
Tutsak annesinden çağrı: Bu suça ortak olmayın
- 09:13 16 Mayıs 2019
- Güncel
Zeynep Durgut
VAN - Gülşen Geylani, 108 gündür açlık grevinde olan Sami Geylani’nin durumuna dikkat çekerek, her geçen dakikanın dahi önemli olduğunu belirterek, “Biz saatleri, dakikaları bile sayarken insanlar sessiz. Geçen her bir saat dahi geç kalmaktır. Geç kalmayın bu suça ortak olmayın” çağrısında bulundu.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde başlattığı ve tahliyesi ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 190’ıncı gününde sürüyor. Leyla’nın ardından açlık grevleri tüm cezaevlerine yayılırken, 30 tutsak ise eylemini ölüm orucuna dönüştürdü. Türkiye dışında da Hewler, Maxmur, Strausbourg, Galler gibi birçok kentte de aynı taleple açlık grevleri sürüyor. Eylemlere en fazla destek veren ve seslerini duyurmak isteyen ise beyaz tülbentleriyle cezaevi önlerinde, sokaklarda direnen anneler oldu.
Kayseri Bünyan 2 Nolu Kapalı Cezaevi’nde 108 gündür açlık grevinde olan Sami Geylani’nin annesi Gülşen Geylani, hükümetin sessizliğine tepki göstererek, daha fazla geç olmadan herkesin açlık grevlerini ilk gündemleri yapmaları gerektiğini söyledi.
‘Hükümetin tavrı ne insani ne de vicdanidir’
Sami’nin aynı taleple daha önce de açlık grevine girdiğini ve 70 gün sürdüğünü kaydeden Gülşen, “Doktor ‘tekrar açlık grevine girerse sol gözünü kaybetme riski var’ dedi. Ama buna rağmen oğlum yine de açlık grevine girdi talep de amaç da aynı” diye belirtti.
Sami’yi en son 4 Nisan günü gördüğünü, aşırı kilo kaybı ve halsizlik yaşadığını ancak moral düzeyinin yüksek olduğunu söyleyen Gülşen, “Sağlık durumları iyi değil. Bu direniş karşısında insanların bu kadar sessiz olması normal değil. Biz anneler dünyaya sesleniyoruz, bu zulüm ve hukuksuzluk karşısında sessiz kalmasınlar. Barış isteyen, birlik ve beraberlik isteyen herkesin buna karşı sessiz kalmaması gerekir. Ben geceleri uyuyamıyorum. Çünkü her an oğlumun şehadet haberi gelebilir. Oğlum açken ben evde nasıl yemek yapabilirim, nasıl uyuyabilirim? Hükümetin bu tavrı ne insani ne de vicdanidir. İnsanlıktan nasibini alan herkesin bu sese ses olması gerekir” dedi.
‘Çıkarları söz konusu olunca ‘kardeş’ olmayınca terörist’
Kürt halkına yönelik yıllardır tecrit uygulandığını ve bu zulmün artık son bulması için çocuklarının bedenini açlığa yatırdığını ifade eden Gülşen, tutsakların talebinin Türkiye halklarının barışı ve Kürt halkının özgürlüğü için olduğunu söyledi. Talebe karşılık vermenin de zor olmadığının altını çizen Gülşen, şöyle dedi: “Biz annelerin ciğeri yanıyor. Çocuklarımız özgürlük uğruna canlarını feda ediyorlar. Hükümetin bir an önce bu kirli politikalarına son verip adım atması lazım. Cezaevinde sadece bir ölüm haberini alsak biz anneler kıyametleri kopartırız. Biz anneler hükümete hakkımızı helal etmiyoruz. Söz konusu hükümetin kendi çıkarları olduğu zaman Kürtler onların kardeşleridir, ama konu Kürtlerin talepleri olunca Kürtler teröristtir. Bu ne kadar ahlaksız bir politikadır.”
‘Çocuklarımızla beraber direneceğiz’
Çocuklarının talebi karşılanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Gülşen, “Hiç kimsenin ciğeri biz annelerinki kadar yanmıyor. Biz saatleri, dakikaları bile sayarken insanlar sessiz. Geçen her bir saat dahi geç kalmaktır. Geç kalmayın bu suça ortak olmayın. Uluslararası güçler neden sessiz? Şuanda sessiz kalanlar, gün gelecek mahkemelerde yargılanacaklar. Biz anneler üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz. Çocuklarımızla beraber direneceğiz. Sadece bir talebimiz var ve sonuç alıncaya dek mücadelemiz devam edecektir” diye belirtti.