
Zehra Doğan: Açlık grevindeki tutuklu gazetecilerin sesine ses olmalıyız
- 09:29 4 Mayıs 2019
- Güncel
HABER MERKEZİ - Londra’da düzenlenen 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte konuşan gazeteci Zehra Doğan, “Kibriye Evren’in durumu kritik aşamada. Dılbırin Turgut, Özlem Seyhan, Uğur Akgül, Abdulkadir Turay, Çetin Kurşun, İdris Yılmaz, İdris Sayılğan, Ziya Ataman, Nedim Türfent açlık grevindeler. Onların sesine ses olmalıyız. Leyla Güven’in, Tayip Temel’in Dersim Dağ’ın sesine ses olmalıyız. Bunu hep birlikte yapmalıyız” dedi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü dolayısıyla dün gazeteciler bir araya geldi. Af Örgütü tarafından düzenlenen etkinliğe PEN International üyesi gazeteci Ege Dündar ile gazeteci ressam Zehra Doğan konuşmacı olarak katıldı. İngiliz PEN Başkanı Antonia Whyatt tarafından moderatörlüğünün üstlenildiği etkinlikte Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’de tutsak edilen gazetecilerin durumuna ve taleplerine dikkat çekildi. Çok sayıda kişinin katıldığı etkinlikte ilk olarak konuşan Antonia, böylesi bir günde hala tutsak gazetecilerden konuşmanın ifade özgürlüğü bakımından üzücü bir durum olduğunu söyledi.
‘Adeta rehin alınmış durumdayım’
Etkinlikte ilk olarak Af Örgütü tarafından Zehra Doğan’ın tutukluluğu süresince hazırlanan bir video gösterildi. Ardından katılımcılara, Türkiye’deki son dönemlerde işlenemeyen hukuk sistemine dair yorumlarda bulunan Dilek Dündar’ın konuşmalarından oluşan bir video izletildi. Dilek’in kendisine ve ailesine dönük yapılan hukuksuzluğu dile getirdiği videoda, kendisine dönük uygulanan yurtdışı yasağından dolayı eşini ve oğlunu yıllardır göremediğini belirtti. Dilek videoda, “Eşimden dolayı adeta rehin alınmış durumdayım” diyerek yaşanan hukuksuzluğun boyutuna dikkat çekti.
‘Annem korkusuz ve güçlü bir kadın’
Ardından söz alan Ege Dündar, “Annemi bu videoda izlemek beni çok etkiledi. Annem çok güçlü bir kadındır. Babama dönük gerçekleşen saldırıların en ağır dönemlerinde dahi bir kapı tıkırtısına dahi kalkar kapıyı açar, ne olduğunu öğrenmeye çalışırdı. Hiçbir şeyden korkmayan bir kadın. Korumacı ve anaç bir kadın. Onun bu özelliğinden dolayı babam şuan yaşıyor belki de. Annem, babama saldıran adamın silahını eliyle itti. Bu bir anlık refleksti. Aileyi koruma refleksiydi. Onunla yıllardır görüşemiyoruz. Babamın gazetecilik faaliyetinden ötürü ailemize dönük ağır baskılar gerçekleştirildi” dedi.
‘Gazeteciler haksız yere yargılanıyor’
Medyada kendisine dönük yapılan haberlere değinen Ege, “Benim Joe Baiden ile görüşmemi çarpıtıp, kendisinden darbenin haberini önceden aldığımı iddia ettiler. O tarihte 19 yaşındaydım. Düşünebiliyor musunuz, 19 yaşındaki birine Joe Baiden böyle bir bilgi verecek. Bu akıl işi değil ama maalesef bu gün Türkiye’de gazeteciler buna benzer suçlamalarla yargılanıyorlar. Bugün Nedim Türfent, Ayşe Düzkan ve birçok gazeteci tutuklu” diye konuştu.
‘Buradan atılan bir taş, büyük dalgalar yaratabilir’
Gazetecilerin her nerede olursa olsun işine devam ettiğini ifade eden Ege, “Bugün burada PEN çatısı altında genç yazarlara yer veren İlkyaz projesini yürütüyorum. 2016 yılında OHAL’le birlikte gazeteler kapanınca, sembolik bir gazete projesi gerçekleştirdik. Derman adında bir gazete çıkardık. Kürtçe ve Türkçe yazılar yer alıyordu. Zehra da oraya yazmıştı. Ona yazının ücretini yollamıştık. Yıllar sonra Londra’da bir araya geldik ve Zehra bana ‘biliyor musun o parayla resim malzemesi almıştım. İçerde arkadaşlara resim kursu veriyordum ve o boyalarla birçok resim yaptık. Hatta bazıları Lozan’da sergilendi ve geliri de yine tutuklulara gönderildi. Düşünebiliyor musun, gönderdiğin bütçe boyaya ve sanata dönüştü, bu böyle büyüyerek dönmeye devam edecek’ dedi. Bu çok önemli. Bu gün burada uzatılan bir destek eli çok başka devinimler yaratabilir” dedi.
