Kadınlar 'Tüm yönleriyle nafaka' panelinde buluştu

  • 16:24 7 Mayıs 2019
  • Güncel
ANKARA - Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi'nin , "Tüm yönleriyle nafaka" konulu panelinde konuşan avukat Hülya Gülbahar, "Günde en fazla beş kadın öldürülüyor. Bunların yarısı boşanmak istediği için öldürülüyor. Kadının nafakası aynı zamanda kadının özgür yaşama hakkı anlamına da geliyor" dedi. 
 
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, Baro'nun Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda "Tüm yönleriyle nafaka" konulu panel düzenledi. Panelin moderatörlüğünü avukat İdil Yalçıner Şimşek yaparken, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Av. Sema Kendirci Uğurman, Kadın Koolisyanu Genel Koordinatörü İlknur Üstün ve  Eşitsiz İzleme Kadın Grubu'ndan Hülya Gülbahar konuşmacı olarak yer aldı.
 
'Hukuk devletinin rafa kaldırıldığını dünya gördü'
 
İlk olarak avukat Hülya Gülbahar konuştu. Konuşmasına Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul seçimini iptal etme kararına değinerek başlayan Hülya, "Sertçe kınamakla yetinilmeyecek bir süreç. Türkiye demokrasisine ve çok partili hayat sisteme darbe yapılmıştır. Hukuk devletinin rafa kaldırıldığını dünya gördü. Bu kadınlar için çok önemli. Çünkü anayasanın ve hukuk ilkesinin çöpe atıldığı bir alanda hiç kime hukuken güven içerisinde değildir. Can güvenliği yoktur. Türkiye siyasi hareketi parça parça oyalanmak ve eşitsiz koşullarda yapacağınız seçim yerine 'yeniden seçim yapalım' diyebilme kararlığını gösterebilseydi keşke" dedi.
 
'Kadının nafaka hakkı diğer haklarla bağlantılı'
 
Kadınların ekonomik olarak önünü açan nafaka gibi taleplerin ortadan kaldırılmasının kadına karşı şiddetin her yönüyle yaşanması anlamına geldiğini vurgulayan Hülya, "Günde en fazla beş kadın öldürülüyor. Bunların yarısı boşanmak istediği için öldürülüyor. Kadının nafakası aynı zamanda kadının özgür yaşama hakkı anlamına da geliyor. Her gün Türkiye'de kadın öldürülüyor. Kimse kılını kıpırdatmıyor" ifadelerini kullandı. Kadın sığınakları ve kadınların korunma talebine ilişkin veriler sunan Hülya, "Kadının nafaka hakkı yaşama ve boşanma hakkı gibi haklar ile iç içe. Bir tanesini devirdiğiniz zaman bütün haklar gider "diye konuştu.
 
'Bu zihniyetin programlı saldırısı ile karşı karşıyayız'  
 
Ardından Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sema Kendirci konuştu. Sema da YSK'nın kararına tepki göstererek, "Biz hukukçular için bu yüz karası kararları taşımak çok zor. Utanç verici bir karar" dedi. Nafaka hakkına ilişkin de topyekün bir mücadeleye işaret eden Sema, şöyle konuştu: "Bugün karşımızda eşitliği istemeyen, bunun için yasal hakları ortadan kaldıran ve kadını birey olarak kabul etmeyen bir zihniyetin programlı saldırısı ile karşı karşıyayız. Nafaka bunlardan birisi. İstanbul sözleşmesi 'aile arabuluculuğunu' yapamazsınız diyor. Türkiye'de buna ilişkin çalıştay yapıldı orada şu tartışıldı: 'Bir tokatla ailelerin dağılmasına sebep olunmamalı. Dolayısıyla da 6284 atfı kaldırarak Aile Arabuculuğu'nun hayata geçmesi gerekiyor'. Bu yasa onlar için çok sıkıntılı. Ne istiyorlar biliyor musunuz? Delil aramadan bunları veremezsiniz. Neden? Kocalar mağdur oluyor ve üzülüyormuş."
 
'Kadınların yaşadıklarından uzaklaşıyoruz'
 
Kadın Koalisyonu Genel Koordinatörü İlknur Üstün de pek çok olağanüstü dönemi görmüş biri olduğunu belirterek, "Bunun kadınlar için 10 kat kadınlara geri döndüğünü bilen bir kadın olarak bu yola devam edeceğiz. Başka seçenek yok diye kendimi gazlıyorum. Esas meselenin iktidar ilişkilerini dönüştürmek. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği toplumun her alanını kesen kocaman bir mesele. Bu meselenin varlığı hem devletin hem uluslararası kurumların araştırmaları ile tasdiklenmiş durumda. Boşanmış ayrılmış kadınların eş ve birlikte yaşadıkları erkeklerden şiddet görme oranı yüzde 75. Kimse keyfinden nafaka derdine düşmemiş, öyle gözüküyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ne sadece bu sayılarla ne de siyasal temsil gibi kategorilerle sınırlı ne yazık ki. Çok daha derin, geniş ve yaşamın her alanına yayılmış bir durum. Biz her şeyi sayıya indirgediğimiz için kadınların neler yaşadıklarından giderek uzaklaşıyoruz. Yaşadığımız şehirlere baktığımız zaman nasıl hapsedildiğimizi görüyoruz" diye konuştu.  
 
'Yapılacak şey, çözümün parçası olmak'
 
İlknur, kreş, bakım merkezleri, yaşlı ve engel merkezlerine bakıldığında sayının yetersiz olduğunu söyleyerek , "Bunların gerçekleştirilmesi gerekiyor ki; kadın kamusal alana erişebilsin. Cinsiyet eşitsizliği ve kadı yoksulluğunu görmeden nafaka meselesini konuşmak yanlış. Yapabilecek şeyler basit. Bir kere kamunun, devletin eşitliği hedefleyecek bir anlayışıyla çözümün parçası olmak. Bu çözüm ancak ve ancak kadınlarla ve kadın örgütleriyle karşılıklı konuşarak mümkün. Bugün kadın meselesi tüm dünyanın meselesi olduysa kadın mücadelesi ve feministler sayesindedir" dedi.
 
ŞÖNİM cevabı: Saldırgan, başımıza bela olur
 
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü panel sırasında Konya'dan Acil Yardım Hattı'na gelen ihbara ilişkin bilgi aktardı. Canan, kadının ŞÖNİM'e yaptığı başvuruya karşı kendisine, "Erkek saldırgan ve sorunlu başımıza bela olur' cevabı verildiğini söyledi. Canan," Devlet baş edemediği 'başımıza bela olur' dediği bir kişi ile bir kadının aynı evde yaşamasına razı oluyor" diyerek tepki gösterdi.
 
'Mücadele kazandırır'
 
YSK'nın aldığı kararın 'seçim sandıklarından AKP çıkar başka bir şeye çıkamaz' cümlesinin yerleşmesi olduğunu belirten Canan, "Bu netleşmenin daha da radikalleşmesi karşısında dik durmak ve mücadele etmek gerekiyor. Mücadele kazandırır" dedi. 
 
Nafaka tartışmasına değinen Canan, iktidarın kadınlarla ilgili sorunu olduğuna vurgu yaptı. Canan, "Ülkenin konuşması gereken konu 'Türkiye'de kadına yönelik şiddete ilişkin önlemler yeterli mi? Bu eksiklikleri nasıl tamamlarız?' Bunu konuşmuyoruz ama İstanbul'da 5 yaşında istismara maruz kalan çocuğun dışarıda ne işi olduğu tartışılıyor" ifadelerini kullandı.
 
Panel soru- cevap bölümünün ardından sona erdi.