Ölüm orucu eylemcisi Şükran Aydın: Biz başarmak için söz verdik

  • 09:06 7 Mayıs 2019
  • Güncel
HABER MERKEZİ - İmralı tecridine karşı başlattıkları ölüm orucu eyleminin 8’inci gününde olan Şükran Aydın, eylemlerinin amacına ilişkin kaleme aldığı mektubunda şunları belirtti: “Eylemimiz yetersiz yoldaşlığımızın özeleştirisidir. Bizler sözümüzü yeniliyor ve diyoruz; biz başarmak için söz verdik. Erdoğan-Bahçeli faşizmini yıkacağız.”
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklar eylemlerini bir üst aşamaya taşıyarak 30 Nisan’da ölüm orucuna başladı. Devlet yetkilileri ve kamuoyunun  sessizliğine karşı eylemlerini ölüm orucuna dönüştüren ölüm orucu eylemcilerinden biri de Bakırköy L Tipi Kadın Cezaevi’nde tutsak bulunan Şükran Aydın. Aslen Erzurumlu olan ve 22 yaşında Antep’te gözaltına alındıktan sonra işkenceye maruz kalan Şükran, 12 yıldır tutsak. 130 yıl hapis cezasına çarptırılan Şükran, eyleminin 8’inci gününde.
 
Şükran, eyleminin amacına ilişkin kaleme aldığı mektubunda şunları ifade etti: 
 
“Duygularımı nasıl ve hangi dille dile getireceğim bilemiyorum. Hiçbir kelime duygularımı dile getirmez, hiçbir kalem duygularımı yazamaz. Çiyger hevalin dediği gibi 'Ne olursa olsun son muhteşem olacak.' Yıllardır bizler yetersiz yoldaşlığın laneti ve ayıbı ile yaşıyoruz. Acılarımıza gözyaşlarımız yetmedi ve yaşamak zorunda kaldık. İmralı duvarlarını yıkmak için çaresizlik içinde çığlık attık ama sesimiz yetersiz geldi ve İmralı duvarlarını yıkamadık. Hiç bir zaman tecrit sisteminin içinde yaşamak istemedik ve kabullenmedik. Buna dönük mücadelemizi büyütemedik ve başkan Apo'yu özgürleştiremedik. Artık buna tahammülümüz kalmadı. Mehmet Tunç ve Çiyagerin haykırışları ve mücadeleleri bizim çaresiz olmadığımızı gösterdi. 
 
‘Koşulları değiştirecek olan kendi gücümüzdür’
 
Her zaman bu mücadele içinde özgürlük arayışımız ve militan olma arayışımız derinleşti ve sürdü. Kendi içimizde ki özgürlük arayışı ve başkan ile aramızda oluşturulan mesafeyi kaldırmak için mücadele ettiysem de yeterli sonuç alamadım. Yıllardır acılarla yaşıyoruz ama bizler mücadelemizle başkanımızın üzerinde ki tecride son veremedik ve özgür kılamadık. Geç kaldık ama başkanımızı özgür kılmak için halen geç değildir. Bizler yaşamı aşkla süsledik ve halkımıza hediye ettik. Biz bunu başkanımızdan öğrendik. Bizler biliyoruz ki koşulları değiştirecek olan bizim kendi gücümüzdür. 
 
Özgürlük rüzgarı için alan önemli değil önemli olan özgürlük için mücadele etmektir, sorumlulukları yerine getirmektir. Özgürlük mücadelesini anlamlandıran özgürlük hırsıdır. Bu sebeple Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri dalga dalga büyüdü ve bu gün en üst aşamaya geldi. Ne kadar geç kalmışsak da bu gün direnişe binlerce arkadaşımız büyük bir bağlılıkla mücadelelerini sürdürmektedir. Bizler Mehmet Tunç'un direnişine seyirci kaldık ama bu gün bizler bu öncülük ettiğimiz direnişle başarıya ulaşacağız. 
 
‘Biz başarmak için söz verdik’
 
Yıllardır Türkiye ve uluslararası güçler özgürlük mücadelesine dönük savaş politikası yürüterek bitirmek istediler. Bizler biliyoruz ki bu savaş politikaları başarıya ulaşmayacak. Halkımız her zaman ki gibi bu savaş politikalarına karşı mücadelesine devam edecektir. Bu savaş politikaları ile savaş güçleri ömürlerini uzatmak istemektedir. Bizlerin buna karşı mücadelemizi büyütmemiz gerekmektedir. Annelerimiz ve tutuklu yakınları daha duyarlı olmalı. Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşı uyanık olmalı. Bizim direnişimiz ve yükselen mücadelemiz bu faşizan sistemi yıkacaktır. Kimse devletin adım atmasını beklemesin. Ancak halkımızın direnişi ile devlet adım atar. Zülküf, Ayten, Medya ve diğer direnişçi yoldaşlarımız fedai eylem gerçekleştirdiler, bu bizim için direnişin büyütülmesi idi. Halkımız bu direnişleri mesaj olarak almalı ve geç kalmadan öncülük etmeli, girişimlerde bulunmalıdır. Bizler sözümüzü yeniliyor ve diyoruz; biz başarmak için söz verdik. Kemal Pir'in dediği gibi 'Oh be direnmek ne kadar güzel' bu bizim için esastır ve bizi heyecanlandırıyor. Direnişimizi daha da güzelleştiriyor. 
 
‘Artık durmak yok, gün direniş günüdür’
 
Özyönetim alanlarında direniş tohumları ekildi. Cizre, Sur ve Nusaybin bu iradeyi gösterdi. Ölüm oruçları eylemimiz bizim özeleştirimizdir. Bu eylemde ki hedefimiz artık annelerin gözyaşı dökmemesidir artık özgürlük zılgıtlarının çekilmesidir. Bizler Kürdistan’da ki çocuklar için direnişteyiz. Başta Başkan Apo’ya özeleştiri veriyoruz. Bizler ancak yetersiz yoldaşlığımızı ortadan kaldırarak Başkan Apo'yu özgür kılabiliriz. Bizler Kemallerin izin de, Sara'nın öğrencileri olarak Delal ve Çiyager’e söz veriyoruz; Erdoğan-Bahçeli faşizmini yıkacağız. Artık durmak yok. Gün direniş günüdür."