
Danıştay mahkemenin Ceylan Önkol kararını bozdu: ‘Hizmet kusuru’ var
- 09:10 15 Mayıs 2019
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Ceylan Önkol’un ailesinin açtığı manevi tazminat davasının ret edilmesine ilişkin avukatların Danıştay Mahkemesi’ne yaptığı itiraz kabul edildi. Danıştay 15. Daire Mahkemesi, olayda davalı idarenin “güvenlik hizmetini yürütmediğini” ve “hizmet kusuru” bulunduğu sonucuna vararak, “Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır” dedi.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde koyunlarını otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu katledildi. Ceylan’ın ailesi ve avukatları ölümüne ilişkin devlet aleyhine Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne 100 bin TL maddi, 150 bin TL manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, Ceylan’ın ailesine 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine karar vererek, manevi tazminatın ödenmesini ise reddetti.
‘Devlet sorumluluğunu yerine getirmemiştir’
Süreci yürüten İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi avukatları, 2015 yılında mahkemenin kararına itiraz ederek dosyayı Danıştay Mahkemesi’ne gönderdi. Avukatlar, itirazlarında “Mahkeme kararı soruşturma dosyasına dayandırıyor. Savcılık Ceylan’ın bir patlayıcıyla oynarken yaşamını kaybettiğini, aile ise karakoldan atılan bir atıf sonucu yaşamını yitirdiğini iddia ediyordu. Patlayıcı iddiası doğru olsa bile sonuçta Ceylan köyünde, evinin önünde hayatını kaybetti. Askeriye ya da örgüt, kim bırakmış olursa olsun, orada bir patlayıcı varsa bile, bu durum devletin sorumluluğundadır. Devlet güvenlik açısından sorumluluğunu yerine getirmemiştir” ifadelerine yer verdi.
Ayrıca avukatlar, devletin kusur ya da ihmali kabul edilmemesinden 5233 sayılı yasa kapsamında karar verildiğini hatırlatarak, bu yasada da manevi tazminatın olmadığını maddi tazminatın da yaşamını yitiren kişinin yaşı, ekonomik durumu, vs. göz önüne alınmadan verildiğine dikkat çekti. İtiraz dilekçesinde, ayrıca 15 yaşındaki bir çocukla 90 yaşındaki biri için verilen tazminatın aynı olduğu vurgusu yapıldı.
‘Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır’
Avukatların itirazını değerlendiren Danıştay 15. Daire Mahkemesi, dosya hakkındaki kararını verdi. Mahkeme, olayın özetine yer vererek şunlara değindi: “Davacılar tarafından patlamanın meydana geldiği yerin köylülerin sürekli hayvanlarını otlatmak için geçiş güzergâhı olarak ve çocukların oyun alanı olarak kullanılan bir yer olduğu belirtilmiştir. Davalı idarece patlamanın meydana geldiği yerin insanların sürekli kullanımında olan bir yer olmadığına ilişkin hukuken kabul edilebilir bir bilgi ve belge dosyaya sunulmamıştır. Durum böyle olunca; insanların sürekli kullandıkları ve yerleşim yerine yakın bulunan bir alanda patlamamış mühimmatın bulunması davalı idarenin sunduğu güvenlik hizmetinin yürütülmediğini gösterdiğinden, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle uyuşmazlığın 5233 sayılı Kanun uyarınca çözümlenmesine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır” dedi.
Danıştay Mahkemesi, 2577 sayılı Kanun'un 49’cu maddesi uyarınca maddi tazminat istemini kısmen kabul ederek, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın bozulmasına yönünde karar verdi. Oy çokluğu ile avukatların itirazını kabul eden mahkeme, davanın yeniden görülmesi için dosyayı Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne gönderdi.
‘Heyet üyesi idare mahkemesinin kararı hukuka uygun’
Danıştay 15. Daire Mahkemesi heyetinden bir üye ise, yerel mahkemenin kararını doğru bularak dosyanın bozulmasına itiraz etti. İtiraz gerekçesini karara ekleyen heyet üyesi de, şu ifadeleri kullandı: “İdare Mahkemesi'nce verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.”
Ne olmuştu?
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde koyunlarını otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu katledildi. Olay yerine giden ve Ceylan'ın parçalanmış bedeniyle karşılaşan aile, durumu karakola ve Lice savcılığına telefon ile bildirmesine rağmen savcı, "Can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine 3 gün sonra gitti. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer'in hazırladığı bağımsız raporda, Ceylan Önkol'un "Savunma pozisyonundayken" öldüğü belirtildi.
Avukatlar, bu saptamanın Ceylan'ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma Tabur’undan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti. Patlamaya ilişkin Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu Genel Müdürlüğü'nün olaydan 1 yıl sonra yaptığı kriminal inceleme sonucunda hazırladığı raporda, patlamaya neden olan cismin "40 mm bomba atar mühimmatı" olabileceği belirtilmiş ve raporda da buna genişçe yer verilmişti.
Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı, 4 Nisan 2013 tarihinde Önkol'un ölümüne neden olan ancak bir türlü bulunamayan şüpheliler hakkında, "Görevini kötüye kullanmak" suçlamasıyla açtığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Ceylan’ın ailesi katledilmesiyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğunu ileri sürerek, 30 Nisan 2014 tarihinde dosya için "Daimi arama kararı" verdi. Bu kararla, adliyenin tozlu raflarına kaldırılan dosya zaman aşımı ve cezasızlık ile yüz yüze kaldı.
Ceylan’ın ailesi ve avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için 8 Ekim 2010 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Mayıs 2012'de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvuruldu.
Ceylan’ın ailesi, patlamada sorumluluğu ve ihmali olduğu gerekçesiyle, İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bini maddi, 150 bin TL manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Ailenin manevi tazminat talebini reddeden mahkeme, aileye 28 bin 208 TL maddi tazminat verilmesine karar vermişti.