‘Türkiye’nin oluşturduğu ‘güvenli bölge’lerde en büyük zararı kadınlar görüyor’

  • 09:02 27 Ağustos 2019
  • Güncel
Dicle Demhat
 
EYN İSA - Tehditlerini sürdüren Türkiye’nin “güvenlik” adı altında girdiği Bab, Ezaz, Cerablus ve Efrîn’de yaşananları tüm dünya kamuoyunun gördüğünü belirten Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Kadın Konseyi Başkanı Cihan Xıdro, “Buralarda tecavüzden kaçırmalara kadar en büyük zararı kadınlar gördü.  Doğu Suriye’nin işgal edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditleri, bölge halkının ise olası saldırılara karşı başlattığı canlı kalkan eylemi devam ediyor. Eyleme bölgede yaşayan bütün halklar destek verirken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Kadın Konseyi Başkanı Cihan Xıdro, Türkiye’nin tehditlerini ve son gelişmeleri değerlendirdi. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak bir kez daha tehditlerle karşı karşıya olduklarını belirten Cihan, “Uzun bir dönemdir bu tehditler tekrarlanmakta. İlk Suriye krizi olduğunda, herkes yaşanan iç savaşa karşı sessiz kaldı. Fakat gerçekleşen devrimle beraber Kuzey ve Doğu Suriye özerkliğini ilan ettikten sonra hep bir saldırı tehdidi altında kaldı. Bugünkü tehditler bundan öncekilerden farksız değil. Dış güçler burada oluşan sistemi kendilerine karşı bir tehdit olarak algıladı. Çünkü bir halkın kendi kendini yöneteceğini gösterdi ve gün be gün büyüyerek halkına hizmet verdi. Halk da bu sisteme bağlılığını gösterdi. Bu sisteme karşı olan Türkiye, ‘güvenli bölge’ adı altında Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal etmek istiyor” dedi. 
 
‘Buradaki tek terör örgütü DAİŞ’ti onu da biz temizledik’ 
 
Türkiye’nin tehditlerini değerlendiren Cihan, “Tehditlerin birinci sebebi halkların birliğini bozmaktır. İkinci sebebi ise oluşan demokratik sistemi çökertmedir. Saldırıları meşru kılmak için de ilk bahane olarak ‘bu alanlarda terör örgütü var’ diyorlar. Burada DAİŞ’ten başka bir terör örgütü bulunmadı. Var olan askeri meclislerimiz YPJ, YPG, QSD’de bizim kendi halkımızdır. TC Devleti, DAİŞ çetelerine karşı savaşacağını dile getiriyor fakat zaten YPJ, YPG, QSD’de güçleri savaşarak bu alanları DAİŞ’ten temizledi. 2015-2016’ya dönersek DAİŞ çetelerinin Suriye’ye nasıl girdiğini, nasıl ve hangi devletlerde örgütlendiğini zaten dünya kamuoyu biliyor. Yüzlerce Türk ve farklı devletlerden DAİŞ’e katılanlar var. Bunlar nasıl buraya geldiler? Bu soruları kendimize sorduğumuzda doğru cevaplar bulunuyor. Türkiye kendi iç sorunlarının üstünü kapatmak için Kuzey ve Doğu Suriye’yi gündem yaptı. Bu tehditler yeni tehditler değildir. Bütün halklar olarak askeri gücümüze, Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşan sisteme bağlıyız. Tehditler ne olursa olsun öz gücümüz ve irademizle direniriz” diye konuştu. 
 
‘Topraklarımız için her zaman direneceğiz’
 
Türkiye’nin topraklarını tehdit etmeye başladıkları günden bu yana halkın tepkisini gösterdiğini ve canlı kalkan eylemleri yaptığını ifade eden Cihan, şunları belirtti: “İlk tehditlerden bu yana bütün halklar bir olarak sınırda canlı kalkan eylemleri başlattık. Eylemlerin ilk hedefi dünya kamuoyuna kendi topraklarımızı koruyacağımızı, bütün tehdit ve saldırılara karşı ayakta olacağımızı duyurmaktı. Girê Spi, Serêkaniye, Kobanê, Minbic ve diğer sınır alanlarımızda bir birlik oluştu. Bu eylemlerle beraber dünya kamuoyu artık bu toplumsallığı ve birliği görmeli, bu birlik göz ardı edilemez. Günlerdir halk evini barkını bırakarak canlı kalkan eyleminde yer alıyor. Kadınlar evini, çocuğunu bırakarak burada yer almaktadır. Canlı kalkan eyleminde bütün halk bir olarak bu saldırılara ve tehditlere ‘dur’ diyoruz. Saldırılar ve tehditler devam ettikçe eylemselliklerimize devam edeceğiz.”
 
‘Türkiye’nin güvenliğini Bab, Ezaz, Cerablus ve Efrîn’de gördük’
 
Türkiye ve ABD’nin mutabakata vardığı “güvenli bölge”ye de değinen Cihan, “Türkiye, burada güvenli bölge oluşturursa Kuzey ve Doğu Suriye için bir kriz olur. Cerablus’a girdiği zamanı da gördük. 2018’de Efrîn’i işgal ettiğini de gördük. Bab, Ezaz, Cerablus, Efrîn gibi alanlarında güvenli bölgesini gördük. Fakat şu an orada hiçbir güvenlik önlemi yok. Günlük bu alanlarda yaşanan sorunları takip ediyoruz fakat tacizden, tecavüze ve kaçırmalara kadar bütün kirli politikalar yaşanıyor. Bu alanlarda bölgenin demografyasını değiştirmek istiyorlar. Fakat bu başarılı olamayacak. Bütün azınlık halklar Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşıyorlar bu inkar edilemez ve bütün halkların kendi içerisinde bir beraberliği vardır. Eğer bu alan işgal edilirse bu birlikteliği bozmak ve alanın demografyasını bozmak içindir. Efrîn bir kere işgal edildi, Doğu Suriye’nin işgal edilmesine izin vermeyeceğiz. Bütün kadınlara sesleniyoruz tecavüzlere ve kaçırmalara karşı bir ses olmalıyız. İşgalde en büyük zararı kadınlar yaşayacaktır” dedi.