‘JINNEWS kalemiyle erkek egemen aklın karşısında olacak’
Ardından konuşan Zehra, JINHA, ŞUJIN ve JINNEWS dönemlerini anlattı. “Erkek devlet ne der diye düşünmeden yazmaya devam edeceğiz” diyen Zehra, kadın haber ajansının eril devletin huzurunu bozduğu için sürekli hedef alındığını söyledi. Kadın odaklı haber perspektifiyle özellikle savaş alanlarında habercilik yapmaya gayret gösterdiklerini ifade eden Zehra, “Çünkü biliyoruz ki bu savaş kadınların savaşı değil, erkek icadı ve kirli bir icat. Bölgede haber yaparak bu savaşı durdurmanın mücadelesini veriyor arkadaşlarımız. Ben Kürt coğrafyasından geldim. Kürdistan’da doğan, büyüyen Kürt bir gazeteciyim. Benim ve arkadaşlarımın anlatacağı çok tanıklıklar var. Yaşanan hak ihlallerine birebir tanık olduğumuz için, belgelediğimiz için hükümetin hedefi haline geldik ve bu yüzden sürekli baskılara maruz kaldık. Ama JINHA, JINNEWS asla taviz vermedi. Çünkü kadın ajansı, gazeteciliği bir mücadele biçimi olarak gerçekleştiriyor. Gerçeklerden taviz vermek demek, mücadeleden vazgeçmek olur ve JINNEWS bunu asla yapmaz. Daima kalemiyle her dönem erkek egemen aklın karşısında olacaktır” diye konuştu.
‘Her yer sıkıyönetim havasındaydı’
Konuşma sırasında söz alan parlamenter Julie Ward, “Ben birçok kez Kürt bölgesine gittim. JINHA’ya gittim ve o güzel insanlarla tanıştım. İki hafta sonra tekrar gittiğimde JINHA artık yoktu ve bölge eskisi gibi değildi. Her yer sıkıyönetim havasındaydı. Özellikle biz siyasetçilerin yapması gerekenler var. Bizlerden daha fazla talepleriniz olmalı” sözlerini kullandı.
‘Seslerine ses olmalıyız’
Konuşmasını devam eden Zehra, bugün Türkiye cezaevlerinde 166 gazetecinin tutsak olduğunu bunlardan 16’sının kadın olduğunu hatırlattı. İçerdeki kadın gazetecilerin isimlerini tek tek okuyan Zehra şunları dile getirdi: “Kadın gazetecilerin çoğu bugün açlık grevinde. İçerdeki Kürt gazeteciler Leyla Güven öncülüğünde gerçekleştirilen açlık grevi eylemindeler. Talepleri son derece hukuki ve barışçıl. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması. Bunun için özellikle Avrupa’daki ve dünyanın her yerinden tüm demokrasi isteyen kesimlerin harekete geçmesi gerekiyor. Af Örgütü’nün ve birçok kurumun yaşanan hak ihlallerini raporlaştırması gerekiyor. Derhal harekete geçilmesi için buradaki siyasetçilerin, sanatçıların, aydınların ve tüm insanların derhal bir şeyler yapması gerekiyor. Bu durum parlamento gündeminde daha sık yer alabilir.
‘Heyetler oluşturularak bölgeye gidilmeli’
Heyetler oluşturularak bölgeye gidilmeli. İnsanların taleplerine ses verilmeli. Benim arkadaşlarım açlık grevinde. Kibriye Evren gazetecidir ve artık durumu kritik aşamada. Dılbırin Turgut, Özlem Seyhan, Uğur Akgül, Abdulkadir Turay, Çetin Kurşun, İdris Yılmaz, İdris Sayılğan, Ziya Ataman, Nedim Türfent açlık grevindeler. Onların sesine ses olmalıyız. Leyla Güven’in, Tayip Temel’in Dersim Dağ’ın sesine ses olmalıyız. Bunu hep birlikte yapmalıyız. Biz bölgede yaşayan halklar olarak bir orada çok renkli ve güzeliz. Ama aynı zamanda bir o kadar parçalanmış ve acı doluyuz. Kalıcı bir barışın sağlanması için Türkiyeli halkların bir arada olması daha güzel, barış dolu bir gelecek için dünyanın her yerinden dayanışma göstermeliyiz.”
Konuşmaların ardından program Zehra ve Ege’nin, gazeteci Nedim Türfent’in şiirlerini okumalarıyla sona erdi.