
‘Şiddet mağduru kadınların yüzde 80’i devletin kurumlarına güvenmiyor’
- 09:04 28 Ağustos 2019
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Bireysel silahlanmanın teşvik edildiği ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin desteklendiği ülkede, şiddete maruz kalan kadınların yüzde 80’inin devletin kurumlarına güvenmediğini ve hiç başvuru yapmadığını belirten Kadın Meclisleri’nden Hilal Susuz, kadın katliamlarının yasaların etkin uygulanmasıyla önlenebileceğini kaydetti.
Her gün en az 5 kadının katledildiği Türkiye’de Temmuz ayı verilerine göre 5’i İstanbul’da olmak üzere 31 kadın, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. Kadınların 11’i evli olduğu erkek tarafından katledildi. Ayrıca istatistiklere yansıyan verilerde kadınların çoğunun evlerinde katledildiği ortaya çıktı.
Tabloyu değerlendiren Kadın Meclisleri üyesi Hilal Susuz, kadınlar için “en korunaklı mekanlar” olarak gösterilen evlerin dahi güvenli olmadığını vurguladı.
‘Kadınlar devletin kurumlarına güvenmiyor’
Bireysel silahlanmayı teşvik eden devlet yetkililerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de desteklediğini söyleyen Hilal, kadınların katledilmediği kentler istediklerini kaydetti. Her geçen gün artan şiddetin nedeninin 6284 sayılı yasanın uygulanmaması olduğunu ifade eden Hilal, şiddete maruz kalan kadınların yüzde 80’inin hiç başvuru yapmadığını aktardı. Hilal, “İzmir’de kadınlar, polise ve savcılığa gitmek yerine önce bize ulaşıyorlar. Bir güvensizlik söz konusu. Kadınlar ‘şiddetin önüne geçilemiyor ben de onlardan biri olacağım, başvursam ne olacak’ gibi bir düşünceye sahip. 6284 sayılı yasa etkin uygulansaydı bu kadar kadın öldürülmeyecekti” dedi.
‘Ekonomik şiddet diğer şiddet türlerinin de önünü açıyor’
Katledilen 31 kadından 13’ünün çocuğunun olduğunu söyleyen Hilal, kadını aile ile tanımlayan Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın bu konuyu görmezden geldiğini dile getirdi. Açıklanan verilerde 11 milyon ev emekçisi kadının iş gücünden dahi sayılmadığını belirten Hilal, “Kadının emeği göz ardı ediliyor. Temmuz ayında kadının işgücüne katılımının düştüğü görüldü. Ama aynı plana baktığımızda kadınları iş gücüne katmak için bir çözüm yolu da sunulmamış. Yani ekonomik şiddetin aslında tepeden inme olduğu görüldü. Manisa’da öldürülen kadının faili, çalışmak istediği için öldürdüğünü itiraf etti. Ekonomik şiddet diğer şiddet türlerinin de önünü açıyor” diye konuştu.
‘Bireysel silahlanmanın yolları gösteriliyor’
Kadınların en fazla ateşli silahla katledildiğini hatırlatan Hilal, ateşli silahlarla öldürülme oranının Temmuz ayında yüzde 40’tan yüzde 52’ye yükseldiğinin altını çizdi. Türkiye’de silah temin etmenin kolay olduğunu söyleyen Hilal, “Silahın mutlaka maddi bir getirisi var. Bireysel silahlanmanın yollarını gösteriyorlar. Çok rahat alınabildiğini görebiliyoruz. Takip ettiğimiz davalarda ateşli silahla öldürme varsa fail hep ‘kazara’ öldürdüğünü söylüyor. Ama nedense kurşun hep kadının vücuduna isabet ediyor. Daha geçen ay Elif Mutlu şans eseri hayatta kaldı ve dava sonuçlanmadığı için fail serbest kaldı. Hapisten çıkan kişi ‘işimi tamamlamaya geldim’ diyerek vurdu. Öldürülen kadınların geçmişinde şiddet var. Kadın korunamıyor ve sonuç cinayet oluyor. Kişiler nereden bu cesareti buluyorlar? Suç adaletleri çok çabuk bulunuyor ve kadınların ölümleriyle sonuçlanıyor” ifadelerini kullandı.
‘Belediyelerde kadınların başvuracağı merkezler geliştirilmeli’
Kadınların eşit haklara sahip olduğu, ayrımcılığa maruz kalmadığı, sokakta rahat yürüyebildiği, katledilmediği ve cinsiyet eşitliğinin sağlandığı kentler istediklerini belirten Hilal, kadınların yaşadıkları kentleri yönetebilmesi gerektiğini söyledi. Belediyelerdeki kadın kurumlarının yetersiz olduğunu dile getiren Hilal, şöyle dedi: “Şiddete uğrayanların yüzde 80’i hiç başvuru yapmamış. Belediyelerde içi dolu çalışacak bir birim olmalı, güvenilir, ulaşılabilir merkezler olmalı. Zaten kadınların şiddete uğramaması için bir şey yapılmıyorken, birde şiddete uğradığında eve mahkum ediyor sistem. Belediyeler kadın istihdamına yönelik projeler geliştirebilir. Birçok belediye, kadının ev içi emeğine yönelik projeler yapıyor ve kadının sosyal alanı yine ev oluyor. Takı toka yapan stantlara, kooperatiflere yer alanı sağlıyor. Satın alan da yine kadın. Bu ekonomik koşullarda nasıl satın alacak? Geliri yetecek mi?”
‘Kayyım belediyelerinde kadınlar kendilerini güvensiz hissediyor’
İçişleri Bakanlığı kararıyla HDP’li Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasına da değinen Hilal, bunun demokrasi ile bağdaştırılamayacağını söyledi. Hilal, daha önce atanan kayyımların ilk olarak kadın kurumlarını kapattığını hatırlatarak, kadınların kayyım belediyelerinde kendilerini güvensiz hissettiklerini ifade etti. Hilal, “Seçmedikleri adamın hangi adımları atacağını bilmiyorlar. Kadın birliğini ilk olarak kapatıyorsa demek ki kadına yönelik negatif düşünceye sahip. Kayyımlara, kadınlar için çözüm üretecek kişiler diye asla bakamayız” ifadelerini kullandı.