Müzeyyen’in ilk duruşması görüldü: En ağır ceza verilinceye dek dayanışma sürecek

  • 16:53 9 Eylül 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledilen Müzeyyen Boylu’nun görülen ilk duruşması ardından yapılan açıklamada konuşan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Gazal Koluman, “Failin en üst hadden hiçbir suretle iyi hal indirimi almadan cezalandırılabilmesi ve yargının etkin, adil bir şekilde yürüyüp en ağır cezaya hükmedilmesi noktasında bu dayanışmayı devam ettireceğiz” dedi.
 
Boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledilen Müzeyyen Boylu’nun Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması görüldü. Görülen duruşma ardından barolar ve kadın kurumları adliye önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, Tevgera Jinên Azad (TJA), Rosa Kadın Derneği, Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Nuran İmir, 30 Baro ve Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) Temsilcileri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile çok sayıda avukat katıldı.
 
‘Aynı senaryo bu duruşmada da gerçekleştirildi’
 
Davanın ilk duruşmasını değerlendiren Avukat Aslı Pasinli, dosyadaki iddianamenin "Canavarca hisle eşe karşı tasarlayarak öldürme"den açıldığını söyleyerek, dosyada ilk olarak kronolojik başvuruların değerlendirilmesinin yapıldığını aktardı. Aslı, “Bu kronolojide Müzeyyen’in nasıl adli makamlarda kapı kapı çırpındığını, her kapıdan kırık bir şekilde döndüğünü, ihtiyacı olan hiçbir başvuru cevabının kendisine gelmediğini gördük. Bunları aşama aşama değerlendirdik. Sanık ifadesinde psikolojik sorunları olduğundan kaynaklı susma hakkını kullandığını belirtti. Tüm kadın cinayetlerinde aynı senaryo, aynı hikaye, aynı argümanlar bu dosyalarda dile getirilmektedir. Erkelerin savunmalarını da birbirlerinden kopyaladıkları görülüyor. Dosyaya sundukları sanığın psikolojik durumuna ilişkin bir rapor yok. Duruşmada mahkeme taleplerimizi kabul etmiş, tutukluluk halinin devamlılığına karar vermiştir. Bu duruşmada tanıklar tekrar dinletildi ve duruşma bu sebeple 4 Kasım’a bırakıldı” diye konuştu.
 
‘Tüm müdahillik talepleri reddedildi’
 
Ardından söz alan dava Avukatı Hatice Demir ise, Türkiye’nin dört bir yanından gelen baro, kadın merkezlerinin, sivil toplum örgütlerinin bu davada müdahillik taleplerinin kabul edilmediğini belirtti. Hatice, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun açık olmasına rağmen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya müdahilliği yeterli kabul edilerek tüm müdahillik talepleri reddedilmiştir” diye konuştu.
 
‘Tüm baro ve STÖ’ler yanımızda yer alsın’
 
Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Gazal Koluman, 30 Baro, 5 Sivil Toplum Örgütü ile davaya müdahillik talebinde bulunduklarını kaydederek, dayanışma adına yanlarında yer alan tüm kurumlara teşekkür ettiklerini ifade etti. Gazal, “Failin en üst hadden hiçbir suretle iyi hal indirimi almadan cezalandırılabilmesi ve yargının etkin, adil bir şekilde yürüyüp en ağır cezaya hükmedilmesi noktasında bu dayanışmayı devam ettireceğiz. Bir sonraki duruşmada tüm baro ve sivil toplum örgütlerinin yanımızda yer almasını talep ediyoruz” diye belirtti.
 
