‘Meslektaşlarımızın başında geleceklerden SETA sorumludur’
- 13:49 9 Temmuz 2019
- Güncel
İSTANBUL - SETA’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı raporuna ilişkin bir araya gelen Basın Meslek Örgütleri, raporla birlikte 150 gazetecinin can güvenliğinin tehlikeye atıldığını belirterek, “Meslektaşlarımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır” dedi.
SETA’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı rapora tepkiler sürüyor. Cağaloğlu’nda bulunan Gazeteciler Cemiyeti Lokalinde bir araya gelen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), DİSK Basın-İş, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR), HABER-SEN, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) , konuya ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.
Düzenledikleri ortak basın toplantısına, TGC Başkanı Turgay Olcaytu, Pen Türkiye Başkanı Zeynep Oral, TGS Genel Merkez Yöneticisi Can Uğur, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, TÜRKYAYBİR Başkanı Kenan Kocatürk, Haber-Sen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Genel kadın Sekreteri Ayşe Noyan Koluman, ÇGD Yönetim Kurulu (YK) üyesi Kenan Şener katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona, “SETA’nın gazetecileri fişlemesi suçtur” pankartı asıldı.
‘Basın özgürlüğünde Türkiye 157’nci sırada’
Ortak basın metnini TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş okudu. Türkiye’de yıllardır sistematik olarak sürdürülen baskı sonucu başta ana akım medya olmak üzere medyanın çoğunluğu iktidarın etkisi altına alındığını ifade eden Sibel, halkın haber alma hakkının engellendiğini söyledi. Türkiye’nin 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 157’nci sırada yer aldığını belirten Sibel, “Dünyada en fazla profesyonel gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden biridir. Baskılarla kapatılan yüzlerce yayın organı nedeniyle 10 bini aşkın gazeteci işsiz bırakılmıştır. Çalışabilen gazeteciler de sansür ve oto sansür etkisi altındadır. İktidar tek tip gazeteci, tek tip haber istemektedir. Bu kadar ağır koşullarda halkın haber alma ve bilgi edinme hakkı için görev yapan gazetecilere yönelik yeni bir hedef gösterme çalışması söz konusudur. İktidara yakın SETA tarafından bir fişleme ve basın tarihi açısından kara leke olan bir çalışma yayınlanmıştır” diye belirtti.
‘150 gazetecinin can güvenliği tehlikeye atılmıştır’
Sibel, SETA’nın çalışmasında BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk çalışanlarının fotoğrafları, özgeçmişleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar ve sosyal medya paylaşımlarını listelendiğini dile getirdi. Sibel, “Listede Türkiye’de yayın yapan gazetelerde çalışan gazetecilerin isimleri ve paylaşımları da yer almaktadır. 150’ye yakın gazetecinin haberleri, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü konusundaki paylaşımları, hükümet karşıtı ve tek sesli olarak tanımlanmıştır. Gazetecilerin can güvenliği tehlikeye atılmıştır. İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı raporda basın kuruluşlarına ‘gazetecileri denetleyin’ önerisi de getirilmiştir. Raporu hazırlayanların gazeteciliğin evrensel boyutunu anlamadıkları, çok seslilikten rahatsız oldukları ortadadır" diye konuştu.
‘Gazeteci iktidarın sesi değildir’
“Gazetecilerin görevi iktidarın istediği yayını yapmak değildir” diyen Sibel, gazetecilerin iktidarın sesi olmadığını hatırlattı. Gazetecilerin halkın haber almasından ve bilgilendirilmesinden sorumlu olduğunu ifade eden Sibel, şöyle devam etti: “SETA’nın gazetecilerin haberlerini, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüyle ilgili görüş ve paylaşımlarını gündemine alan, yönlendirmeler yaparak onları hedef haline getiren fişleme çalışmasının suç olduğunu duyuruyor ve kınıyoruz. Fişlenen tüm meslektaşlarımızı, basın, düşünceyi ifade ve kişisel özgürlüklerine yapılan bu saldırıya karşı durmaya ve hukuki haklarını kullanmaya davet ediyoruz. Basın meslek örgütleri olarak bu fişleme çalışmasında adı geçen tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu, meslektaşlarımıza yönelik olası tüm saldırılardan SETA’nın sorumlu olacağını kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. SETA’ya da çok yüksek maaşlı uzmanlarını ve çok yüksek mali ödeneklerinin bir bölümünü gazetecileri fişlemek yerine; Türkiye’de basının getirildiği durumu, cezaevinde neden bu kadar çok gazeteci tutuklu olduğunu, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları araştırmaya ayırmalarını tavsiye ediyoruz.”
‘Raporda şiddet serbest, ama şiddet var demek suç’
PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral da, açıklanan raporun düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu ve bunun zulüm olarak adlandırılması gerektiğini ifade etti. Zeynep, şunları söyledi: “196 sayfalık raporu baştan sona dikkatli okudum. O sayfalar bir fişleme olayı bir ihbarcılık ve tehdit aracıdır. Göz dağı vermek için yazılmıştır. Türkiye’nin her yıl en çok gazeteci hapseden ülke olması yetmedi, Medya’nın her sabah aynı manşetle çıkması yetmedi, eleştiren gazetecileri ‘vatan haini’ diye yaftalamak yetmedi. Basın kurumlarının görüşleri, gazetecileri twitter hesapları fişlendi, meclisteki yasal parti olan HDP’li ilişkilenmek suç, bu rapora göre her ay 30, 40 kadın öldürülüyor gerçeği var. Ama bunu dillendirmek suç. Her ay 30 40 kadın öldürülüyor cümlesi bile sakıncalı ve suç. Bu rapora göre şiddet serbest ama şiddet var demek suç. Bu rapor basın tarihine vurulmuş kara bir lekedir. Gerçek göz ardı edilince ortadan kalkmaz tam aksine daha çok göze batar. Sadece adı geçen gazeteler medya ya da meslektaşlar, bu raporda işini yapmak isteyen tüm gazeteciler bağımsız tüm basın kurumları tehdit edilmekte ve eğer bir tek meslek taşımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır.”
‘Bu zihniyetin karşısındayız’
Haber-Sen yöneticisi Ayşe Noyan Koluman ise, birçok gazetecinin mesleklerini icra ederken tutuklandığını hatırlattı. Ayşe, şöyle konuştu: “Halkın haber almak hakkı engelleniyor, bununla beraber iktidar kendine bir alan açtı. 15 Temmuz sonrası kaos ortamını fırsat bilen hükümete yakın SETA gazetecileri fişlemeyi adete kendine iş olarak görmüştür. SETA’nın 5 Temmuzda yayınladığı mektup, bir savcılık iddianamesidir. Gazetecileri kriminalize etmektedir. Bizler adına fişleme dediğimiz bu zihniyetin karşısında olduğumuzu, adı geçerek fişlenen gazeteci arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”