Cumartesi Anneleri: Bizi ayakta tutan umut ve inanç

  • 13:50 5 Ekim 2019
  • Güncel

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri eylemine mektup gönderen gözaltında kaybedilen Kerevan İrmez’in kızı Zozan İrmez, “Acılarımızın, umutlarımızın, bekleyişlerimizin ve duygularımızın ortak. Bizi ayakta tutan babamızın geri geleceğine dair içimizde diri tuttuğumuz umut ve inancımızdır” dedi.

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 758’nci haftasında Galatasaray Meydanı’na gitmek isteyen Cumartesi Anneleri bir kez daha polis tarafından engellendi. Bunun üzerine Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Açıklamanın olduğu sokak polis tarafından ablukaya alınırken, Cumartesi Anneleri üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfil taşıdı. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Oya Ersoy ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcisi destek verdi.
 
Cumartesi Annelerinin 758’nci haftasında 19 Ekim 1995 yılında Şırnak’ın Silopi ilçesindeki evinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kerevan İrmez’in akıbeti soruldu. Açıklamayı Cumartesi Anneleri ve İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Maside Ocak yaptı. Maside,  Anayasa Mahkemesi’nin 1 Ekim'de aldığı kararı hatırlatarak AYM’nin toplantı ve gösteri hakkının anayasal ve uluslararası hukukla korunduğunu ifade ettiğini belirtti. Maside, olağanüstü hal (OHAL) döneminde de eylem yasağı gerekçesi ile Anayasa'nın 34'üncü maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilemeyeceğine hükmettiğini de duyurdu. 
 
‘Hakkımız 59 haftadır ihlal ediliyor’
 
59 haftadır Galatasaray'da basın açıklaması yapma haklarının kaymakamlık yasağı ile ihlal edildiğini vurgulayan Maside, “59 haftadır haykırıyoruz; kaymakamlığın anayasal dayanaktan yoksun bu idari tasarrufu anayasanın ihlalidir. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi karşısında devleti yönetenler derhal bu keyfi yasağı sonlandırmalıdır. 59 haftadır bizim üzerimizden Türkiye'de adalete erişme ve ifade özgürlüğü hakkı engellenmektedir. Bizler Anayasal hakkımızı kullanarak düşüncelerimizi açıklıyor, taleplerimizi yasal muhatabımız olan devlete yöneltiyoruz”  dedi.
 
Siyasi iktidarın hukuku ayaklar altına alan politikalarını sorguladıkları için düşmanlaştırıldıklarını ifade eden, "’Adalet İstiyoruz’ diyen sesimiz duyulmasın diye karşımıza ağır silahlı polisler, kalkanlar, coplar, TOMA’lar ve gözaltı araçları dikildi” diye belirtti.
 
‘24 yıllık hukuksuzluk’
 
Kerevan İrmez’in akıbetini soran Maside, 758’inci haftada 24 yıllık bir hukuksuzluk dosyasının karşılarında durduğunu kaydetti. Maside, Kerevan’ın hikayesini şöyle anlattı: “Defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. Gözaltındayken Şırnak Emniyet Müdürü'nün kendisini ‘Şırnak'ı terk etmezsen sonun iyi olmayacak’ diyerek tehdit etmesi üzerine ailesi ile birlikte Silopi'ye taşındı. 19 Ekim 1995 gecesi Silopi'deki evi askeri kamuflaj giysili, çoğu kar maskeli kişiler tarafından basıldı. İrmez'in elbiselerini giymesine izin verilmedi. Yatak kıyafeti ile zorla panzere bindirildi. Eşi ve çocukları İrmez'in arkasından gitmek isteyince, ‘sakin olun, ifadesini alıp göndereceğiz’ dediler. Sabah olunca Emine İrmez savcılığa, emniyet müdürlüğüne ve tümen komutanlığına giderek eşini evden götürenler hakkında şikayet dilekçesi verdi ve eşinin akıbetinin araştırılmasını talep etti. Yetkililer Emine İrmez’e eşinin güvenlik güçlerince gözaltına alınmadığını, onu götürenlerin örgüt üyesi olabileceğini söyledi. Emine İrmez, ‘eşimi götürenler askeri araçla geldiler ve onu askeri araçla götürdüler. Eşimi götürenlerden yüzleri maskeli olmayanları teşhis edebilirim’ diye itiraz etti ama sonuç değişmedi.”
 
Kerevan’ın Silopi'ye bağlı Görümlü (Bespin) köyünde bulunan Jandarma Karakolu'nda görüldüğüne dair aileye bilgi veren kişilerin resmi olarak tanıklık yapmaktan korktuklarını belirten Maside, “Ailenin ısrarla aramayı sürdürmesi üzerine tümen komutanlığındaki bir yetkili ‘onun adını bir daha ağzınıza almayın, yoksa siz de zarar görürsünüz’ diye tehdit etti. Kerevan İrmez'den bir daha haber alınamadı. Yargı makamlarını göreve çağırıyoruz; Kerevan İrmez dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak. Ceza adaletini sağlayacak etkinlikte bir soruşturma ve kovuşturma için harekete geçin. Kayıplarımızdan ve 59 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Haklı olarak hakkımızın takipçisi olacağız’
 
Açıklamanın ardından Kerevan İrmez’in kızı Zozan İrmez’in Cumartesi Anneleri eylemine gönderdiği mektub okundu. Zozan mektubunda şunları söyledi: “Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyor, acılarımızın, umutlarımızın, bekleyişlerimizin ve duygularımızın ortak olduğunu belirtiyoruz. Bizi ayakta tutan babamızın geri geleceğine dair içimizde diri tuttuğumuz umut ve inancımızdır. Babamdan sonra hayat bizim için hep yarım ve eksik kaldı. Babamı gözaltına almaya geldikleri gece, bize yaşatılan o korku dolu dakikalar hepimizin hayatında çağlar deviren izler bıraktı. Affet beni baba... Kapı çalınca bana seslenişini duymadım. Avazlarının çıktığı kadar çıkardıkları o bağırışları, senin sesini duymama engel oldu. Ben çocuktum daha baba. Korkuma yenik düştüm. O an kar maskeli firavunların yarattığı korku ve şiddet atmosferi kendimi kaybetmeme neden oldu. Bir grup cani, kötülüğün maskesini takmışlardı ve şiddetin getirisi olan bütün hareketleri bize karşı sergilemekte geri durmamışlardı. Bana kapıyı açmam yönünde tehditler yağdırdılar. İşte o andaki psikolojiyle, babamızın sonu olan o kapıyı açmak zorunda bırakıldım. Affet beni baba... O gece seni son görüşümüzün olacağını düşünemedim çocuk aklımla. Ağlayış ve bağırışlar içinde ardından ne kadar koştuysak da bu sefer vahşi hayvanları üzerimize salarak sana yetişmemize engel oldular. Ve bir kez daha bizi korkunun içine hapsettiler. Biz elimiz kolumuz bağlı, gözyaşlarımızla ardından bakakaldık. Haklı olarak hakkımızın takipçisi olacağımızı ve mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyoruz. Bütün Cumartesi Anneleri ve ailelerinin acılarım paylaşıyoruz. Babam Kerevan İrmez ve tüm gözaltında kayıpların akıbetinin açığa çıkarılmasını ve sorumluların yargılanmasını istiyoruz.”
 
Mektubun okunmasının ardından eylem sona erdi.