İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkma çağrısı: Kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz

  • 09:02 1 Ağustos 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Rosa Kadın Derneği yöneticilerinden Amber Şevin Ceylan, kadın düşmanı zihniyetin bugün İstanbul Sözleşmesi’ni hedef aldığını belirterek, “Bizi içine çekmek istedikleri karanlığı biz kabul etmeyeceğiz. Kazanımlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi. 
 
Mayıs 2011 yılında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi. Sözleşme, kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların şiddetten korunması, şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için titizlikle hazırlanmış bir metin. Ancak kadın ve çocukların şiddetten korunmasını amaçlayan Sözleşme, zaman zaman kimi çevrelerin saldırı odağında oluyor. Sözleşme, içerdiği maddelerin yanı sıra taraf devletlere de “herkesin özellikle de kadınların gerek kamusal gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan hukuki ve diğer önlemleri” alma noktasında belirli sorumluluklar yüklüyor. 
 
Son dönemde İstanbul Sözleşmesi üzerinden geliştirilen tartışmalarda iktidar tarafı muhafazakarların rahatsız olduğu hükümler olduğunu ileri sürse de, kadınlar mücadeleleriyle edindikleri kazanımları bırakmayacaklarını vurguluyor. Rosa Kadın Derneği Yöneticisi Amber Şevin Ceylan, İstanbul Sözleşmesi’ne dönük tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘İstanbul Sözleşmesi imzacı ülkelere sorumluluk yüklüyor’
 
İstanbul Sözleşmesi’nin 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdiğini ve Türkiye’nin ilk imzacılarından olduğunu hatırlatan Şevin, anlaşmanın imzacı ülkelere birçok yükümlülükler yüklediğini ifade etti. Şevin, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve ayrımcılığın kaldırılması imzacı ülkelere yalnızca yükümlülükler getirmekle de kalmıyor maddelerin uygulanıp uygulanmadığını denetleyip yaptırım uyguluyor. Bizim bugün konuşmamız gereken sözleşme değil sözleşmenin uygulanıp uygulanmadığıydı. Ancak maalesef geldiğimiz nokta sözleşmenin feshi olmuş durumda. Bunun iktidar bloğu ve ona yakın medya kuruluşları ve yakın çevrelerin söylemlerinin sonucu olduğunun farkındayız. İstanbul Sözleşmesi kadınların büyük mücadelesinin bir kazanımıdır. İstanbul Sözleşmesi varken bile kadın cinayetleri, taciz, tecavüz durdurulamazken sözleşmenin feshi bizim için kabul edilebilir bir durum değildir. Eğer sözleşme gerçek anlamıyla uygulansaydı bugün birçok kadın arkadaşımız yaşıyor olacaktı” dedi.
 
‘Artan bir kadın düşmanlığı var’
 
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, taciz ve tecavüzlerin artmasının devletin kadın kazanımlarına dönük saldırılarının bir sonucu 
olduğunu vurgulayan Şevin, “Kadınları koruması gereken devlet ‘iyi hal’ indirimleriyle, cezasızlıkla faili korur bir pozisyondadır. Bugün yürütülen tartışmalar iktidar bloğu tarafından kadın kazanımlarına bir saldırı olduğunu çok iyi biliyoruz. Özellikle son dönemlerde nafaka hakkı, kürtaj hakkı, boşanmayı zorlaştıran, arabuluculuk gibi yöntemlerin geliştirilmesi bunun en net kanıtıdır. Son dönemlerde Türkiye’de artan bir kadın düşmanlığı var. Gittikçe daha çok şiddet üreten sistem kadını koruyamıyor aksine yaygınlaştırıyor. Tarihsel süreçlere baktığımızda iktidar zihniyetleri kadın haklarına ve kazanımlarına sürekli bir saldırı sürdürmüş durumda. Kadın düşmanı politikaları uygulayarak kadına yönelik şiddeti topluma empoze ediyorlar. Bu durumun sonucunda şiddet evlere okullara iş yerlerine kadar varmış durumda. Biz kadın hareketi olarak bu saldırıları kabul etmeyeceğiz. Buna karşı mücadelemiz bulunduğumuz her alanda sürecek” diye belirtti.
 
‘Kazanımlarımızdan, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz’
 
Şevin, son olarak şunları kaydetti: “Biz Rosa Kadın Derneği olarak örgütlü olan, olmayan tüm kadınları emeğine, iradesine, mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz. Tüm kadınlar yaşamın her alanında cesurca bu tür politikalara karşı dur demeli ve sesini yükseltmeli. Vicdan sahibi olan herkesi kadına yönelik kadın kazanımlarına yönelik saldırılara karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz. Bizi içine çekmek istedikleri karanlığı biz kabul etmeyeceğiz. Kazanımlarımızdan, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Örgütleneceğiz ve güçleneceğiz.”