
Göç ettirilen Dersimliler: 38’den bu yana gün yüzü görmedik
- 09:01 7 Mayıs 2019
- Güncel
İZMİR - 38 katliamı ve ardından devam eden göç ettirme politikaları nedeniyle metropollere göç eden Dersimliler, kültürlerini ve dillerini yaşatmaya çalışırken, topraklarına da geri dönmek istiyor.
Bakanlar Kurulu’nun 4 Mayıs 1937 tarihli kararıyla askeri harekatın başlatıldığı Dersim tertelesinin üzerinden 82 yıl geçti. Dersim Katliamı’nın resmi olarak başlatıldığı tarihten günümüze 82 yıl geçmesine rağmen acılar hala ilk günkü gibi taze. 38 soykırımından bu yana kültür kırımının en sistematik şekilde uygulandığı coğrafyada, asimilasyon politikalarının başında göç ettirme geliyor. 90’lardaki köy boşaltma ve baskıların da eklenmesiyle Türkiye metropollerine on binlerce Dersimli göç ettirildi.
İzmir’de de bulunan Dersimli kadınlar, asimilasyona karşı dilin korunması ve geri dönüşlerin gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti.
‘Zulüm giderek arttı’
1938’de kuzeninin evlatlık verilerek sürgün edildiğini belirten Selvi Bakır, katliamın izinin hiç silinmediğini dile getirdi. Kuzenini tüm çabalarına rağmen bulamadıklarını aktaran Selvi, Dersim’den gençlik yıllarında ayrılmak zorunda kaldıklarını aktardı. “Babam ‘gelen zaman giden zamandan daha kötü olacak’ derdi. Gerçekten de öyle” diye anlatan Selvi, tüm zorluklara rağmen dil ve kültürlerini korumak istediklerini vurguladı.
‘Türkçe konuşunca düşünemedik galiba’
Anadili olan Kürtçe’nin Kırmançki lehçesinin batıya göçtükten sonra daha az konuşulduğunu belirten Selvi, sosyal hayatta konuşulmaması nedeniyle çocukların da öğrenememesinden şikayetçi. Asimilasyonun anlamını yaşı ilerledikçe daha iyi anlayabildiklerini söyleyen Selvi, “Türkçe konuşunca düşünemedik galiba. Biraz da cahillik vardı. Şimdi çocuklarımız ‘neden öğretmediniz’ diyor. İki torunum var oğlum öğretmemi istiyor ama bir arada olmayınca zor” dedi.
‘Asimilasyon bir kültür katliamıdır’
1993 Sivas ve 1972 Maraş katliamlarının Dersim katliamının devamı olduğunu vurgulayan Nazlı Akyol, asimilasyonun da bir kültür katliamı olduğuna işaret etti. Dersim göçmeni bir Erzurumlu olduğunu belirten Nazlı, “Aleviyim, Kürt’üm ve bana saygı duysunlar. Bir katliam daha olmasın. Seyit Rıza başkaldırmıştır ve biz onu saygıyla anıyoruz. Arkasında da duruyoruz. Dilimiz bizim kültürümüz. Bize din, dil, ırk ayrımı yapmasınlar. Kendi dilimizi öğrenebilelim” diye konuştu.
‘Yaşananlar gelecek kuşaklara anlatılmalı’
Dersim’den geçici olarak geldiğini söyleyen Derya Doğan, Dersim Katliamı anmasına çok az sayıda insanın gelmesinden üzüntü duyduğunu paylaştı. Dersim coğrafyasında yaşatılanları çocuklarına anlatacağını, dil ve kültürlerinin unutulmaması için mücadele verilmesi gerektiğinin altını çizen Derya, “Asimilasyona karşı dilimize daha çok sahip çıkmalıyız, daha çok konuşmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘38’den bu yana gün yüzü görmedik’
Gülten Yelşiltepe de, 40 yıldır İzmir’de yaşamalarına rağmen Kırmaci lehçesini torunlarına aktarmaya çalıştığını ifade etti. İki dil arasında kalan çocukların dili kolaylıkla öğrenemediklerini belirten Gülten, şunları ifade etti: “Biz 38’den bu yana gün yüzü görmedik. Geldiğimizde bir kere Kürtçe konuşsaydık iyi bir iş bulamazdık. Kimse bizi dinlemedi, bizi önemsemedi. Dile sahip çıkmak, kültüre, tarihe sahip çıkmak, memleketimize gitmek isterdik ya da hiç gelmemiş olmak. Gitmek gerekiyor ama torunlar burada. Orası bizim topraklarımız. Yavaş yavaş geri gidenler oluyor.”
‘Dersim’de yapılan Efrin’de devam ediyor’
Babaannesinin kızlarını katliamda düşmanın eline geçmemesi için boğarak öldürmek zorunda kaldığını ve ömrünün sonuna kadar gözyaşı döktüğünü anlatan Songül Uzundağ ise, “Yaşananları çocuklarımıza anlatmalıyız ki çocuklarımız bunların farkına varsın. Bugün Efrin’de de aynısı yapılıyor. Türk Devleti nerde yoksul ezilen bir toplum varsa hakimiyetini kurmaya çalışıyor” dedi.