
SES Urfa Şube Eşbaşkanı: Barışın olmadığı yerde sağlıktan söz etmek mümkün değil
- 10:42 16 Ekim 2019
- Güncel
URFA- SES Urfa Şube Eşbaşkanı Eylem Salar, "Savaş bir kriz halidir ve insanların üzerinde ciddi travmalar yaratır. Barışın olmadığı yerde sağlıktan söz etmek mümkün değil” dedi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı askeri operasyon 8’inci gününe girdi. Urfa ve sınır ilçelerinde ise askeri hareketlilik devam ediyor. Bu kapsamda kentteki Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin iki katı ve yoğun bakım bölümleri boşaltılırken, Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi de yaralıların taşındığı bir diğer merkez. Bunun yanında sınır hattında bulunan Akçakale, Ceylanpınar ve Birecik Devlet Hastaneleri’nde ise kısmi olarak yurttaşlara kapatıldığı iddia edildi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Urfa Şube Eşbaşkanı Eylem Salar, savaşın toplum sağlığındaki etkilerini, sivillere dönük saldırıları ve sınır hattındaki hastanelerin durumunu değerlendirdi.
‘Hastanelerin bombalanması kabul edilebilir değil’
Sağlık emekçileri olarak son bir haftadır Kuzey ve Doğu Suriye üzerinden başlatılan saldırı siviller üzerinden yürütüldüğüne tanıklık ettiklerini kaydeden Eylem, sivillere ve sivillerin yaşam alanlarına birebir yapılan müdahalelerin ve hastanelerin bombalanmasın kabul edilebilir bir şey olmadığını vurguladı. Eylem, “Şunu belirtmek istiyoruz; savaşın da bir ahlakı vardır. Savaşlar da belli zeminlerde yürümelidir. Savaşta sağlıkçıların, hastanelerin, yaşam alanların bombalanması, buraların kasıtlı bir şekilde tercih edilmesi, üzerinde durulması gereken noktalar. Buna dönük girişimler başlı başına savaş suçudur. Türkiye bugün yürüttüğü savaşta ciddi anlamda bir savaş suçu işliyor” ifadelerini kullandı.
‘Hastaneler yurttaşlara kapatıldı’
Sınır hattında birçok hastanenin sivil halka kapatıldığını söyleyen Eylem, “Yurttaşların sağlığa erişim hakkı da engellenmiş oluyor. Hastaneden sevk edilen hastaların nerelere yollandığı, hangi koşullarda sağlık hizmeti aldığını bilmiyoruz. Sağlık hizmetinin çok sağlıklı yürütülmediği bu bölgede yaşanan savaş ortamıyla birlikte sağlık hizmeti almak daha da zorlaşmış durumda. Ceylanpınar’da sağlık çalışanları hastanelere alınmazken, var olan çalışanların 48 saat kesintisiz sağlık hizmeti verdiğini biliyoruz. Başka bölgelerden gelen sağlıkçıların hastanelere girmesi engelleniyor. Yurttaşlar yakınlarını görmek için bile olsa hastanelere giremiyor. Bu tür bilgiler çalışma şartlarına uygun bir ortamın olmadığını bize gösteriyor. Bunun yanında çok sayıda yaralının geldiği bilgisini alıyoruz, ancak sayısına dair bilgi alabilmiş değiliz” diye konuştu.
‘Yıllardır süren bir savaş süreci var’
Yüzyıllardır süren bir savaş süreci yaşandığına değinen Eylem, “Savaşın yaşandığı bölgelerde bulunan insanlar hayatlarının kalanında bu travmalarla karşı karşıya kalacaklar. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız gözaltına alınırken, evi basıldı ve iki oğluyla yere serilip başlarına silah dayandı. Bugün bile hala o çocuklar yaşanan durum yüzünden travmatik bir süreç geçiriyorlar. Bu savaşa tanıklık etmek, kopmuş kollar, bacaklar, parçalanmış vücutlar görmek psikolojik olarak toparlanamama, normal bir insan olamama halini de yanında getirecektir” ifadelerini kullandı.
‘Halk tehlikeler ile karşı karşıya’
Savaşın kendisinin bir meşruluk taşımadığını dile getiren Eylem, insan hakları savunucularının sınır güvenliği alınmadan başlatılan bu saldırıların üzerinde durması gerektiğini söyledi. Sınırda yaşayan halk için planlama yapılması gerektiğine işaret eden Eylem, "Ceylanpınar ve Akçakale’de sınıra yakın yerleşim yerlerinde bulunan insanların savaş hükümlerince o alanlardan çıkarılması gerekiyordu. Ne yazık ki devletin ihmalkarlığı sonucu oradaki halk ciddi tehlikelerle karşı karşıya. Bu konuda devletin bir an önce bir çözüm bulması gerekiyor. İnsan haklarının bu denli hiçe sayıldığı bu savaşa karşı tüm insan hakları kurumlarının ortak tavır alması gerekiyor” dedi.
Ortak ses
Sağlık emekçilerinin her zaman barıştan yana olduklarını ifade eden Eylem, sözlerini şöyle noktaladı: "Savaş bir kriz halidir ve insanların üzerinde ciddi travmalar yaratır. Barışın olmadığı yerde sağlıktan söz etmek mümkün değil. Her şeyden önce insan olmak amasız ve fakatsız savaşa karşı olmayı gerektiriyor. Emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten kurumlar olarak bu savaşın bir an önce sonlanması gerektiğini düşünüyoruz. Barıştan demokrasiden yana söz hakkı kullanan tüm insanlara çağrımızdır; bu savaşı hep birlikte durdurabiliriz. Buna gücümüz var. Yeter ki ortak bir dil, ses oluşturalım. Bu noktada eksik kalırsak sonraki nesle hesap veremeyeceğiz. Tüm devlet yetkililerinden ve muhalif partilerden savaşı bir an önce durdurmalarını talep ediyoruz.”