
Bolu, Kırıkkale ve Tokat Kapalı Cezaevi'nde ihlaller devam ediyor
- 13:03 26 Eylül 2019
- Güncel
ANKARA - Bolu F Tipi, Kırıkkale Kapalı Cezaevi ve Tokat Kapalı Cezaevi’ne ilişkin hak ihlallerinin artarak devam ettiğini yolladıkları mektupla aktaran tutsaklar, kendilerine dönük ayakta sayım uygulamalarının arttığını, cezaevi idaresinin kendilerine yönelik davranışlarının uç boyutlara ulaştığını ve birçok haklarının ellerinden keyfi gerekçelerle alındığını duyurdu.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri gün geçtikçe devam ediyor. Olağanüstü Hal (OHAL) biterken cezaevlerindeki uygulamalar OHAL sürecinin devam ettiğinin birer göstergesi. Bolu F Tipi Cezaevi, Kırıkkale F Tipi Cezaevi ve Tokat Cezaevi’nde kalan tutsaklar cezaevi idaresinin kendilerine yönelik hak ihlallerini İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi’ne gönderdiği mektupla aktardı.
‘Örgütsel denilerek odalar değiştirilmiyor’
Bolu F Tipi’nde yaşadıkları ihlalleri anlatan Nedim Yılmaz isimli tutsak, Bolu F Tipi Cezaevi’nin işkence ve izolasyon sistemi olduğunu belirtti. Nedim, “Bu durum neredeyse ülkenin pratik politikasını yansıtmaktadır. Dünya bir iletişim çağı yaşıyor, burada tüm iletişim olanaklarından soyutlandık. İstediğimiz dergi, gazete verilmiyor. Daha önceleri kantinde bize satılanlar ise aylar önce toplatıldı. Ortak kullanım alanlarına aynı kişilerde aylarca programlandırılıyor. Oysa 200 üzerinde bir arkadaş sayısı var. Avluda aylarca ve yılı bulunan 4-5 arkadaşla sınırlandırılıyoruz. Keza spor ve sohbet zamanı da en asgari sınırda tutuluyor. Kütüphane, kurs ve atölye alanları tamamen bizlere karşı kepenk kapatmış bir durumda. Belirli sürelerde, bir arkadaşın başka arkadaşlarla kalmak isteği yani oda değiştirmesi ‘örgütseldir’ denilerek değiştirilmiyor ya da aylar ve yıllar boyunca beklemede tutuluyor. Oysa hepimiz zaten siyasi ve örgütlü arkadaşlarız. Bizim istediğimiz dışında verecekleri herhangi bir odaya oradakiler de bizim arkadaşlar oluyor onlarla da siyasi ve örgütlü insanlardır. Maksat biraz da değişim istemini işkenceye çevirmek olduğunda kılıfı da en mantıksızından uygulanıyor” dedi.
‘Sistematik işkence politikası sürmektedir’
Hastaneye gitme taleplerine hemen cevap verilmediğini, taleplerine aylar sonra cevap verildiğini ifade eden Nedim, “Revire çıktığımız zaman söylediğimiz şikâyetler doğrultusunda değil revirdeki doktor birkaç ilaç yazarak bizleri gönderiyor. Verilen ilaçlarda tedavi edici olmayabiliyor. Aylar sonra hastane sevkimiz yapıldığı zaman kendimizi doktora göstermeden kelepçeli muayene dayatılıyor. Maddi ve manevi sistematik bir işkence politikası sürmektedir” diye belirtti.
‘Askeri nizam içinde sayım vermemiz isteniyor’
Mektupta Tokat Cezaevi'nden Emin Oğuz, Hasan Ortaç, Seyit Oktay, Hüsnü Aşkan, Cemal Özgüş, Hüsamettin Sevik, Şükrü Abdo, Serhat Güçlü, Celal Tekyaşar, Cebrail Vural, Mehmet Şiirin Kaya ve Cahit Cadıroğlu isimli tutsaklar ise sürekli ihlaller ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Tutsaklar, mektupta ihlalleri şöyle anlattı: “Kimimiz 3’üncü yılı kimimiz 10 yıl, 20 yıl, 28 yıl cezaevinde bulunuyor ve şimdiye kadar sayım anlamına dönük hiçbir şekilde engel olmadığımız gibi herhangi bir sıkıntı sorun çıkarma durumunuz da olmamıştır. Yıllarca bulunduğumuz Tokat Cezaevi’nde de bu konuda herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Şimdiye kadar da kolaylaştırıcı olmaya çalıştık, fakat son zamanlarda insanlık vicdanında yaralar açan ve 12 Eylül faşist cunta döneminde kalma uygulamalar bize de yapılarak ayakta askeri nizam içinde sayım verilmemiz istenmektedir. Bunu kabul etmeyip yıllarca verdiğimiz, hiçbir sorun ve sıkıntıya yol açmayan sayımdaki duruşumuz için idare bu sefer soruşturmalar açmakta bizlere disiplin cezaları verilmektedir. İdare bizleri mağdur etmek için her türlü psikolojik yollara başvurarak insanlık dışı uygulamalar dayatmakta.”
