Cumartesi Anneleri: İdari makamları hukuka uygun davranmaya çağırıyoruz

  • 13:49 10 Ağustos 2019
  • Güncel
 
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri eylemlerinin 750’nci haftasında 1993 yılında Bitlis’te gözaltına alınarak kaybedilen Özgür Gündem Gazetesi Muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbeti soruldu. Eylemde bir kez daha hükümete ve idari makamlara, soruşturma ve kovuşturma makamlarına, “uluslararası insan hakları hukukuna uygun davranma” çağrısı yapıldı.
 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 750’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta düzenlenen eylem, polis ablukasında sürdü. Cumartesi Anneleri, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfil taşıdı. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüda Kaya ve çok sayıda Cumartesi İnsanı katıldı. 
 
Eylemde bu hafta, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis’te sivil polis olarak bilinen, silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırılan ve kaybedilen Özgür Gündem Muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbeti soruldu. Basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi İkbal Eren okudu. Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal eden, sağlıklı bir kamuoyu oluşmasını engelleyen demokrasi dışı bir yönetim olduğunu söyleyen İkbal, en son Jandarma Genel Komutanlığı’nın yazısı üzerine Ankara 3’üncü Sulh Ceza Hakimliğinin, 136 internet adresine erişim engeli kararı verdiğini hatırlattı. “Gerçekleri açığa çıkarmayı” sorumluluğunu yerine getiren gazetecilerin dün de bugün de ağır bedellerle karşı karşıya kaldığını belirten İkbal, o gazetecilerden birinin de Ferhat Tepe olduğunu söyledi.
 
İl örgütünü kapatma tehdidi
 
İkbal, Ferhat’ın kaybedilmesi ile ilgili şunları kaydetti: “Ferhat'ı kaçıran otomobillerden biri daha sonra bölgedeki karakolun önünde görüldü. Ferhat'ın kaçırılmasının ardından DEP Bitlis İl Başkanı olan babası İshak Tepe'yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesi Tatvan 6’ncı Zırhlı Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma'ya benzettiğini kamuoyuna açıkladı. Tepe ailesi, Bitlis Asayiş Şube Başkanlığına, Emniyet Müdürlüğüne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakana, İçişleri Bakanına ve OHAL Valisine başvurarak oğullarının bulunmasını istedi.”
 
AİHM Türkiye’yi mahkum etti
 
Ailenin ısrarlı arayışı sonucunda gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat'ın ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi " olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldığını ifade eden İkbal, “Ailenin avukatlığını üstlenen İHD temsilcisi Şevket Epözdemir, tüm tehditlere rağmen davadan vazgeçmeyince kaçırılarak katledildi. Baba İshak Tepe oğlunun kaybedilmesi ile ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamalar nedeniyle ‘güvenlik güçlerini tahkir ve tezyif etme’ suçundan bir yıl hapse mahkum oldu. Dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı. Kamu görevlileri, AİHM’de tanıklık yapacak iki kişinin baskı ve menfaat sağlama taahhüdüyle yalan beyanda bulunmalarını sağladı. AİHM’in olayın kamu görevlileri ile ilgisi olup olmadığı açısından kritik öneme sahip olduğunu değerlendirdiği General Korkmaz Tağma’nın Mahkemeye ifade vermesi hükümet tarafından sağlanmadı. Tüm engellemelere rağmen 9 Mayıs 2003 tarihinde AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında ‘şaşırtıcı eksiklikler’ olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için hükümetin AİHM’le işbirliği yapmadığı, gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti” diye konuştu.
 
‘Hukuka uygun davranma’ çağrısı
 
Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldığını söyleyen İkbal, şöyle devam etti: “Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne taşınan davada Mahkeme, ‘savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını’ kayıt altına aldı ve hak ihlali kararı verdi. Ancak değerlendirmesini uluslararası hukuka aykırı biçimde ‘insanlığa karşı suç’ kapsamında yapmayarak, zamanaşımı gerekçesiyle soruşturmanın yeniden açılmasını engelledi. Failler yargılanıp cezalandırılmazken, Ferhat'ın gözaltında kaybedilmesinde sorumluluğu olanlardan Korkmaz Tağma'nın başvurusuyla, içinde TBMM tutanağı, AİHM kararı ve Diyarbakır Barosu'nun veri tabanında olduğu 56 web sitesi Ankara 8’inci Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişime engellendi. Ferhat’ın kaybedilişinin 26. yılında bir kez daha hükümeti ve idari makamları, soruşturma ve kovuşturma makamlarını, uluslararası insan hakları hukukuna uygun davranmaya çağırıyoruz.”
 
‘Adalet arayışımız hesap sorulana kadar devam edecek’
 
Açıklamanın ardından Ferhat’ın annesi Zübeyde Tepe konuştu. Zübeyde 26 yıllık hukuk mücadelesini anlatırken, şöyle dedi: “Biz Cumartesi Anneleri olarak adalet arayışının bu haftasında suçluların ve katillerin bulunması için tekrar bir aradayız. Dün Galatasaray Meydanı, bugün İHD’nin önünde bize destek olan herkes cumartesi annelerine teşekkür ediyorum. 750’ci haftadır devam eden adalet arayışımız sorumlulardan hesap sorana kadar devam edecektir.”
 
 ‘Unutmayacağız, unutturmayacağız’
 
Özgür Gündem gazetesinin eski Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol’un, Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Ferhat için gönderdiği notu İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Eren Baskın okudu. Hüseyin Aykol’un gönderdiği notu şöyle: “ Halkımızın haber ihtiyacını karşılamak amacıyla hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan genç muhabir arkadaşlarımızdan Ferhat Tepe'yi kaçıranları, kaçırdıktan sonra babası İshak Tepe'yi tehdit edenleri ve öldürdükten sonra, onu tutulduğu garnizondan uzak bir yere atanları, en az biz kadar, devlet de iyi biliyor. Bu konudaki soruşturmalardan bir sonuç alamasak da, Ferhat'ın arkadaşı gazeteciler olarak onun boşluğunu hissettirmedik. Bundan sonra da O'nu unutmayacağız, unutturmayacağız!”
 
‘Hakikat direniyor’
 
Ardından gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi ve DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren konuştu. 26 yıl önce katledilen meslektaşları için bir araya geldiklerini hatırlatan Faruk, “Aradan 26 yıl geçti. Artık gazetecilik mesleği kaybedilmek, katledilmek isteniyor. Gazeteciler belki de tarihinin en ağır döneminden geçiyor. Az önce Hüseyin Aykol’un mesajını okuduk. Ülkenin önemli gazetecilerinden biridir. 70 yaşında cezaevine atıldı. Yaşı kadar hakkında dava var. Şu anda 6 tane eski Cumhuriyet çalışanı hapishanede yatıyor. Adalet bakanı bizzat kendisi söyledi, bunların cezaevinde yatmasını. Şu anda 150’ye yakın arkadaşımız hapishanede tutuluyor. Her şeye rağmen, tüm baskılara hapishane tehditlerine, ölüm tehditlerine rağmen önemli bir direniş var. Her şeye rağmen gerçekleri kamuoyuna aktarmaya çalışıyorlar. Bu da rahatsız ediyor. Fişleniyor meslektaşlarımız. Gazetecilik direniyor. Hakikat direniyor” şeklinde ifade etti.