
Munzur Festivali’nden seslendiler: Asıl amaç Dersim’i korumak ve yaşatmak olmalıdır
- 09:22 26 Temmuz 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DERSİM - Munzur Festivali’ne katılan kadınlar, “Dersim’in çevresinde çok sayıda mayın var ve bu mayınların temizlenmesi için festivalin bu çerçevede çok daha ağır basan bir noktada olması gerekiyordu. Eğlenmek tabi ki insanların hakkıdır ancak festivalin amacının gerçekten de korumak ve yaşatmak olması gerekiyor” dedi.
Dersim’de bu yıl 19’ncusu düzenlenen Munzur Doğa ve Kültür Festivali, “Dersim’e, inancına, diline, kültürüne sahip çık, yaşa ve yaşat” şiarıyla başladı. 4 gün boyunca çeşitli etkinliklerin süreceği festivale, Dersimlilerin yanı sıra farklı illerden de katılım sağlandı. Festivale katılar, festivale ilişkin gözlemlerini anlattı.
‘Hafızalarda da önemli bir yer bırakacak’
Festival katılımcılarından Demet Koca, 2015 yılında Suruç katliamıyla beraber bölgede ve Türkiye’de demokratik siyasetin önünün kapatılmaya çalışıldığını söyleyerek, olağanüstü hal (OHAL) süresince de OHAL bahane edilerek Kürt Hareketi ve sosyalist örgütlere baskının giderek arttığını belirtti. Demet, “Bir yandan kayyımlar atanırken diğer yandan askeri müdahalelerle halk üzerinde baskılar artarak devam etti. Üç senenin ardından bugün burada 19’uncu Munzur Festivali diline, doğana, kültürüne sahip çık şiarıyla yapılıyor. Biz de Ankara’dan Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) olarak katıldık. Hem buradaki halka destek vermek hem de bu festivalin bir parçası olup mücadeleyi beraber yükseltmek için festivalde yerimizi aldık. AKP’nin bir bütün saldırılarına karşı birlikte mücadele etmeyi oldukça anlamlı buluyorum” dedi.
‘Bu festival hafızlarda iz bırakacak’
İlk defa bu festivale katıldığını ifade eden Demet, bundan sonraki süreçlerde de yapılacak festivallerde yer almaya çalışacaklarını kaydetti. İlk günü geride bıraktıklarını dile getiren Demet, “İstanbul, Ankara gibi şehirlerde bile baskının çok yoğun olması, festivallerin yapılamaması, en küçük bir toplantıya bile izin verilmemesinin ardından bugün Dersim’de böyle bir etkinliğin olması toplumsal hafızalarda da önemli bir yer bırakacak. Umarım festival süresince tüm katılımcılara ve bölge halkına moral, motivasyon sağlayan ve herkes için iyi geçen bir festival olur” diye konuştu.
‘Dersim aşkımızı ancak emekle var edebiliriz’
Daha önce de Dersim’de festivale katıldığını dile getiren Selma Taşba da, ilk süreçlerde hayata geçirilen festivallerde insanların çok daha duyarlı, doğayı korumak için çaba gösterdiğini belirtti. Selma, “Festivali şu anda rayından çıkmış olarak görüyorum. Etkinliklerin çerçevesi çiziliyor ancak içeriği doldurulamıyor. Organizasyon sorunlarından kaynaklı etkinlikler yerine getirilemiyor. Doğayı korumak, yaşatmak, insanlarımıza sahip çıkmak, özellikle son süreçte gerçekleşen orman yangınlarının önüne geçilecek yasal süreçlerin işlenmediğini düşünüyorum. En son Nupelda ve Ayaz yaşamını yitirdi. Dersim’in çevresinde çok sayıda mayın var ve bu mayınların temizlenmesi için festivalin bu çerçevede çok daha ağır basan bir noktada olması gerekiyordu. Eğlenmek tabi ki insanların hakkıdır ancak festivalin amacının gerçekten de korumak ve yaşatmak olması gerekiyor. Her zaman eğlenilebilir ancak daha duyarlı olunması gerekiyordu. Birbirlerine daha sıkı sarılıp sahip çıkmaları gerekirdi. Gola Çatu’da çocuklarla ilgili bir etkinlik vardı. Çocuklarla ilgili bir çalışmaydı içi doldurulması gerekirdi. Altı dolu, içeriği zengin olmazsa insanların katılım oranı düşüyor. Dersim aşkımızı ancak emekle var edebiliriz. Dersim’de siyasal temelli büyük bir baskı var. Bu baskı dilimizi, kültürümüzü, doğamızı yok etmeye yöneliktir” ifadelerini kullandı.
‘Her yönden Dersim’e bir saldırı var’
Dersim’de önceki süreçlerde yapılan festivallerin içeriğinin dolu ve gerçek Doğa ve Kültür Festivali olduğunu söyleyen Evrim Alparslan ise, bu süreçte yapılan festival içeriğinin çok dolu olmadığını kaydetti. Evrim, “İlk zamanlarda baraj ve HES’lere karşı yapılmaya başlamıştı. Çünkü Munzur bizim kutsalımız, bizim için çok büyük bir değer. Doğamıza karşı çok ciddi bir saldırı var. Devlet eliyle ormanlarımız yakılıyor. Kışın dışarda gelenler avcılık yapıyorlar. Dağ geyiklerimiz, boz ayılarımız var. Onlar bizim kutsalımız. Maalesef her yönden Dersim’e bir saldırı var. Dersimlilerin de, dışardan gelenlerin de doğamıza, Dersim’e dünyaya sahip çıkması lazım. Kesinlikle ormanlarımızın yakılmasını istemiyoruz. Bir çekirgenin, bir karıncanın bile incinmesini istemiyoruz” diye belirtti.
Zazacanın kaybolan diller arasında olduğunu aktaran Evrim, Zazacaya sahip çıkılması gerektiğinin altını çizdi. Evrim konuşmasının devamında şunları aktardı: “Konuşup çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. Festival Nupelda ve Ayaz’a ithaf edildi. Biz onların ailesini de ziyaret ettik. Çok üzgünüz. Köyler boşaltıldıktan sonra oralara o mayınlar yerleştirildi ve temizlenmedi. Bu hepimiz için hala büyük bir risk. Bizler de köylere gidiyoruz, geziyoruz. Can güvenliğimiz olmadığı için bir yere gidemiyoruz. Geçen sene de son güne kadar festival yapılacak diye düşündük. Dışarıdan araçlarla insanlar gelmişti ancak festival günü kayyım yasakladı. Bu yıl yine dışarıdan ilgi fazla. Böyle kalabalık olması bizi mutlu ediyor.”