‘AKP’nin 17 yılık iktidarı toplumu cinnette sürükledi’

  • 09:04 10 Eylül 2019
  • Güncel
ANKARA - Türkiye’de Emine Bulut gibi ölmek istemeyen ve kızı gibi annesinin ölmesini istemeyen binlerce çocuk olduğuna dikkat çeken SEP’e bağlı Eşitlik Komisyonu üyesi Gökçe Şentürk, “AKP’nin 17 yılık iktidarı boyunca hayata geçirmeye çalıştığı muhafazakârlık, kadın cinayetlerine karşı politikaları, ekonomik krizi tamamen emekçi sınıfın üzerine attığı sürece toplumu bir cinnette sürüklüyor” dedi. 
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDF) Ağustos ayında 50 kadının katledildiğini açıkladı. Kadın katliamlarında ciddi oranda artışlar yaşanırken, cezaevlerinden izinli çıkan erkekler kadınları katletmeye devam ediyor. Son olarak Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” diyerek attığı çığlıklar, katliamların vahşet boyutunu bir kez daha ortaya koydu. Devletin çözüm önerisi ise yine ‘idam’ oldu. Kadınlar ise soruna köklü bir çözüm bulunması için mücadeleye devam ediyor. 
 
‘AKP kadını eve kapatan bir toplum hedefliyor’ 
 
Sosyalist Emekçiler Partisi’ne (SEP) bağlı Eşitlik Komisyonu üyesi Gökçe Şentürk, 2019’da katledilen kadın sayısının 250’yi geçtiğini hatırlatarak, “Bunlar topluma münferit meselelermiş gibi, sadece eşi, sevgilisi veya abisi tarafından, sokak ortasında herhangi bir erkek tarafından tacize, tecavüze, cinayete maruz bırakılıyormuş gibi gösteriliyor” dedi. 
 
‘Kadın katliamlarının artışının birçok sebebi var’
 
Türkiye’de uzun süredir kadın katliamlarının bu kadar astronomik oranlarda artmasının birçok sebebi olduğunun altını çizen Gökçe, bu sebeplere ilişkin ise şunları dile getirdi: “Bunlar aynı zamanda ekonomik kriz ve toplumsal muhafazakârlaşma ile at başı gidiyor. AKP kadınların eve kapandığı, sesini çıkarmadığı toplumsal muhafazakâr bir yapı hedefliyor. Buna yönelik de adımlar atıyor. Kadın Bakanlığının, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürülmesi, kadınların istihdam alanlarında yer bulamaması aynı zamanda ekonomik kriz ile birlikte yoksullaşma ve bununla birlikte bir cinnet toplumu ortaya çıkıyor.” 
 
Bunun da toplumda iki kere ezilen ve sömürülen kadınlar için bir cehennem yarattığını kaydeden Gökçe, “Bunlarda cinayetlerin münferit olmadığını, bu sistemle bağlantılı olduğunu ve AKP’nin bütün politikalarının kadın cinayetlerini perçinlediğini açık bir şekilde ortaya koyuyor” dedi. 
 
‘Topyekün bir hareket başlatılmalı’
 
Kadın katliamlarını önlemek için birçok yasa olduğunu ancak uygulanmadığını vurgulayan Gökçe, “Emine Bulut cinayeti ardından sosyal medyada ciddi görüntüler ortaya çıktı. Türkiye toplumunun kadına bakış açısı, kadın cinayetlerinin nereden açığa çıktığı ile ilgili. Cinayeti işleyen, bunu açık bir şekilde ifade eden görüntüler ortaya çıktı. Nafaka ile ilgili de aynı şeyler çıktı. Nafaka ile ilgili gündeme bir şeyler geldiği zaman sosyal medyada ak trollerin tek bir ağızdan saldırı başlattığını açık bir şekilde görüyoruz. Burada şu ortaya çıkıyor; toplumsal anlamda kadınların özgürlük mücadelesi ya da bu toplumda özgürlüğe kavuşması yalnızca yasal yollarla dayanak altına alınmaz. Bugün hükümetten verilen herhangi bir söz ya da herhangi bir cinayetin ardından birinin mahkûm edilmesi bundan sonra ortaya çıkacak kadın cinayetlerini önleyemez. Bunun için topyekûn bir hareketin başlatılması gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘Toplumsal eşitliği ortaya çıkaracak dayanakların ortaya çıkması gerekiyor’
 
