Ayla Akat Ata: Güvenlik görevlileri çözümün muhatabı değiller
- 17:12 12 Mayıs 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - Yürüyüş düzenleyen annelere eşlik eden TJA Aktivisti Ayla Akat Ata, "Keşke bedenleri açlığa yatırarak, ölüme mahkum ederek sesimizi duyurmak zorunda kalmasaydık. Ne burada karşımıza dikilen barikatlar ne de bizimle muhatap olan güvenlik görevlileri bu sorunun çözümünün muhatabı değiller" dedi.
Açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için TUAY-DER önüne gelen anneler burada da açıklama yaptı. Annelere Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekilleri Musa Farisoğulları, Semra Güzel, Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Tevgere Jinên Azad (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları eşlik etti.
İlk sözü alan TJA aktivisti Ayla Akat Ata, Leyla Güven'in 186 gündür açlık grevinde olduğuna dikkat çekti.
'Keşke talepleri açlık grevleriyle iletmek zorunda kalmasaydık'
Türkiye'nin gündeminde süresiz dönüşümsüz açlık grevleri ve ölüm oruçlarının olduğunu belirten Ayla, "Keşke bedenleri açlığa yatırarak, ölüme mahkum ederek sesimizi duyurmak zorunda kalmasaydık. Keşke bu ülkenin zindanlarında 3 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü bedenlerini açlık grevine yatırmasaydı. Keşke bu ülkenin 30 tane evladı ölüm orucuna girerek 'hak hukuk' demeseydi. Bu ülkenin Anayasası ve yasaları var ama ne yazık ki söz konusu demokratik çözüm ihtimali olunca bu yasalar rafa kaldırılıyor. Bu ülkede her tutuklu ve hükümlünün iletişim ve haberleşme hakkı vardır. Bu hak hiçbir şekilde hiçbir tasarrufla hiçbir tutuklu ve hükümlünün elinden alınamaz" dedi. Ayla, milyonların çözüm adresi olarak gördüğü PKK Lideri Abdullah Öcalan ile biran önce görüşmelerin yapılması gerektiğini söyledi.
'Yöneten hukuka uymuyorsa hukuk yoktur'
2013'te devletin siyasetçileri göndererek İmralı adasında demokratik bir süreç başlattığını anlatan Ayla, 2006 yılında halkın Abdullah Öcalan için "siyasi irademdir" dediğini kaydetti. Ayla, sözlerine şöyle devam etti: "Ben ve buradaki bütün kadın yoldaşlarım anne kimliğimizle öncelikle yavrularımız ölmesin diyoruz. 'Bir cenaze daha cezaevinden çıkmasın' diyoruz. Bu sesin cevap bulacağı mekan tabi ki karar vericilerdir. Ne burada karşımıza dikilen barikatlar ne de bizimle muhatap olan güvenlik görevlileri bu sorunun çözümünün muhatabı değiller ama yazık ki çözümsüzlüğün muhatabı haline getiriliyorlar. Annelerin söyleyeceği iki sözden korkulduğu için aylardır şiddetle karşı karşıya kalıyor kadınlar. İki söz: 'Çocuklar ölmesin, demokratik çözüm istiyorum.' İşte bütün korku bundandır. Eğer hukuk bir defa yok sayılıyorsa her zaman yok sayılabilir. Eğer 99'dan beri devam eden bu tecrit derinleştirilmemiş olsaydı yavrularımız bedenlerini açlığa yatırmayacaktı. Hakkın, hukukun ve adaletin tek merkezi vardır, o da halkın iradesinin tecelli ettiği mercilerdir. Hukuk devleti, devleti yönetenin de hukuka uymak zorunda olduğu bir düzendir. Yöneten hukuka uymuyorsa hukuk yoktur."
'Ölümü göze aldık'
Yesure Tufan da Anneler Günü'nü kutlamadıklarının altını çizerek, "Bugün kara gündür. Bütün annelere selam gönderiyorum. Çocuklarımız için direnmeye devam edeceğiz" dedi. Xeyliya Demir de "Çağrı yapmıyorum 40 yıldır çağırı yapıyoruz. Ölümü göze aldık. Çocuklarımız ölene kadar biz ölelim. Biz başta ölüme engel olsaydık bu ölümler olmazdı" diye belirtti.
Konuşmalardan sonra tutsak annelerinden Feleknas, açlık grevleri ve ölüm oruçları için uzun hava okudu. Çok sayıda anne Feleknas'ı ağlayarak dinlerken, uzun havanın ardından sloganlar atıldı. Ardından anneler dağıldı.