Karaburun Bilim Kongresi’nde feminist mücadele konuşuldu

  • 14:53 6 Eylül 2019
  • Güncel
İZMİR - Karaburun Bilim Kongresi’nde bugün feminist mücadele ve sınıf mücadelesi konuşuldu. Feminist mücadelenin sınıf mücadelesi içinde, çalışma ve ev alanlarında örgütlülüğü yükselttiğini söyleyen kadınlar, kriz zamanlarının kadınlar için yeni mücadele hatları açtığını belirtti.
 
14’üncü Karaburun Bilim Kongresi üçüncü gününde “Sınıf Mücadelesi ile Feminist Mücadelenin Kesişiminde Kadın Olmak” ana başlığıyla düzenlediği oturumuyla devam ediyor. Yürütücülüğünü akademisyen Melda Yaman’ın gerçekleştirdiği oturumda Nuran Gülenç “Sendikalarda Cinsiyetçiliğin Üretim ve Yeniden Üretim Mekanizmaları ve Bunları Aşındırmak için Kullanılan Yöntemler; Türkiye’de Birleşik Metal İş Sendikası örneği”, Selin Top ve Deniz Kimyon “TMMOB’de Kadın Olmak”, Lale Tırtıl “TTB’de Kadın Olmak” başlıklarıyla sunum yaptı.
 
‘Kadın hareketleri büyüdükçe biz de güçleniyoruz’
 
İlk olarak söz alan TMMOB İstanbul Şube Eşbaşkanı Selin Top, “eril bir alan” olarak görülen mühendislik iş alanında kadınların karar mercilerinde yer almalarının kısıtlı olduğunu söyledi. TMMOB 2018 verilerine göre 550 bin üyenin yaklaşık 120 bininin kadın olduğunu, bazı alanların daha erkek ağırlıklı olduğunu belirten Selin, TMMOB içinde var olan 24 odada kadın komisyonlarının olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti: “Onur kurulunda failin olması gibi durumlar da yaşıyoruz. Yönetim daha çok devrimci demokrat ilerici yurtsever çizgide diyebiliriz. Ancak devrimci erkeklerin kadın konusunda sıkıntıları var. Ancak dışarıdaki kadın hareketi büyüdükçe biz karma örgütler de güçleniyoruz. TMMOB’da biraz daha kadın hareketlerinin aktif olduğu İstanbul, İzmir gibi yerlerde ve Kürt özgürlük hareketinin yükseldiği yerlerde kadın örgütlülüğünün ön plana alındığını görüyoruz. Bunda eşbaşkanlık sisteminin de önemini vurgulamak istiyorum.”
 
‘Kurultaylar bilinçlenme konusunda ciddi etki yaptı’
 
TTMOB Yönetim Kurulu üyesi Deniz Kimyon da son kadın kurultayından sonra 2015’ten itibaren yönetime önerdikleri üç ismi de kadınlardan seçerek mutlaka yönetime kadınları aldıklarını belirtti. 2009’daki ilk kadın kurultayında işsiz mühendis ve ücretli çalışan mühendislerin ele alındığını belirten Deniz, “2 yılda bir düzenlenen kurultayın 6’ncısı olacak. Kurultaylar kadınların bilinçlenmesi konusunda ciddi etki yaptı. Taciz ve mobbing çok fazla. Cinsiyet ayrımcılığı takip sekreteryalığı var merkezi biçimde. Bu vakalar burada soruşturuluyor ve hukuk mücadelesi veriliyor. Geç kalınmış yanıtlar oluyor ama özeleştiri sunacağız” dedi.
 
‘TMMOB’da muhalif kadınlar uzaklaştırma alıyor’
 
TMMOB içindeki kadın örgütlülüğünün kaleme aldığı basın açıklamalarının yönetimlerde kelime kelime hesabının sorulduğunu, bunun belli bir etki ettikleri anlamına geldiğini söyleyen Deniz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Muhalif erkeklik çizgisinde olduğunu söyleyen erkek arkadaşlarımızın şiddetine onların devrimci hikayesi ya da cezaevi hikayesinin olması onun büyük devrimci bedeller ödüyor olması sanki durumunun üzerini örtüyor gibi bir izlenim yaratıyorlar. Bu kimlik üzerinden her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar. Bunlar salonlarda tartışılırken sözümüz kesiliyor. Erkekler kendilerini tekrar ederken Genel Kurul’da kadınlar çok daha ilerici, daha heyecanlı, üretken, sorun odaklı konuşup örgütü değiştirici etki yaratıyor. TMMOB’da bir feminizm tedirginliği var. Başka bir yerde örgütlensinler diyorlar. Bunun aşılmasına dönük çalışmalar devam ediyor. Bir de KHK’cı rektörler hakkında soruşturma açılmazken muhalif kadınlar tek tweetlerinden haftalarca uzaklaştırma alabiliyor” dedi.
 
