İHD’den ‘Yeniden Yargılamalarda Eşitlik İstiyoruz’ kampanyası
- 15:50 2 Ağustos 2019
- Güncel
İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, DGM ve ÖYM’de yargılanan ve ceza alanların infazının durdurulması taleplerine ilişkin yaşanan çifte standartlara dikkat çekerek, “Yeniden Yargılamalarda Eşitlik İstiyoruz” kampanyası başlattığını duyurdu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) ve Özel Yetkili Mahkemeleri’nde (ÖYM) yargılan ve ceza alanların infazının durdurulması taleplerine ilişkin yaşanan çifte standartlara dikkat çekmek amacıyla İHD İstanbul Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda “Yeniden yargılamalarda eşitlik istiyoruz’ pankartı açıldı. İHD yaptığı açıklamada ‘Yeniden yargılamalarda eşitlik istiyoruz’ başlıklı kampanya başlattıklarını duyurdu.
‘Şimdiki dönem hepsinden daha kötü’
Basın toplantısında konuşan Avukat Ercan Kanar, Türkiye’de yargının hiçbir zaman bağımsız eşit ve tarafsız olmadığını söyleyerek, 12 Eylül’de solcular idam edilirken sağcıların ise 2-4 yıl gibi cezalar aldığını hatırlattı. 1990’lı yıllarda da yargının böyle olduğunu ifade eden Ercan, “Bu haksızlığa bu eşitsizlik uygulamasına bu ayrımcılık yasağı ihlaline biz hukukçular olarak ve hükümlü aileleri olarak isyan ediyoruz. Bu konuda görüşlerimizi İstanbul Barosuna da bildirdik. İstanbul Barosu’nun da yargının bu çifte standart uygulamasına karşı sessiz kalmaması yönünde uyurda bulunduk. Aslında barolar birliğinin de bu konuda sesini çıkarması gerekiyor. Bu vicdansız haksız uygulamaya son verilmesi için yargıya çağrı yapılması gerekiyor. Yargı, sol ve Kürt muhalifler için bir engizisyon mahkemesi uygulamaları yapıyor. DGM yargılamaları 12 Eylül yargılamalarından daha geriydi. Sonra ÖYM mahkemeleri başladı. ÖYM’ler de DGM’lerden kötüydü. Fakat şimdiki dönem hepsinden daha kötü. Sorgular tamamlanmadan mütalaaların verildiği son savunma için sürelerin verilmediği, geri alınan itirafçı beyanları temel alınarak müebbet hapis cezalarının verildiği bir dönem yaşıyoruz. Bu tamamen bir engizisyon faaliyeti” dedi.
‘Ortada çok büyük bir ayrımcılık var’
Ardından söz alan Avukat Gülizar Tuncel şunları dile getirdi: “Şimdi bugün Hizbullah sanıkları davalarından yargılananların serbest bırakılıyor oluşunu konuşuyoruz. Sadece Diyarbakır 6 ACM’de yüzün üzerinde kişi serbest bırakıldı. Bütün Türkiye genelinde de 500’ün üzerinde Hizbullahçı serbest bırakıldı. Yeniden yargılamada infaz durdurma kararıyla serbest bırakıldığı ifade ediliyor. Ancak bu yeni değil. Öncesi İbda C yöneticileri serbest bırakıldı. Şimdi İbda C ile sınırlı değil bu. Devamında El Kaide’ciler serbest bırakıldı. Devamında islami harekete mensup olanlar bırakıldı. İŞİD mensubu olduğu iddia edilen ve çeşitli eylemlere katılmakla suçlanan insanların zaten yeniden yargılamada infaz durdurmaları gerek kalmaksızın yargılandıkları mahkemelerden doğrudan tahliye edildiklerini hepimiz biliyoruz. Gerçekten ortada çok büyük bir ayrımcılık var. Bizim müvekkillerimizin yargılandıkları dava dosyalarında asla ve asla kıyas kabul edemeyecek derece vehamet arz eden eylemlilikler. 90’lı yıllarda yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan bir örgütten bahsediliyor. ve örgüte mensup olup adam öldürme, işkence gibi eylemliliklere katılan insanlar, dava dosyalarında açıkça bunların itiraf edildiği bir dehşet tablosunun olduğu dava dosyalarından bahsediyoruz.”
‘Eşitlik sağlanmış değil’
Dava dosyalarında haksız hukuksuz mahkeme kararlarıyla hükümlü konumuna getirilen ve yirmili, otuzlu yaşlarda cezaevlerinde tutulan insanların yıllardır beklediğini dile getiren Gülizar, “AİHM’de yargılamada ihlal kararları olmasına rağmen yürütmeyi durdurma kararı verilmiyor. Sadece göstermelik olarak yedi sekiz kişi serbest bırakıldı. Buda şu anlama geliyor. Sadece Hizbullahçıları bırakıyoruz demesinler diye. Yani göstermelik olarak yapılıyor. Burada bir eşitlik sağlanmış değil. Üç bin kişiden bahsediyoruz” diye belirtti.
‘Hep birlikte yaşamak istiyoruz’
22 yıldır cezaevinde olan Suat İncedere’nin babası Tevrat İncedere söz aldı. Adalet istediklerini kaydeden Tevrat, şöyle konuştu: “Sağcılar serbest bırakılıyor. Solcular içeride. İlgililere sesleniyorum adalet istiyoruz. İnsanca hep birlikte yaşamak istiyoruz. Çocuklarımızı serbest bıraksınlar.”
‘Suç işleyenler dışarıda’
Erol Dündar’ın yengesi Nazife Çınar ise, “1996 yılından beri gitmediğim cezaevi kalmadı. Kayınım bu cezayı alacak hiçbir şey yapmadı. En büyük suç işleyenler dışarıda. Bizim çocuklarımızın da dışarı çıkmasını istiyoruz” şeklinde ifade etti.
20 yıldır cezaevinde olan Yüksel Yiğitdoğan’ın ablası Yeşim Raynegen şöyle dedi: “Bir hak varsa kardeşimin de bundan yararlanmasını istiyorum. Başka bir şey istemiyoruz. Suçsuz yere yatan insanları bıraksınlar.”
20 yıldır cezaevinde Mahmut Yaman’ın yengesi Nezihe Yaman çocukların ölmesini istemediklerini, tek taleplerinin dillerini konuşabilmek ve özgürlük olduğunun altını çizdi.
‘Toplumsal duyarlılık önemli’
Türkiye’de en uzun süre cezaevinde kalan Güneş Arduç da şöyle konuştu: “Ben yargılandım cezamı yattım çıktım. Şimdi içeriden müebbet arkadaşların çıkabileceği heyecanının yaşıyorum. Şimdi ağırlaştırılmış müebbetle geliyor genç arkadaşlar. İnsanlara çok kolay bu cezaları veriyorlar. Böyle bir coğrafyada yaşıyoruz bunlar acımazsızca. Birileri dışarı bırakılırken diğerlerinin bırakılmaması. Ne zamana adil yargılandık ki. İnsanca bir dünya içinde mücadele etmeyi unutmamalıyız. Çıkamayacakmış gibi içeride yaşamayı ama yarın çıkacakmışız gibi de dışarıya hazırız. Gençler gözümün önünde yaşlandı. Toplumsal duyarlılık bu konuda çok önemli.”
Ardından Avukat Fırat Vural, kampanyanın ilk ayağının basın açıklaması yapmak, ardından Türkiye ve bölge cezaevlerinde tutsaklarla iletişime geçmek olduğunu söyledi. Fırat sivil toplum kuruşları ve tutsaklara hukuki destek sağlayacaklarını da sözlerine ekledi.