
Direnişse yaşam o direnişin bir parçası olmuş Vetha…
- 09:14 16 Ekim 2019
- Güncel
Nûdem Têkoşer
QAMİŞLO - Akşam üzeri ve güneş usul usul batıyor. Yüreklerde acının tarifi imkansız. Vetha’nın yüreği, yanan annelerinkinden farksız. Tabutta yatanlar evladıymış gibi düğümlenmiş boğazı. Yaşamını yitirenlerin anneleri ve babalarının yaptığı konuşmaları dinlerken gözyaşlarını tutamıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’nin havadan ve karadan saldırıları ile tehditlere karşı halkın direnişi 8 günü geride bıraktı. Türkiye bölgeye yoğun saldırılarına devam ederken, saldırıların durması yönünde uluslararası tepki ve çağrılara ise aldırış edilmiyor. Halk ise saldırılara karşı direnişini sürdürüyor. Saldırılarda hayatını kaybedenler için yapılan cenaze merasimine katılarak halkın yaşadıklarını gözlemledik.
Vetha Hisen Şexmus 51 yaşında. Qamişlo’da doğup büyümüş. Eşi üç yıl önce hastalıktan vefat etmiş. Hiç çocuğu olmamış. Kuzey ve Doğu Suriye devriminde aktif rol oynayan binlerce kadından biri Vetha… Dört yıldır Hêzên Parastina Jin (Kadın Savunma Gücü) üyesi. 1987’den beri Kürt özgürlük hareketiyle tanışan Vetha, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük felsefesiyle kendisini eğitmiş ve donatmış.
Türkiye ve ABD’ye öfke yağıyor
Vetha’yı Qamişlo’da Şehit Saruxan Şehitliğinde tanıyorum. Serêkaniyê’de Türkiye’nin saldırılarında hayatını kaybeden 5 Kuzey ve Doğu Suriye asayiş üyesinin cenaze merasimi için omuzunda silahıyla görevi başında. Şehitliğin girişinde merasime katılanların üzerini arıyor. Üst aramalarını bitirdikten sonra cenaze merasiminde yerini alıyor.
Akşamüzeri ve güneş usul usul batıyor. Yüreklerde acının tarifi imkansız. Vetha’nın yüreği yanan annelerinkinden farksız. Tabutta yatanlar evladıymış gibi düğümlenmiş boğazı. Yaşamını yitirenlerin anneleri ve babalarının yaptığı konuşmaları dinlerken gözyaşlarını tutamıyor. Merasimde duygusal bir atmosfer hakim. Orada bulunan herkes Türkiye ve ABD’ye büyük bir öfke yağdırıyor.
Bütün savaşçılar onun çocuğu
Yaşamını yitirenlerin eşleri, nişanlıları, sevdikleri anneleri ve babaları tabutlarının başında son kez vedalaşırken, Vetha acılarını en derinden yaşıyor. Oysa Vetha’nın hiç çocuğu yok. Vetha çocuğu olmasa da bütün savaşçıları kendi çocuğu olarak görüyor. Toprağa verdiği her savaşçının acısını yüreğinde saklıyor.
Dünyanın gözü önünde altı gündür havan, top ve hava saldırılarının yapıldığı Kuzey ve Doğu Suriye’de amansız bir savaş var. Türkiye’nin saldırılarına ve bu saldırılara ortak olanlara HPJ üyesi Vetha’nın söyledikleri dikkatimizi çekiyor.
‘Mezopotamya’nın en eski halkıyız’
Vetha, Osmanlı’dan günümüze Türkiye’nin kuruluşu ve halkların inkarı üzerine şunları ifade ediyor: “Türk devleti işgalci bir devlet. Osmanlıların işgal ettiği bu toprakları bir kez daha işgal etmek istiyorlar. Fakat bu gerçekliği hiçbir zaman unutmasın. Bu topraklar onun toprakları değil. Biz onlardan binlerce yıl önce bu topraklarda vardık. Bu topraklara ait olmayan biz değil onlardır. Zagrosların ve Torosların çocuklarıyız biz. İnsanlığı beşiği bizim topraklarımız. Mezopotamya’nın en eski halkıyız. Evini ve köyünü hiç terk etmeyen yine biziz.”
