Kadın gazeteciler: Bizler onların kalemiyle yazmaya devam ediyoruz

  • 09:07 5 Ekim 2019
  • Güncel
Safiye Alağaş
 
İSTANBU - Kürt Kadın Gazeteciler Günü dolayısıyla konuşan Gazeteci Gülcan Dereli, “Gurbetelli Ersöz, Deniz Fırat ve Nujiyan Erhan Kürt kadın gazetecilik tarihini yazan kadınlar. Bizler de onların kalemiyle yazmaya devam ediyoruz” derken, Nilgün Mete ise “Kürt basınında çalışmak büyük bir özveri, vicdan, cesaret istiyor” dedi.
 
“Gerçekler karanlıkta kalmayacak” sloganıyla 26 Nisan 1993 tarihinde yeniden yayın hayatına başlayan Özgür Gündem gazetesinde çalışmaya başlayan Gurbetelli Ersöz, Türkiye basın tarihinde ilk kadın genel yayın yönetmeni olarak yerini aldı. Özgür basın geleneğinde büyük emek sahibi olan Gurbetelli, erkek medyanın hakim diline karşı kadın odaklı haberciliğin de öncüsü oldu. Kadınların 5 bin yılık eril zihniyete karşı verdiği mücadeleyi kalemiyle anlatan Gurbetelli, dönemin tekçi anlayışına karşı mücadelesini gazetecilik mesleğiyle anlatmaya çalıştı ve alternatif kadın haberciliği anlayışına yeni bir soluk getirdi. Kürt kadın gazeteciler, 7 Ekim 1997 tarihinde yaşamını yitiren Gurbetelli’nin kalemini yerde bırakmadı ve 7 Ekim’i Kürt Kadın Gazeteciler Günü ilan etti.  Gurbetelli’nin kadın mücadelesi ve hakikat arayışını miras alan Kürt kadın gazeteciler, cesur adımlarıyla dünya kadınlarına ilham kaynağı olurken, kendine özgü ajansı, yayın çizgisi ve dilini oluşturmuş durumda. Dünden bugüne baskılara, gözaltı ve tutuklamalara rağmen Gurbetelli’nin kalemi yerde kalmadı. Jiyan Erdem, Sarya Onur, Şilan Aras, Deniz Fırat hakikati açığa çıkarmak için yaşamlarını feda etti. 
 
‘Eril dilin kırılmasında Kürt kadın gazetecilerin büyük bir rolü var’ 
 
Yıllardır Kürt basınında çalışan kadın gazetecilerin baskılara karşı büyük bir mücadele yürüttüğünü söyleyen Yeni Yaşam Gazetesi Editörü Gülcan Dereli, gerçekleri yazmayı sürdürdüğünün altını çizdi. Gülcan, “Sistemin baskılarına rağmen kadın hareketi büyük bir yol kaydetti. Mücadelesinden asla geri durmadı. Kürt kadın gazetecileri, feminist mücadeleye, farklı kadın hareketlerine ilham kaynağı oluyor. Öncelikle eril zihniyet dilini biraz da olsa kırdı. Artık kadın gazeteciler eril zihniyete karşı, eril dile karşı bir mücadele yürütüyor. Eril dilin kırılmasında Kürt kadın gazetecilerin çok büyük rolü var. Cinsiyetçi dil biraz da olsa törpülenmiş durumda” dedi.
 
