Barış Akademisyenleri’nden AİHM kararına ilişkin açıklama

  • 15:18 10 Ağustos 2019
  • Güncel
ANKARA - AİHM’in barış bildirisine imza atan akademisyenler için verdiği karara ilişkin konuşan Prof. Dr. Sibel Perçinel, “Barış için Akademisyenler; vicdani ve akademik sorumlulukla barış hukukunun tezahürü olan  ve barış hukukunun gözlemcisi, takipçisi ve sorgulayıcısı olacaklarını belirtmişlerdir” diyerek, ihraç edilen akademisyenlerin yaşadıkları mağduriyetlerinin giderilmesi çağrısında bulundu. 
 
Anayasa Mahkemesi’nin (AİHM) barış bildirisine imza atan akademisyenler için verdiği “hak ihlali” kararına ilişkin Barış Akademisyenleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya İHD Ankara Şube üyeleri ve yöneticileri,  Ankara Üniversitesi’nde ihraç edilen Prof. Dr. Nejla Kurul katıldı. Açıklamayı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji bölümünden ihraç edilen Prof. Dr. Sibel Perçinel okudu. 
 
‘Barış özlemi bir hak talebine dönüşmüştür’
 
Barışın bir insan hakkı olarak ilan edilmesi sürecinin arka planında yüzyıllara dayanan köklü bir barış özlemi ve mücadelesi yattığını söyleyen Sibel, barış hakkının sosyal, toplumsal, ekonomik ve teknoloji gerilimlerin doğurduğu sonuçlara ve ortaya çıkan yeni sömürgeciliğe karşı bir tepkinin ürünü olarak ortaya çıktığını vurguladı. Sibel, “Artık sadece savaşın önlenmesinin barış ortamını sağlayamayacağı gerçeği, uluslararası çıkar-sömürü düzeni, kitlesel hareketler ve çalışmalar sürerken barışın devletlere ve ordulara bırakılmayacak kadar önemli olduğu bilincinin gelişmesi ve barış konusunda ısrarlı olunacak ise mevcut yapıların/sistemlerin değişmesi, şiddetin ortadan kalkması, barışın tesisi ve sürdürülmesinde çaba harcanması gerektiği düşüncesi barış özlemini bir hak talebine dönüştürmüştür. Bu süreç barış ve insan hakları arasında ilişki kurulmasının ve barışın bir insan hakkı olarak ilan edilmesi tartışmasının da önünü açmıştır” dedi. 
 
‘Barış akademisyenleri hukukun gözlemcisi ve takipçi olacaklardır’
 
Barış bildirgesinin anayasal ve yasal mevzuat bakımından en temel saptaması sokağa çıkma yasakları ve yürütülen askeri operasyonların hukuk dışı olması ve sorumlularla ilgili inceleme yapılması gerektiği üzerine kurulduğuna dikkat çeken Sibel, konuşmasına şöyle devam etti:  “Ayrıca bildiride bu operasyonların bir an önce sonlandırılması, ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin bu bölgelerde gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesi ve müzakere koşullarının hazırlanması ve kalıcı barış için çözüm yollarının kurulması talep edilmiştir. Barış için Akademisyenler; vicdani ve akademik sorumlulukla barış hukukunun tezahürü olan “çözüm süreci kanunu” olarak bilinen 6551 sayılı kanun yapıcı ve yürütücülerine seslenmiş ve barış hukukunun gözlemcisi, takipçisi ve sorgulayıcısı olacaklarını belirtmişlerdir.”
 
Sibel son olarak, 5 Aralık 2017’den itibaren 800’ün üzerinde akademisyenin yargılamalara maruz kaldığını, AYM kararı uyarınca öncelikle devam eden tüm bu ihlallerin kaldırılması ve ayrıca üç yılı aşan mağduriyetin karşılanması gerektiğini vurguladı. 
 
Sibel bu mağduriyetin giderilmesine ilişkin nedenleri ise şöyle sıraladı: 
 
*Bütün birinci derece mahkemelerini AYM’nin kararına uyarak önünde bulunan Barış Akademisyenleri dosyalarında beraat kararı vermeye, mahkumiyet kararı verdikleri hakkında yeniden yargılama yaparak beraat kararı vermeye,
 
*OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nu AYM kararına uyarak ihraç edilen akademisyenleri görevlerine iade etmeye,
 
*Üniversiteleri görevlerine iade edilecek akademisyenleri aynı görev yerlerine, aynı unvanla iade etmeye,
 
*Yetkilileri ihraç edilen, yargılanan, haklarında soruşturma açılan ve ceza alan akademisyenlerin uğradıkları mağduriyetin giderilmesi için adım atmaya,
 
*İçişleri Bakanlığı’nı pasaport tehditlerini kaldırarak seyahat özgürlüğünün ihlal edilmesine son vermeye,
 
*Başta akademisyenler olmak üzere demokratik kamuoyunu ifade özgürlüğü ve akademik özgürlükleri savunmaya,
 
*Karşı bildiri yayınlatarak üniversiteler ve akademisyenler üzerinde baskı kurmaya çalışan YÖK’ü derhal bu tutumdan vazgeçmeye ve özür dilemeye,
 
*Temel hak ve özgürlükleri hiçe sayarak AYM kararına karşı kampanya yürütmeye çalışan üniversite yönetimlerini ve akademisyenleri insan haklarına saygı yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.”