Kayyımlara sessiz kalan Federe Kürdistan’a ‘ulusal birlik’ çağrısı

  • 11:26 28 Ağustos 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR -  HDP’li belediyelere kayyım atanması ve saldırılar karşısında sessiz kalan Federe Kürdistan’a “ulusal birlik” çağrısında bulunan DTK, “Bu saldırılara karşı ortaya çıkan iradeyi sahiplenmek, egemen devletlerin saldırılarına karşı tutum almak, tarihsel bir sorumluluk olarak bugün Kürdistan’daki liderlerin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, yazar, sanatçı ve aydınların önünde görev olarak durmaktadır” dedi.
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), İçişleri Bakanlığı tarafından Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atamalarına karşı dayanışma çağrısında bulunduğu yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamasında Türkiye’de “iktidar bloğunun sebep olduğu sosyal, siyasal ve yönetim krizi olduğunu” ifade eden DTK, “Tarihsel sebep ve temelleri de olan mevcut durum, cunta yasalarına bile uymayan, irrasyonel aklın temsilcisi haline gelen iktidar bloğu şahsında çatışmacı ve savaşı dayatan bir çizgiye dönüşmüş durumdadır” dedi.
 
‘Sömürge hukukunu meşrulaştırmaya çalışmakta’
 
Devletin bütün baskı ve zor aygıtlarını başta Kürtler olmak üzere, tüm muhaliflere karşı kullandığına işaret eden DTK, “AKP-MHP bloku, halihazırda 100 yıllık bir inkar politikasının sürdürücüsü olarak Kürt halkına karşı bir süredir uyguladığı siyasi soykırım operasyonlarında yeni bir aşamaya geçerek yeni-sömürge hukukuna meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır. Mevcut iktidar bloğunun Kürt ve Kürdistan politikası; Bakûr, Başûr, Rojava ve Rojhilat ayrımı gözetmeksizin bütün parçalardaki örgütlü yapılara yönelik bir saldırı konsepti çerçevesinde topyekun bir imha harekatına dönüştürülmüş durumdadır. Güney Kürdistan halkının bağımsızlık referandumu sonrasında izlediği politika, Afrin’in işgali, Rojava sınırına yapılan yoğun askeri sevkiyat ve Başûr’da ‘pençe’ adı altında yürütülen işgal harekâtı ile HDP’li 3 büyükşehir belediyesine kayyım atanması bu imha konseptinin birer parçası olarak potansiyel bir bölgesel savaşı sürekli olarak tetiklemektedir” açıklamalarına yer verdi. 
 
‘Ulusal birlik ruhu ile seferber olmak hayatidir’
 
“Bu katı inkarcı, tasfiyeci ve imhacı devlet aklına karşı dört parça Kürdistan halkının, siyasi partilerinin ve demokratik sivil toplum örgütlerinin de kaygısız ve ikirciksiz bir ulusal birlik ruhu ve bilinciyle seferber olması artık zorunlu ve hayati hale gelmiştir” denilen açıklamada şöyle devam edildi: “Dün Güney Kürdistan halkının bağımsızlık referandumunda ortaya çıkardığı ulusal iradeyi yok sayan sömürgeci devlet aklı neyse, Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atayarak Kürt halkının iradesine saldıran sömürgeci devlet aklı aynıdır. Bu nedenle, hangi Kürdistan parçasında olursa olsun, kimden gelirse gelsin bu saldırılar Kürdistan halkının topyekun ulusal varlığına ve iradesine karşı yapılan saldırılar olarak değerlendirilmelidir. Bu saldırıların Bakûr’da, Başûr’da, Rojava’da veya Rojhilat’ta olması bu gerçeği değiştirmez.
 
‘Bakûr halkı, Başur halkını yanında görmek istiyor’
 
Bakûr halkı ve bütün demokratik siyaset kurumları tarihin her aşamasında Başûr halkının elde ettiği statüyü ve bütün kazanımlarını sahiplenmiş, Başûr halkının iradesine ve varlığına karşı yapılan saldırılar karşısında dik durmuş, yapılan saldırıları ve baskıları kendine karşı yapılmış olarak değerlendirmiş ve Başûr halkının yanında saf tutmuştur. Bugün de, devletin bütün baskılarına, anti-demokratik uygulamalarına, tehditlerine ve şantajlarına karşın yüzde altmışları aşan bir halk iradesiyle seçilmiş belediye eşbaşkanlarımızın yerine kayyım atamalarına karşı dört parça Kürdistan halkını, siyasi partilerini ve sivil toplum örgütlerini Bakûr halkının yanında görmeyi istemek Bakûr halkının en doğal ve haklı talebidir, hakkıdır.
 
‘İdeolojik farklılıklar engel olmamalı’
 
Özellikle Güney Kürdistan Parlamentosunu, hükümetini, siyasi partilerini ve sivil toplum örgütlerini Bakûr halkının yanında görmek; aynı ulusun evlatları, aynı kaderi paylaşan, sömürgeci zulme karşı değişik parçalarda aynı ulusal kaygılarla mücadele edenler olarak Bakûr halkının bu zor günlerinde yanında olmak ulusal düşünmenin ve ulusal yaşamanın biri gereğidir. Ulusal çıkarlar, ulusal irade ve ulusal varlık söz konusu olduğunda her türlü ideolojik farklılıklar, siyasal, partisel ve grupsal çıkarlar ulusal bir tutum sahibi olmanın önünde engel teşkil etmemelidir.
 
‘Kayyımlara dünya ses çıkardı, Başûr sessiz’
 
Üç büyükşehir belediyemize kayyım atanması karşısında Türkiye ve dünyanın dört bir yanından uluslararası toplum ve kurumlar tarafından Kürdistan halkının iradesine ve demokratik tercihine yapılan saldırıları kınayan açıklamalar dikkate alındığında; Güney Kürdistan Parlamentosunun, hükümetinin, siyasi partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin sessizliğine anlam vermekte,  ulusal ve kardeşlik hukukumuz nedeniyle zorlandığımızı belirtmek istiyoruz.
 
‘Kaybettiklerimizi ulusal birlikle kazanabiliriz’
 
Topyekun tüm Bakûr halkının bu anlamda haklı bir beklenti içerisinde olduğunun altını çizmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Bu saldırılara karşı bir direnç olarak ortaya çıkan iradeyi sahiplenmek, egemen devletlerin saldırılarına karşı tutum almak, tarihsel bir sorumluluk olarak tarihe not düşmek adına bugün Kürdistan’daki liderlerin, bütün siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütleri ve birliklerinin, yazar, sanatçı ve aydınların önünde görev olarak durmaktadır. Ulusal birliğimizi sağlayamadığımız için kaybettiklerimizi, ulusal birliğimizi sağlayarak kazanabiliriz. Halkımız ulusal birliğimizi sağlayamadığımız için bir yüzyıl daha kaybetmek istemiyor. Kayyım darbesine karşı ulusal birlik ruhu ve bilinci ile seferber olalım.”