‘Türkiye’nin temel sorunu Kürt sorununa şiddetle yaklaşmak’

  • 09:09 14 Mayıs 2019
  • Siyaset
Melike Aydın
 
BALIKESİR - İmralı’da kaleme alınan ve avukatlar tarafından 6 Mayıs’ta kamuoyuna açıklanan deklarasyonda, demokratik ulus ve demokratik cumhuriyet perspektifine bağlı olunduğunun bir kez daha gösterildiğini belirten HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Kürt sorunundaki savaş ve şiddet yönteminin Türkiye’nin temel sorunu olduğunu, bütün hukuksuzluklara da bunun neden olduğunu görmemiz gerekiyor” dedi.
 
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs’ta avukatları ile bir görüşme gerçekleştirdi. Avukatlar, 6 Mayıs günü düzenledikleri basın toplantısında görüşmenin ayrıntılarını ve Abdullah Öcalan ile yanında bulunan diğer 3 tutsağın yazılı mesajını da kamuoyu ile paylaştı. Gönderilen mesajda, “çözüm süreci”ne işaret edilerek 2013 Newroz Bildirgesi’nin ifade tarzının daha da derinleştirilerek sürdürme kararlılığından, onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümünden bahsedildi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yayınlanan deklarasyon ile “HDP ve AKP’nin anlaştığı” şeklindeki spekülasyonlara yönelik değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Öcalan hem Türkiye hem Kürdistan hem de Ortadoğu için barış istiyor’ 
 
İmralı tecridinin, Kürt sorunundaki barışçıl çözüme karşı AKP-MHP bloğunun özel olarak uyguladığı bir uygulama olduğunu hep söylediklerini dile getiren Gülistan, Abdullah Öcalan’ın bu deklarasyonla “çözüm süreci”ni devletin bitirdiğini söylemiş olduğunu ifade etti. Deklarasyonda “’Ben 2013-2015 noktasındayım’ meselesi aynı zamanda ben barışta ısrar ettim, barışı savundum ama bu noktada devlet buna yanaşmadı AKP geri adım attı” denildiğini belirten Gülistan, “Bu ne demek sürekli kışkırtılan ‘Kürtler bölünmek istiyor, Kürtler bağımsız devlet istiyorlar’ vs. söylemlerini bir kez daha boşa çıkarıyor. Sayın Öcalan hem Türkiye için hem Kürdistan için hem Ortadoğu için barış istiyor, bütün halkların eşit, özgür ve barış içinde demokratik temelde yan yana gelerek birlikte yaşamalarını öngörüyor.” 
 
‘Demokrasi güçlerine sorumluluk düşüyor’
 
Daha önce demokratik konfederal sistem ile çerçevelendirilen perspektifin korunduğunu, demokratik ulusa ve demokratik cumhuriyet perspektifine bağlı olunduğunun bir kez daha gösterildiğini ifade eden Gülistan, “Burada sorumluluk demokrasi güçlerine düşüyor. Buradaki Kürt sorununa çözümsüzlüğün, Kürt sorunundaki savaş ve şiddet yönteminin aslında Türkiye’nin temel sorunu olduğunu, bütün hukuksuzluklara da bunun neden olduğunu görmemiz gerekiyor. Eğer gerçekten Türkiye’yi demokratikleştirmek istiyorsak, Türkiye’de eşit ve özgür toplumsal yaşam kurmak istiyorsak bunun ilk ve temel adımı Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü olmalıdır. Yani onurlu barış mücadelesini yükseltmemiz gerekiyor, demokratik siyasetin söz söyleyebileceği etkin olabileceği bir ortam yaratmamız gerekiyor. Bu da hepimizin el ele vermesi ve bunu talep etmesi ile olur. Bunu başat bir mücadele haline getirmesi ile olur. O zaman inanıyoruz ki bu faşizmin şiddet ve savaş politikalarını geriletmiş olacağız” dedi.
 
‘YSK manipülasyon aracı olarak kullanıldı’
 
Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin basına duyurulduğu gün olan 6 Mayıs’ta Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) da kararını açıklamasının sanki AKP ile HDP arasında bir görüşme varmış gibi yansıtılarak manipülasyon yapıldığını dile getiren Gülistan, “Burada bir anlaşma, AKP ile bir müzakere, yeni bir çözüm süreci mümkün değildir. Aslında AKP kanadı da ifade etti. Erdoğan’la yeni bir çözüm süreci olmayacağını söyledi. Ama tabi ki görüşmenin aynı güne getirilmesini AKP tarafından maksatlı olduğu düşünülebilir. Bununla, oluşan doğal muhalefet kanadını bölmek istemiş olabilir. Bunların her birisi bir çıkarsama. Ama onların bunu yapmak istemesi böyle olduğu anlamına gelmiyor” diye konuştu. 
 
HDP’nin 31 Mart’taki duruşunu koruduğunun altını çizen Gülistan, HDK olarak 23 Haziran’da İstanbul seçimlerinde AKP-MHP ittifakına kaybettirme stratejisini sonuna kadar savunacaklarını söyledi.