‘Erkek meslektaşlarımıza karşı da mücadelemiz var’ 
 
Gurbetelli Ersöz, Deniz Fırat ve Nujiyan Erhan’ın Kürt kadın gazetecilik tarihini yazan kadınlar olduğunu ifade eden Gülcan, “Bizler de onların kalemiyle yazmaya devam ediyoruz. Yaşamın her alanında onların mücadelesini yürütmek için tüm gönlümüzle çalışıyoruz. Sahada çalışırken en başta kendi erkek meslektaşlarımızla mücadele ediyoruz. Çünkü erkek meslektaşlarımız her zaman haberi kendilerinin yapabileceğini, kadınların haber yapamayacağını düşünüyorlar. Ama gerçeklik böyle değil. Kadınlar da çok iyi, çok güzel haberler yapıyor. Bunu elbette kimseye ispatlamak zorunda değiliz. Ancak bu sorun sahada en çok karşılaştığı sorunlardan biridir. Fotoğrafı erkek daha iyi çeker haberi erkek daha iyi yapar mantığı her zaman hissediliyor. Ötekileştirme, kadını daha küçük görme durumu söz konusu” diye konuştu.
 
‘Direnerek devam edeceğiz’
 
Birçok kadın gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatan Gülcan, “Kürt kadınına yönelik genel olarak ciddi anlamda bir baskı var. Çünkü kadınlar bir uyanış yaşıyor, yaşamın her alanında baskılara karşı bir başkaldırı gösteriyor. Sistem bunu kendine tehlike olarak gördüğü için her türlü şiddete başvuruyor. Kadın uyanışına öncülük eden Kürt kadını olduğu için Kürt kadına karşı daha fazla baskı var. Biz Gurbetelli Ersöz’ün kalemini devralmış neferleriz. Mücadelemizi her zaman olduğu gibi daha fazla direnerek sürdüreceğiz” dedi. 
 
‘Bölgede gazeteci olmak daha da zor’
 
Türkiye’nin gazeteciler için büyük bir hapishaneye dönüştüğünü vurgulayan Pirha Haber Editörü Nilgün Mete de şunlara dikkat çekti: “90’lı yıllarda da zordu ama şimdi daha zor gibi görünüyor. Çünkü onlarca gazeteci cezaevinde. Ülkemizde kadın gazeteci olmak zor. Ama Kürt kadın gazeteci olmak daha da zor. İktidarlar Kürt gazetecileri ‘terörist’ olarak hedef gösteriyor. Bu çok vahim bir yakıştırma. Bu anlamda gazeteciler görevlerini yapamıyor. Her an her yerde gözaltına alınabiliyor. Fotoğraf makinesi, kamerası kırılabiliyor. Kürt kadın gazeteci olmak daha da zorlaşmış durumda. Özellikle de bölgede gazeteci olmak zor. İstanbul gibi merkezlerde belki bir nebze daha rahat hareket edebilirler kadın arkadaşlar ama bölgede gazeteci olmak çok zor.”
 
‘Vicdan ve cesaret istiyor’ 
 
Kürt basınında çalışmanın bir özveri istediğini vurgulayan Nilgün, “Büyük bir çaba gerektiriyor. Vicdan ve cesaret istiyor. Birçok kişi Kürt basınında çalışmak istiyor ama cesur davranamıyor. Bütün kadın gazetecilerin Kürt kadın gazetecilerle dayanışması gerekiyor. Dayanışma ile onların o cesurluğunu örnek almak gerekiyor. Ben hep ‘Kürt basınında çalışabilir miyim, bu cesareti gösterebilir miyim’ diye düşündüm. Bilmiyorum belki de bir gün çalışırım” diye belirtti.
 
‘Gazeteciler de cesaretini halkın direnişinden alıyor’ 
 
Kürt kadın gazetecilerinin vicdanlı olduğu için bütün baskılara rağmen hala yoluna devam edebildiğini dile getiren Nilgün, “O cesareti belki de halkın gösterdiği direnişten alıyorlar. Halkın güçlü olması, direnişte olması da bence gazetecilere yansıyor. Artık küçük Kürt çocukları bile son derece duyarlı,  dirençli. Bu direnç Kürt kadın gazetecilere de yansıyor bence. Direnci geliştirmek için tüm kadın gazeteciler birbirleriyle dayanışma içinde olmak zorunda. Birbirlerine güç vermeli, enerji vermelidir” şeklinde ifade etti.