‘Mücadelemiz kadının insan hakları mücadelesi içindir’
 
Ardından söz alan Trabzon Baro Başkanı Sibel Suiçmez de acılarının fazla olduğunu dile getirerek, “Bugün burada karşınızda 11 kurşunla duruyoruz. Kurşun kimimizi öldürdü, kimimizi yaraladı. Atılan hiçbir kurşun kadının insan hakları mücadelesinden bizi alıkoyamayacaktır. Müzeyyen Boylu önemli bir simge olmuştur. Dosya kapsamında kadın şiddetine ilişkin tüm unsurlar dosya kapsamında bulunmaktadır. Bir vatandaş olarak Müzeyyen Boylu üzerine düşen her görevi yerine getirmiştir. Artık vatandaşın bilgisizliğine kimsenin saklanması mümkün değildir. Çağrımız devletin kurum ve kuruluşlarınadır. İstanbul Sözleşmesi’nin değiştirilmesinin, kaldırılmasının konuşulduğu bu dönemde Müzeyyen Boylu bir imza atmaktadır. Biz bu sözleşmeyi kaldırmayacağız tam tersi bıkmadan, yılmadan bu sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi için devletin kurum ve kuruluşlarından talepte bulunacağız. Bugün Müzeyyen Boylu ölmüşse bunun sorumlusu etkin bir koruma, önleme görevini yapmayan devletin kurum ve kuruluşlarıdır. Bugün bizim mücadelemiz kadının insan hakları mücadelesi içindir. Mahkemelerden bu hak mücadelesinde olumlu bir taraf olmalarını bekliyoruz” diye vurguladı.
 
‘Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz’
 
Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya ise, müdahillik talepleri reddedilmiş olsa bile sonuna kadar bu davanın takipçisi olacaklarını vurgulayarak, Müzeyyen Boylu’nun her gün göz göre göre tüm mekanizmaları çalıştırmaya yönelik çırpınışlarına tanıklık ettiklerini söyledi. Adalet, “Türkiye’de devletin kadına yönelik şiddetle müdahale eden hiçbir mekanizması çalışmıyor ve İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasanın ihlali bugün mahkeme salonlarında hepimiz tarafından gözlenmiştir. Biz bununla mücadele ettiğimizi ve sonuna kadar yasal mücadelelerin yapılması konuşunda gerekli tüm hassasiyetleri göstereceğimizi belirtmek istiyoruz. Adalet yerini bulana kadar ve bir daha hiçbir kadın öldürülmeyene kadar kadın dayanışmasından ve mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
‘Omuz omuza dayanışmaya devam edeceğiz’
 
HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, dayanışmanın çok değerli olduğuna değinerek, Diyarbakır Barosu üyesi sıfatıyla bu dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini kaydetti. Meral, Müzeyyen Boylu’ya sıkılan 11 kurşunun tüm kadınları delip geçtiğine vurgu yaparak, iktidardaki partinin kadına şiddeti azaltmak için idam tartışmalarını ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiğine dikkat çekti. Meral, “Sanki mevcut yasalar ve uluslararası sözleşmeler kadına yönelik şiddeti önlemeye yetmiyormuş gibi bir aldatmaya, göz boyamaya devam ediyor. Biz bunu reddediyoruz. Kadın cinayetlerinin sebebi yasaların yetersizliği değil uygulanmamasıdır. Erkek yargının kendini her fırsatta erkek adalet şeklinde yaşama geçirdiği için bunları yaşıyoruz. Koruma kararları uygulanmıyor” diye ifade etti.
 
‘Boşanma davalarında yargı erkekten yana’
 
Meral konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Boşanma davalarında yargı erkekten yana. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerde cezasızlık politikası bir devlet politikası olarak devam ettiriliyor. İktidardaki parti her söyleminde kadınla erkeğin eşit olmadığını, kadının kendisine yönelik her türlü fiili sineye çekmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Nafaka hakkını bile ortadan kaldırmak için kolları sıvayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kadınlar Türkiye’nin dört bir tarafında her gün kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı isyan ediyor ancak Taksim’de kadına şiddet uygulanıyor, Gebze’de kadınlar yerlerde sürükleniyor. Müzeyyen Boylu’nun katilini sadece duruşma salonlarında aramıyoruz. Cinayete giden yolda katkıları olan herkesin yargılanması için elimizden geleni yapacağız. Biz kadınlar birlikte güçlüyüz. Bu cinayetlere karşı el ele, omuz omuza dayanışmaya devam edeceğiz.”
 
Açıklama “Kadın cinayetleri politiktir” sloganının ardından son buldu.