‘Türkiye’ye geri dönen DAİŞ’liler sorgulanıp bırakılıyorlar’

  • 12:41 4 Temmuz 2019
  • Güncel
HESEKÊ - Teslim olan DAİŞ çeteleri ve aileleri Hol Kampı’nda yaşamaya devam ederken, sınırdan rahat geçişlerini ve geri dönüşlerini anlatan Ayşe Yaşar, “Kadınlar DAİŞ’in içinde bir görev almıyorlardı. Kadınların gördüğü sadece eşlerini bekleyip, çocuklara bakmaktı. Mesela buradan kaçanlar var. Türkiye’ye gidiyorlar sorgulanıp ceza almadan bırakılıyorlar" dedi. 
 
Rojava Devrimi’nin yıl dönümü olan 19 Temmuz yaklaşırken, DAİŞ çetelerinin yenilmesinin ardından aileleri Hol Kampı’na yerleştirildi. Kimi Avrupa’dan, kimi Türkiye’den gelen kadınlar ve çocuklardan bazıları Hesekê şehrine bağlı Hol Kampı’nda kalıyor. DAİŞ çetesinin içinde kalan ve uzun süre onlarla birlikte yaşayan kadınlar, uzatılan mikrofonlara konuşmaktan çekiniyor. Olası durumda devletlerin vereceği tepkilerden çekindikleri gözlerden kaçmıyor. Neler yaşandığına dair yapılan sohbetin sonunda sonuç alınıyor. Kameradan oldukça çekinen bu kadınlar, kamera kapandıktan sonra çok fazla şey söylemeye başlıyor. Kadınlar, göz yummak zorunda kaldıkları çoğu şeyi ardı sıra anlatmaya başlıyor. Kadınlardan biri Türkiye’den çok rahat bir şekilde çıktıklarını kaydederek, çıktıklarında devletin olmadığını ama dönecekleri zaman devletin duvarlar örerek geri gitmelerine izin vermediğinin altını çiziyor.
 
‘Sınırı çok rahat geçtik’
 
Evli olduğu erkek DAİŞ içinde yer alan ve kendisi de DAİŞ içinde yaşayan Ayşe Yaşar isimli kadın Ankaralı olduğunu ifade etti. Sınırdan çok rahat bir şekilde geçtiğini dile getiren Ayşe, dönmek istediğinde ise duvarlar örüldüğü gerçekliğiyle yüz yüze kaldıklarını söyledi. Ayşe,  “İsmim Ayşe Yaşar, 5 yıl önce 2014’te geldim. Biz Ankara’dan çıktık. Büyük bir araçla Antep’e geldik. Antep’te bekledik. Sonra başka bir araç gelip bizi aldı tarla gibi boş bir araziye girdik. Orada indik, yürüdük ve geçtik. Sınırı çok basit geçtik. Sınırı geçerken bir kaç yerde bekledik, bir kaç araç değiştirdik. Bize hızla geçmemizi söylediler ve tren rayı gibi bir yerden koşarak geçtik. Direk Antep sınırını geçerek Bab’a geldik” diye belirtti. 
 
DAİŞ’in eğitimleri
 
Ayşe devamında,  “Yeni geldiğimizde eşim bir 10 gün yanımızda kaldı sonra eğitim almaya gitti. 1 buçuk ay gelmedi. Eğitimden geldikten sonra 2 veya 3 sefer nizama karşı nöbet tuttu. Daha sonra elektironikçi olduğu için oradan alıp elektronik üzerine tamir yapan bir yere verdiler. 7-8 ay bunun üzerine çalıştı daha sonra Bab’dan Minbic’e gelirken uçak vurdu ve vefat etti” diye anlattı. 
 
‘Türkiye’ye gidenler ceza almadan bırakıldılar’ 
 
Kadınların DAİŞ içerisindeki görevlerini anlatan Ayşe, “Kadınlar DAİŞ’in içinde bir görev almıyorlardı. Kadınların gördüğü sadece eşlerini bekleyip, çocuklara bakmaktı. Mesela buradan kaçanlar var. Türkiye’ye gidiyorlar sorgulanıp ceza almadan bırakıyorlar. Çıkanlar oldu, 6 gün sınırda bekletildiler. Daha sonra valilikten izin çıktı ve sınırı geçtiler. Hiçbir ceza almadan evlerine geri döndüler” dedi. 
 
‘Anlatılanlar ve gördüklerimiz çok farklı’
 
Ankara’da yaşadığı dönem içerisinde Kürtleri, YPG-YPJ’yi çok farklı tanıdıklarını ama buraya gelip onlarla zaman geçirdikten sonra hiçbir şeyin söylendiği gibi olmadığını dile getiren Ayşe konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Buraya esir olarak getirildiğimizden beri bize iyi davranıldı. Namusumuza, ırzımıza herhangi bir zarar gelmedi, haklarımızı savunabildik. Benim bildiğim hep dağlarda yaşayan kişilerdi. Ama içinde yaşıyoruz şimdi görebiliyoruz öyle olmadığını. Esir olmamıza rağmen isteklerimizi taleplerimizi bildirebiliyoruz. Sanki hiçbir şey bilmeyen insanlar bir araya toplanmışlar. Yani böyle cahil, küçük yaştan alınmış, ailelerinden alınmış dağa çıkartılmış. Hep öyle duyduk yani. Ama şimdi öyle olmadığını gördük. Eski hayatıma ve Türkiye’ye geri dönmek istiyorum. Sonuçta ben bir Türk vatandaşıyım, Türkiye’nin beni almasını istiyorum. Çocuklarımın bu koşullarda hiçbir şey öğrenmeden öylesine yaşayarak büyümesini istemiyorum.”