Saliha Aydeniz: Muhataplar İmralı’nın mesajını iyi irdelemeli

  • 09:09 16 Mayıs 2019
  • Güncel
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - Abdullah Öcalan ile avukatlarının yaptığı görüşmeyle Türkiye’nin 8 yıl boyunca aykırı davrandığı hukukuna ve Anayasası’na uyduğunu belirten HDP’li Saliha Aydeniz, “7 maddelik deklarasyonu muhatapların iyi irdelemesi gerekiyor. Bu deklarasyon bir kez daha tüm dünyaya şiddetten, baskıdan, zulümden bir sonuç alınamayacağını, demokrasiyle halkların kazanabileceğini gösterdi” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemi 7 bini aşkın tutsağın katılımıyla devam ediyor. 30 Nisan’da ölüm orucuna başlayan grubun eylemi 17’nci, 10 Mayıs itibariyle ölüm orucuna başlayan ikinci grubun eylemi ise 6’ncı gününe girdi. Dünyanın dört bir yanından tecridin kaldırılmasına dönük eylemsellikler sürerken, Asrın Hukuk Bürosu müvekkilleri ile İmralı Adası’nda gerçekleştirdikleri görüşmeyi 6 Mayıs’ta kamuoyuna deklere etti. 
 
Avukatlar, Abdullah Öcalan ve yanında bulunan Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ile Ömer Hayri Konar tarafından hazırlanan 7 maddelik deklarasyonu da kamuoyu ile paylaştı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz, avukat görüşmesini, yayınlanan deklarasyonu ve tutsak yakınlarının eylemlerini değerlendirdi.
 
‘Binlerin talebini yok saymak demokrasiyi hiçe saymaktır’
 
Hem Türkiye’de hem de Ortadoğu’da oluşturulmak istenilen faşist diktatöryal sistemin, 2015’ten bu yana mutlak tecritle beraber bir savaş hukuku da başlattığını belirten Saliha, mutlak tecritle beraber yaşanan darbe girişimi, sonrasında onlarca kurumun kapatılması, belediyelere kayyım atanması ve milletvekillerinin tutuklanmasıyla bir savaş konseptinin işletildiğini söyledi. Saliha, “30 Nisan ve 10 Mayıs itibariyle 30 tutsağın ölüm orucuna girdiği bir mücadele ve direniş hattı yaşanıyor. Bu direnişin yaratmış olduğu sonuçla binlere varan bu toplumsal talep karşılığını bulmuş ve 8 yıldan sonra avukatlar 2 Mayıs’ta İmralı’da bulunan Sayın Abdullah Öcalan’la bir saate varan bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşme Türkiye’nin 8 yıl boyunca aykırı davrandığı kendi hukukuna, Anayasa’sına uyma görüşmesidir. Çetevari bir yöntemle yürütülen uygulamalar binlere varan ve toplumsallaşan mücadelenin bir sonucuyla kırılmıştır. Binlerin talebi hukuk talebi, demokrasi talebidir. Bunun karşısında durmak hukukun altında kalmaktır, demokrasiyi hiçe saymaktır” diye konuştu.
 
‘Deklarasyon şiddetten sonuç alınamayacağını gösterdi’
 
Abdullah Öcalan’ın 20 yılı aşkındır İmralı Cezaevi’nde mutlak tecrit altında bulunduğunun altını çizen Saliha, kendisinin bu 20 yıl boyunca İmralı’da muazzam bir direniş gösterdiğini vurguladı. Saliha, “Bu direnişin yaratmış olduğu bir sonuçla 2 Mayıs’ta avukatlarla yaptığı görüşmede 7 maddelik bir deklarasyon gönderdi. Bu deklarasyondaki maddelerin içerisinde demokratik siyasette ısrarcı olunması gerektiği, en başından beri belirttiği Rojava meselesinin kırmızıçizgi olduğu, açlık grevlerine ilişkin ölümlerin olmaması noktasında çağrısına yer verilmiştir. Bunun yanında açlık grevlerindekileri selamlıyor olması tam da bu direnişe ne kadar değer biçtiğinin, ne kadar anlam biçtiğinin göstergesidir. Gönderilen deklarasyon Sayın Abdullah Öcalan’ın hem Ortadoğu halkları için hem Türkiye halkları için demokratik, barışçıl bir sistemin oluşturulması için ne kadar mücadele verdiği, dik durduğu, 2013’te söylediklerinin hala arkasında olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir.
 
Bugün içerisinde bulunduğumuz süreç binlere varan açlık grevleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bugüne 100 yıllık bir süreçte önüne koymuş olduğu asimilasyon, savaş, yok sayma, katliam politikalarının bir sonuç alamadığının bir göstergesidir. 7 maddelik deklarasyonu muhatapların iyi irdelemesi gerekiyor. Bu deklarasyon bir kez daha tüm dünyaya şiddetten, baskıdan, zulümden bir sonuç alınamayacağını, demokrasiyle halkların kazanabileceğini gösterdi” ifadelerini kullandı. 
 
‘HDP olarak ilkelerimize göre hareket ederiz’
 
Mevcut iktidar üzerinden her gün sokaklara çıkan anaların yerlerde sürüklendiğini ve şiddetvari yöntemlerin devam ettiğini söyleyen Saliha, Türkiye’nin demokratikleşmesi için adım attıklarını ve atmaya devam edeceklerini belirtti. Saliha, şöyle devam etti: “Biz ilkelerimize göre hareket ederiz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürlüklerin yaşanabilmesi için eğer adım atılması gerekiyorsa HDP 31 Mart’ta bu adımı atmıştır. Bununla ilgili üzerine düşeni bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Kürtlerin veya bugün çözüm bekleyen milyonların gerçekleşen görüşme üzerinden bir adım attığı kesinlikle anlaşılmamalıdır. Bu halk hiçbir zaman seçimle kazanımlarını elde etmedi. Bu mücadele bireylerin, partilerin, şahısların bahşettiği değil halkın yıllardır vermiş olduğu bedeller ve mücadelelerle bu noktaya gelmiştir. Bu noktadan mücadeleye devam edeceğimizi, var olan özgürlük mücadelemizi devam ettireceğimizi belirtmek istiyorum.” 
 
‘Çok geç olmadan bir an önce adım atılmalı’
 
Annelerin eylemine de değinen Saliha, yaşamı yaratan annelere bu denli vahşiyane bir şekilde saldırılmasının yaşamdan, mücadeleden, kadınların gücünden bir şey anlamadıklarının göstergesi olduğunu kaydetti. Annelerin her alanda direndiğinin altını çizen Saliha, “Binlere varan eylemcilerin sesine çığlık olarak, bu sesin muhataplarına ulaşması için her gün sokaklardalar. Bizler de yanlarındayız. Her gün annelere yönelik saldırılar bu iktidarın faşizan bloğunun yalnızca şiddetten beslendiğini, elindeki silahıyla kendini var ettiğinin bir göstergesidir. Annelere en güzel hediye barış, demokrasi ve hukukun üstünlüğü olacak. Hayata can veren annelere canları olan çocuklarının yaşamasını onlara hediye etmek önemlidir. Buradan muhataplara sesleniyoruz; Her dakikanın her saatin çok önemi var. Çok geç olmadan, bir an önce adım atılmalı” dedi.