‘Cezaevi idaresinin uygulamaları işkence halini almıştır’
Cezaevi idaresinin kişiliklerine, kimliklerine ve düşüncelerine karşı bir saldırı başlattığını belirten tutsaklar, “Cezaevi idaresi geliştirdiği baskı ve uygulamalara bizden farklı eylemleri teşvik etmektedir. Bu uygulamalar karşısında, kendimizi ölüme yatırmaktan başka hiçbir yol ve çare bırakmamaktadır. Bulunduğumuz Tokat Cezaevi’ndeki idarenin uygulamaları bir işkence halini almıştır. Bu uygulamaları ve baskıları hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Çıkacak olası vahim sonuçları önlemek için sizleri ve demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya bir an önce uygulamaların son bulması için harekete geçmenizi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Haklarımız keyfi uygulamalarla ortadan kaldırılmaktadır’
OHAL’in kalkmasına rağmen Kırıkkale Kapalı Cezaevi’nde OHAL uygulamaların devam ettiğini belirten Murat Acar isimli tutsak ise, yaşadıkları sorunları şöyle dile getirdi: “Can güvenliğimizin olmadığı bir ortamda cezamız infaz edilmekte. Yaşatılan uygulamalar hiçbir dayanak gösterilmeden keyfi bir şekilde yapılmakta ve bu uygulamalar, hukuki durumu ortadan kaldırmaktadır. Hükümlü ve tutuklu olarak, hareket etmemize rağmen idarenin kendi uygulamakla yükümlü olduğu görev ve sorumluklarını yerine getirmemektedir. Var olan haklarımızı kısıtlayarak veya tamamen ortadan kaldırarak görevleri yerine getirmiş olmayanlar aksine belirlenen yasal ve anayasal durumun dışında hareket etmiş oluyorlar.”
‘Resmi yazışmalarımız verilmiyor’
Spor ve sohbet faaliyetlerinin keyfi gerekçelerle iptal edildiğine dikkat çeken tutsak, “İki personelin tavır ve davranışları çok uç boyutlara ulaştı. Örneğin polemiğe çekip tahrik etme bununla saldırı zemini yaratma peşindeler. Özel bir çaba söz konusu, bu temelde yaşanacak herhangi bir durumda şimdiden sorunların onlar olacağını bizde sizlere iletiyoruz. Aynı zamanda ilgili memurların tespit edilmelerini istiyoruz. Resmi devlet kurumları, toplum kuruluşları tarafına yazdığımız yazılar idare tarafından gönderilmemekte ve bizlere tebliğ edilmemekte. Yapılan hastane sevklerimiz, sürekli ya iptal edilmekte ya da geç götürülmekteyiz. Dolayısıyla sağlık sorunlarımız daha fazla ağırlaştırmaktadır” diye belirtti.
‘ Malzemelerimize ‘yasaktır’ denilerek el konuluyor’
Odalarında bulunan bireysel ihtiyaçları olan makas, metal kaşık ve kulplu bardak gibi malzemelerinin kendilerine verilmediğini kaydeden tutsak, “Mezar tipi çok dar ve havasız ring aracı bölümlerinde sevklerimiz gerçekleştirilmekte. Bu bölmeler oldukça kirli ve küçük olduğundan yeni sağlık sorunlarına yol açıyor. Kütüphaneye çıkma hakkımız bulunmasına rağmen bu hakkımızı kullanmamıza izin verilmemekte. Kurum kantininden kendi paramızla satın aldığımız radyolara keyfi olarak el konuluyor. Hem bizlere kendileri satıyorlar hem de bir ay sonra gelip ‘yasaktır’ diye bizlerden alıyorlar. Haftalık telefon hakkımız engellenmeye başlandı, bir defa ulaşmadığında ikinci defa telefon edemiyoruz. Tebliği dahi edilmen keyfi bir karar uygulanıyor kitaplarımız on adet ile sınırlandırılmakta. Bilgi edinme hakkımız elimizden alınmaktadır” dedi.