‘İşgalci gelenekten geliyorlar’
“Onlar Osmanlılardan bugüne işgalciydiler ve bu geleneği de sürdürdüler. Sultanlarından, Mustafa Kemal’e, Tayip Erdoğan’a kadar kendilerine ait olmayan toprakları işgal eden, yakan ve yıkan onlar” diyen Vetha, “Erdoğan, biz Kürtleri katletmeye çalışsa da Kürtler var, Kürtler kaçmaz ve Kürtler evini ve yurdunu savunmaya devam edecek. Biz Kürdüz. 70 milyonuz. Biz çoğalırız, eksilmeyiz” sözleriyle saldırılara cevap verdi.
‘Demokrasiyi Rojava’dan öğrensinler’
Halkları içine alan bir sistem kurduklarını dünyanın da Kuzey ve Doğu Suriye’deki demokratik sistemden çok şey öğrenilebileceğini belirten Vetha, “Erdoğan, Kürtlerin Afrika’da bile bir çadırı olsa oraya dahi göz diker. Ay’da Kürtlere ait bir toprak olsa orayı da işgal eder. Ama güçleri Kürtlere yetmez. Kürt halkının birliği gerçekleşti. Demokratik sistemini kurdu. Bu demokrasi sahte demokrasi değil, gerçek demokrasidir” dedi. Avrupa ülkeleri demokratik ülke olduklarını iddia ettiklerini belirten Vetha, “İnsan haklarını savunduklarını söylüyorlar. Erdoğan’ın tank ve topları kadın ve çocuklarımızı öldürüyor. Bir tane sözde demokratik ülke dürüstçe kalkıp bu saldırıları durduramadı. Dünya nerde, insan hakları nerde?” diye sordu.
‘İnsan hakları örgütü değil mafya örgütü’
Kürtlerin soykırımda geçirileceğini belirten Vetha, “Kürtleri açık açık soykırımdan geçireceklerini söylüyorlar. İnsan hakları mafya örgütüne dönüşmüş. Artık bir insan hakları örgütünden söz edilemez. Çünkü bir mafya örgütüdür. Artık hepsi tarihin çöp tenekesine girdiler. Kürtler param parça oluyor hepsi izleyici” dedi.
Kürtlerin vicdanlı ve ahlaklı bir halk olduğunu söyleyen Vetha, ne kadar saldırsalar da ayakta daha güçlü durmaya devam edeceklerinin altını çizdi.
‘Kadın devrimini yaşatacağız’
Vetha son sözlerini ise şöyle dile getirdi: “Rojavalı kadınlar olarak mücadelemizi daha kararlı bir şekilde yürütmeye devam edeceğiz. Savaşçı kadınların ve gençlerin yanındayız. Serok Apo’un da dediği gibi Rojava, kadın devrimidir. Kanımızın son damlasına kadar kadın devrimini koruyacağız. Topraklarımızda devrimcilerimizle birlikte direneceğiz. Ne yiyip ne içeceğiz, yürüyüşlerimizde, merasimlerimizde, savaşçılarımızın yanındayız. Bizde kahraman direnişçilerimiz gibi savaşacağız. İnsanlık isteyen biziz. İnsanlık kazanıncaya kadar da savaşacağız. Çünkü biz insanlık savaşı veriyoruz. Gerçek demokrasi isteyen, halkların kardeşliğini isteyen de biziz. Direnişimiz yaşatacak. Çünkü yaşamak için direnişteyiz.”
Direniş maskeleri düşürdü
Vetha ile bu söyleşi cenaze merasimi yapılırken gerçekleşti. Vetha’dan da anlaşıldığı gibi Kuzey ve Doğu Suriye halkı acılarını şimdilik yüreğine gömüyor. Arkadaşlarını toprağa uğurlayan mücadele arkadaşları ise mezarları başında topraklarını savunacakları sözünü veriyor.
Günlerdir NATO’nun ikinci büyük ordusu olan Türk ordusunun saldırılarına karşı direnenler, sadece AKP’nin değil bu saldırıların arkasında olan başta ABD olmak üzere tüm devletlerin ikiyüzlü siyaseti, demokrasiyi savunduğunu iddia eden devletleri, insan hakları örgütü olduklarını iddia eden BM gibi kurumların maskelerini düşürdü.