Kadın hareketinin ve kadın mücadelesi verenlerin tek hedefinin sadece katliamların toplumsallaştırılıp faillerin ceza alması yönünde olmaması gerektiğini ifade eden Gökçe, şöyle devam etti: “Bir çözüm önermeliyiz. Kadınların katledilmediği, tacize, tecavüze uğramadığı, sokak ortasında dövülmediği ve insanca yaşayabildiği bir toplum hedeflemeliyiz. Çözümün burada olması gerekiyor, kampanyalarla özellikle yoksul muhafazakâr kadınlara hitap eden, onların toplumsal varlığını ortaya çıkaracak çalışmalar yürütmek gerekiyor. Yoksa yasalar çıkarılır ama o yasalar uygulanmaz. Kadınların tarihsel                        olarak, sınıfsal olarak toplumda ikinci plana itilmesinden itibaren bu mücadele var. Çeşitli yasalar da çıkartılıyor. Dünyanın her yerinde kadın cinayetlerini görüyoruz. Baktığımız zaman demokrasinin beşiği diye tanımlanan görülen ülkelerde bu böyle. Kadınların özgürleşebilmesi için yapılması gereken şey topyekûn kadınların varlığını toplumda garanti altına almak ve toplumsal eşitliği ortaya çıkaracak dayanakların ortaya çıkmasıdır.” 
 
‘Kadın erkek eşitliği olmadan cinayetler ortadan kalkmaz’
 
Vahşet boyutundaki katliamların ardından siyasi temsilcilerin belirli cevaplar üretmek zorunda kaldığını söyleyen Gökçe, “Hulusi Akar, ‘Orduda kadın erkek eşitliği ile alakalı daha fazla eğitim vermemiz gerekiyor’ dedi. Cumhurbaşkanı başka bir şey söyledi. Toplumsal muhafazakârlaşma ve kadın cinayetlerinin baş sorumlusu olan insanlar, güya radikal çözümler önererek, cinayetlerin önüne geçmek gibi iddiaya sahipmiş gibi görünüyorlar. Bunun hiçbir geçerliliği yok. Yeniden ortaya atılan ‘idam’ hiçbir sorunu çözmez. Bunlar toplumun gazını almak için, öfkeyi emmek için ortaya atılmış laflar. Altı bomboş laflar çünkü bundan sonra atılacak adımların, hamlelerin ve yasal düzenlemelerin kadın cinayetlerini önünde durmak için yapılmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz. Toplumda insanı değiştirmeden, kadın erkek eşitliğini önümüze almadan kadın cinayetlerini ortadan kaldırmak mümkün olmayacak” şeklinde konuştu. 
 
‘Değiştirecek gücümüz var’
 
Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum”, çocuğunun “Anne lütfen ölme” sözlerinden sonra katliamların gündem haline geldiğini söyleyen Gökçe, “Türkiye’nin her yerinde Emine Bulut’un kızı gibi annesinin ölmesini istemeyen ve tıpkı Emine Bulut gibi yaşamak isteyen, sesi duyulmayan binlerce kadın var.  Bizler seslerini duymak zorundayız, onlara ulaştıkça, onları eşitlik temelinde mücadeleye kazandırdıkça kadın cinayetlerinde bir azalma olacaktır” diye konuştu. 
 
‘Özgürce yaşayacağımız bir Türkiye’
 
AKP’nin 17 yılık iktidarı boyunca hayata geçirmeye çalıştığı muhafazakârlık, kadın katliamlarına karşı politikaları, ekonomik krizi tamamen emekçi sınıfın üzerine attığı sürece toplumu bir cinnette sürüklediğini belirten Gökçe, “İnsanlar durduk yere birbirilerini katleden bir vahşet toplumuna dönüşmediler. Burada toplumsal muhalefete ya da kadınların eşitliği için mücadele eden, bunun için tavır gösteren herkese seslenmek lazım. Bu toplumu değiştirmeye gücümüz var. Doğru bir programla doğru taleplerle yılmadan yorulmadan mücadele edersek, sadece failleri yargılanmasını değil, eşitçe özgürce yaşayacağımız bir Türkiye inşa edebiliriz. Kimse bundan vazgeçmesin. Türkiye’de 17 yılın bakiyesinde kadın mücadelesinin de yükselişi söz konusu” dedi.