'Yaşama ses ver' nöbeti 2'inci gününde
- 20:28 5 Mayıs 2019
- Güncel
İSTANBUL- İHD İstanbul Şubesi'nin açlık grevlerinin geldiği aşamaya dikkat çekmek ve tutsakların yaşam hakkına sahip çıkmak için "Yaşama ses ver" şiarıyla başlattığı 5 günlük nöbet 2'nci gününde devam etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin İmralı tecridine karşı başlatılan açlık grevlerinin geldiği aşamaya dikkat çekmek ve tutsakların yaşam hakkına sahip çıkmak için "Yaşama ses ver" şiarıyla başlattığı nöbet eylemi 2'nci gününde devam etti. Nöbete, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Beşiktaş İlçe Örgütü, tutsak aileleri ile insan hakları savunucuları katıldı. Nöbetin yapıldığı salona, "Nöbetteyiz aslolan yaşamdır, yaşama ses ver" pankartı asıldı.
'Hükümetin uzlaşmaz bir tutumu var'
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, nöbetin amaçlarından birinin tutsakların yaşamlarına verdikleri önem olduğunu söyledi. Ailelerin cezaevi önünde evlatları yaşasın diye verdikleri mücadelenin önemli olduğunun altını çizen Gülseren, "Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin çoktan adım atılması gerekirken henüz bir şey yapılmamış olduğunu gördük. Ölüm oruçları da başladı. Yani, biz çözüm beklerken ölüm oruçlarıyla çok daha zorlaşan bir sürece girdik. Son noktada özellikle ailelerin neredeyse 1 aydır cezaevi önlerinde sürdürdükleri mücadelelerine tanıklık ediyoruz. Ama bu süreçte çok net olarak hükümetin uzlaşmaz bir tutumuna şahit olduk" dedi.
'Etkin bir toplumsal muhalefet oluşmalı'
Bugün katıldığı bir panelde yapılan tartışmalarda kafası karışık insanlar gördüğünü belirten Gülseren, "Bir kafa karışıklığı görüyoruz. Özellikle aydın dediğimiz kesimde bir kafa karışıklığı görülüyor. Siyasetin bir tarafı olmak istemiyorlar; ama buradaki hukukiliği de görmek istemiyorlar. Bu sebeple bize göre çok basit olan, muhalefet oluşturmak için devlete hukuka uy diyoruz. Ancak bu kafa karışıklığında çok farklı cümleler kuruyor insanlar. Toplumsal barıştan bahsediyorlar. Çok kolay halledilebilecek bir talebin, hukukun uygulanmasını söylüyoruz. Hapishanelerde sistematik olarak uygulanan tecridin kaldırılması gerekiyor. Bugüne kadar etkin bir toplumsal muhalefetin oluşmamasında da bunların etkisi var" diye konuştu.
'Aileler evlatlarının yaşamasını istiyor'
Devam eden açlık grevi eylemlerine insanların ses vermemesinin yaratılan korku iklimiyle ilişkili olduğunu dile getiren Gülseren, "Herkes potansiyel mahpus olma endişesini yaşıyor. Bundan kaynaklı eylemlere ses verilmiyor. Özellikle Kürt halkı gerçekten çok büyük travmalara maruz bırakıldı. Ağır yıkımlar oldu. Şehirler yıkıldı. İnsanlar öldürüldü. Maalesef biz o süreçten toplumsal olarak etkilenerek çıktık. Bugün annelerin bazılarının da dediği gibi görecek bir şeyimiz kalmadı. Aileler evlatlarının yaşamasını istiyor. Ama onun dışında pek çok kişi bu süreçle ilgili bir cümle kurduğunda 'açlık grevlerini destekliyorum' gibi görülürüm diye çekiniyor" şeklinde konuştu.