
Açlık grevinin 61’inci gününde: İrademiz dışında bir şeyimiz yok
- 09:10 30 Nisan 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Açlık grevi eyleminin 61’inci gününde olan tutsaklardan Muzbah Munar'ın annesi Şahibe Munar, her koşulda oğlunun arkasında olduğunu vurgulayarak, "Görüşe gittiğimde bana 'Tecrit kalkmazsa asla grevden geri adım atamayacağız. İrademiz dışında bir şeyimiz yok' dedi. Bana hep iyi olduğunu söyledi ama onun vücudu kalbi kadar direnişçi değil, kendini belli ediyordu" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 174'üncü gününde sürerken, 136 gündür açlık grevinin sürdüğü cezaevlerinde 15 tutsağın bugün itibariyle “ölüm orucu”na başladığı duyuruldu.
Bandırma T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1 Mart’ta açlık grevine dahil olan 5 çocuk babası Muzbah Munar, eyleminin 61’inci gününde. Diyarbakır Silvan da gözaltına alınan Muzbah, hakkında 5 kişinin ifade verdiği gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
'Sanki beni de onunla birlikte sürgüne götürdüler'
Anne Şahibe Munar, oğlunun gözaltına alındığı anı şöyle anlatı: "Sabaha doğru saat 04.00 gibi her zaman ki gibi hayvanlara yem vermeye gidiyordum. Evin polislerce abluka altına alındığını gördüm. Kapıyı açmaya gidince polisler beni itip yere savurdu. Oğlumu yataktan çıkartıp götürdüler. Korkmuş ve endişeliydim. Polislere 'Ben de geliyorum' dedim, onlar da bana 'Oğlunu 2 gün misafir edeceğiz' dediler. 5 kişi üzerine ifade verdiği için müebbet cezası aldı. O 5 kişiyi de tanımıyoruz. Akan sular durdu. Sanki beni de onunla birlikte sürgüne götürdüler. Oğlum suçsuz yere tutuklandı yıllardır çocukları öksüz ve perişan halde büyüdüler."
'Sen de mi açlık grevindesin?'
Açık görüşe gittiğinde oğlunun durumundan açlık grevi eylemine katıldığını anladığını kaydeden Şahibe, "Muzbah'ı ziyarete gittiğimde dudakları kurumuştu, çok da halsizdi. Oğlumun tansiyon ve kan sorunu olduğundan sürekli gözleri kararıyordu. İçime damladı, 'Sen de mi açlık grevindesin?' dedim. O da bana 'Evet, süresiz- dönüşümsüz açlık grevine girdik, tecrit kalkmazsa asla grevden geri adım atamayacağız. İrademiz dışında bir şeyimiz yok' dedi. Bana hep iyi olduğunu söyledi ama onun vücudu kalbi kadar direnişçi değil kendini belli ediyordu. Oğlum yetim büyüdü, ne babası ne de amcası vardı. Bahçe işlerinde kazma sallayarak büyüttüm onu. Annesi olarak onun arkasındayım her zaman ve her koşulda" diye belirtti.
'Endişeliyiz sesimiz duyulsun artık'
Muzbah'ı ziyaret etmeye maddi manevi zorlanarak gittiklerini aktaran Şahibe, "Oğlumu sürgün ederek bizden kilometrelerce uzağa götürdüler. Yaşlılık ve hastalıktan dolayı o kadar yol gitmek çok zor oluyor. Bir de en önemlisi maddi anlamda çok zorlanıyoruz. Her ay borç arayarak geçiyor. Geçen ay görüşüne gidebilmek için yüzüğümü sattım. Önümüzdeki ay nasıl gideceğim bilmiyorum. Hapishane kapısına gidiyoruz ama insan muamelesi görmüyoruz. 'Oraya gidin, şurada durun, öyle yapmayın' deyip duruyorlar. Bize bağırmak için bahane arıyorlar. Bizim nereli olduğumuzu kim olduğumuz bildikleri için bu muameleleri. Bizler Kürdüz diye yapıyorlar bunları. Cezaevine gitmekten bile korkar olduk. Bizler kapıda böyle muameleye maruz kalıyorsak çocuklarımız acaba içeride neler görüyor? Yalnızca Abdullah Öcalan değil hepimiz tecrit altındayız. Ölümlerin engellenmesi için tecrit bir an evvel sonlanmalı. Durmadan, uyumadan dua ediyoruz. Endişeliyiz sesimiz duyulsun artık" ifadelerini kullandı.