‘Sadece yönetimler değil erkek ‘sendika uzmanları’ da sorun’
 
Bileşik Metal-iş Sendikası’nda uzman olarak bulunan Nuran Gülenç, kadınların sendikalara daha az üye olduğunu, kadın işçileri sendikaya çekerek mücadele verdiklerini söyledi. Çalıştıkları işlerden en çok çıkarılanların kadınlar olduğunu ve bunun için mücadele verdiklerini söyleyen Nuran, “2016’da başladığım Birleşik Metal-İş’te umduğumdan daha fazla yol kat ettik. Kadın Komisyonu var ve tüzükte yer alıyor, kota var ama bunlar dönemsel işliyor. Kota unutulabiliyordu. Sendikalaşma oranları 12-13’lerde 14 milyon zorunlu sigorta sistemi ile çalışan var. Sendikaya sadece üye olmak yetmiyor toplu sözleşme yapabilmek de gerekiyor. Oraya da baktığımızda metal sendikalarında oran yüzde 6’lara düşüyor üye sayısı. 21 bin üye sayısı var. Bin 400-bin 500’ü kadın üye. Erkek egemenliğinin yoğun yaşandığı yerde sadece yönetimler değil sendika uzmanları dediğimiz yönetimde kimlerin yer alacağına, kimlerin dışlanacağına yön veren erkek sendika uzmanlarıyla da sorunumuz var” dedi.
 
‘Erkeklere de cinsiyet eşitliği konulu eğitimler veriliyor’
 
Kadın sorununun espri konusu olabildiği sendikada kadınlar arasında yılda 3 defa 3 günlük kadın eğitimi yaptıklarını ve erkek üyelere de başlattıklarını söyleyen Nuran, “Çünkü kadınların önündeki en büyük engel erkeklerin bakış açısı. 8 Mart’a ek olarak 25 Kasım’ı ekledik. Toplu sözleşmelere toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını koyduk. Genel-İş’in geliştirme çabaları var” ifadelerine yer verdi.
 
‘TTB’de tutum belgesi oluşturuldu’
 
Şifacılık, ebelik gibi kadın mesleklerinin cadı avlarının yaşandığı dönemden günümüze erkeklerin egemenliğine girdiğini söyleyen Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) Lale Tırtıl, kadınların büyük mücadelelerle bu egemenliğe son vermeye çalıştığını belirtti. Kadın hekim sayısının artmasına yönetimde temsilinin yetersiz olduğunu söyleyen Lale, “Etrafımızda yaşayanların mobbinge ve cinsiyetçiliğe karşı çalışması sonucu 2016’da tutum belgesini oluşturduk. Bir taciz olayında bu tacizi örgüt içinde bu kişinin bütün örgütsel dinamiklerden uzaklaştırılması için çaba sarf ettik. Hala sistematik olmayan biçimde de olsa devam ediyor” dedi.
 
‘Feminist sendikacılar direnişe yön veriyor’
 
Feminist hareketlerin olmadığı sendikalarda feminist kadınların durumunun kritik olduğunu ve örgütlenme için daha çok emek vermek zorunda kaldıklarını kaydeden Nuran, Novamed ve Desa direnişlerinin bağımsız kadın örgütleri ile birleşmesinin ön açıcı olduğuna dikkat çekti. Sendikalarda kadınların kendilerini ifade etmelerinde feminist örgütlerin önemli olduğunu belirten Nuran, “Petrol-iş Sendikası’nın yürüttüğü Flormar direnişi önemlidir. O sendikalarda feminist sendikacıların emeği oldu. Eğitimlerde sıkıştığımız noktalarda destek aldık. Erkek egemen yerlerdesiniz. Sizden başka birilerinin anlatması kıymetli oluyor” dedi.
 
‘Krizlerde kadınların durumuna dikkat çekilmeli’
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üyesi KHK’li hemşire Aslı Davras kadınların çok olduğu, erkeklerin ise daha çok yönetici olduğu alan olan hemşirelikte işin emek kısmında yer alan kadınların “eşit iş” mücadelesinin daha fazla verilmesi gerektiğini savundu. Mücadelenin sadece kreş istemi olarak kaldığını söyleyen Deniz, “Diğer sektörlere göre hemşireler olarak intihar oranları yüksek ve iş cinayetlerinin çoğalacağını düşünüyoruz. Bizim özel sektöre kaydıkça sağlık hizmetleri işten çıkarılma artacak güvencesiz çalışacağız. Çok daha fazla kimyasala, şiddete ve mobbinge maruz olacağız. Eksik malzeme ile yüz yüzeyiz. Ücretler düşük olacağı için evde bakım yükü nedeniyle istifalar oluyor. Mutlaka sendikalarda, tabip odalarında örgütlenmeler yapılmalı. Ekonomik kriz artacak. Aynı zamanda dayanışma olanaklarımızın artması, öncelikle işten çıkarılanların kadınlar olduğuna dikkat çekilmesi gerekiyor” dedi.
 
‘Kriz zamanları yeni mücadele hatları ortaya çıkıyor’
 
Son olarak söz alan Melda Yaman, kriz zamanlarının hem sermayenin yeniden yapılanması hem de sınıfın yeni bir mücadele hattı açtığını belirterek önce kadınların işten çıkarıldığını, erkek işçilerin yerine daha ucuza çalışabilecek daha vasıflı işlere kadınların yerleştirildiğini söyledi. Enflasyonun yükseldiği zamanlarda alışkanlıkların da değiştiğini söyleyen Melda, “Çocuklar daha az kreşe gönderiliyor. Yazın etkinliğe gönderilemiyor. Her kriz kadınların emek süreçlerini yoğunlaştıran, ataerkil eşitsizlikler de daha görünür kılınıyor ve artan şiddetle birlikte kadınların üzerindeki baskı artıyor. Her bir emekçi ve evde kadınlar olarak aynı sürece maruz kalacağız. Belki de daha fazla birlikte eylem üretmenin politika üretmenin artması lazım” dedi.
 
Panel deneyim paylaşımları ve sorularla sona erdi.