşruluğunun zayıfladığının altını çizerek, “Uluslararası toplum artık Kürtlerin Türkiye için değil, Türkiye’nin Kürtler için bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu gördü. Bunun da Kürt sorunun çözümüne yaklaşımda önemli farklar oluşturmasını bekleyebiliriz” dedi.
‘Türkiye IŞİD ile mücadele ihalesini alacak’
Türkiye ve ABD aralarındaki ilişkiyi koparmayı son süreçte göze alamadıklarının gördüğünü söyleyen Arzu, “Bunun da ötesinde, NATO’nun 5’inci maddesine atıfla ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ anlayışına yapılan vurguyla, Türkiye’nin Suriye iç savaşı çıktığından beri müttefiklik ilişkilerini krize sokan pozisyonu transatlantik güvenlik şemsiyesi garantisi altına alındı. Bu durum, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’nin son saldırıları konusunda ‘engel olamadık ama destek de olmayacağız’ yaklaşımından çok farklı ve güçlü bir angajmana işaret ediyor. Anlaşılan bu yeni angajman çerçevesinde ABD’nin YPG’ye verdiği desteği çekmesinin karşılığında Türkiye de IŞİD’le mücadele ihalesini alacak” diye kaydetti.
‘Türkiye’nin önündeki kriz İdlib’
Rusya’nın önümüzdeki dönemde İdlib sorununu çözmeye ve Cenevre’de somut adımların atılmasına odaklanacağını belirten Arzu, “ABD’nin de 2020 başkanlık seçimlerine kadar zaman kazanma ve yeni bir krizden kaçınma eğiliminde olması beklenir. Bu bağlamda Türkiye’nin önündeki en önemli kriz konusu İdlib olacaktır demek yanlış olmaz. Fakat bu olası tabloya rağmen her şeyin bir anda alt-üst olduğu yeni bir durumun ortaya çıkması da hiç kimse için sürpriz olmaz. Suriye iç savaşı sürecinde çok kez yaşandığı gibi. Tüm bu dengelerin bir pamuk ipliğine bağlı olduğu aşikardır” diye konuştu.