İnanç grupları ve kannat önderleri: Devlet yasalarını yerini getirerek çözüm üretmeli

  • 15:44 28 Nisan 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - İnanç grupları ve kanaat önderlerinin açlık grevlerine ilişkin açıkladıkları deklerasyonda "Devleti ve ilgili devlet organlarını yasalarının ve anayasasının gereklerini yerine getirerek sorunu acil bir biçimde çözmeye çağırıyoruz" denildi.
 
İnanç grupları ve kanaat önderleri açlık grevlerine ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya İnanç gruplarının yanı sıra HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il, ilçe örgütü, Tevgeren Jinen Azad (TJA) aktivistleri, Barış Anneleri ve çok sayıda kişi katıldı. Toplantı demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başladı.
 
'Herkes üzerine düşeni yapmalı'
 
Açılış konuşmasını yapan Musa Farisoğulları, bu süreçte herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyleyerek, sivil toplum kuruluşlarının (STK) bir şeyler yapması gerektiğini ifade etti. Musa, "Devlet yetkililerine çok fazla çağrımız oldu. AKP' ye kulaklarını tıkamamaları için defalarca çağrı yaptık. Mücadelemiz de kadın öncülüğünde gerçekleşti. Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven'in başlatmış olduğu açlık grevi eylemi 6 ayı geride bıraktı. 7000'i aşkın arkadaşımız şimdi açlık grevini zindanlarda omuzluyorlar” dedi. Musa, “ Demokrasi güçleri olarak özeleştirilerimizi vermeliyiz. Konuştuklarımız konuşmayla sınırlı kalmasın. Artık sessizlik ve uzak durmak doğru değildir. CPT, Avrupa Konseyi (AK) ve devlet yetkililerine çağrıda bulunuyoruz. Bu aşama son aşamadır. Artık kaybedeceğimiz bir şey yok. Halkımızı yanımıza almalıyız, alanlara çıkmalıyız" diye konuştu.
 
Musa'nın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti. Toplantı sonrası inanç grupları ortak deklerasyonlarını açıkladı.
 
'Talep meşru bir taleptir'
 
Açıklanan deklerasyonda şunlar kaydedildi: "Mutlak tecridin insanlık suçu olduğunu belirten Sayın Leyla Güven’in kendi iradesi ile başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemi cezaevleri başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden binlerce insanın başlattığı açlık grevi direnişi ile yaygınlaştı. Açlık grevi direnişçilerinin ortak talebi, devletin, kendi yasalarına ve anayasasına bağlı kalarak mutlak tecrite son vermesidir. Bu talep insani. Ahlaki, hukuki ve meşru bir taleptir.
 
'Adım atmaya zorlamak için kendi canlarını feda ettiler'
 
Açlık grevlerinin başladığı günden bu yana bu eylemlere yapılan orantısız ve şiddet odaklı müdahaleler ise tarihte ve halkların hafızasında, yerini almıştır. Elbette açlık grevi eylem biçimi  hukukun kalmadığı, sesin duyulmadığı ve en küçük hakların bile çiğnendiği zamanlarda insanların en son başvurduğu eylem biçimidir.Gelinen aşamada sorunun çözülmesi için atılan adımların yetersizliğini ve kamuoyundaki sessiziliği protesto etmek için 9 insanımız yaşamını yitirdi. Yitirdiğimiz canlar, daha fazla insanın yaşamını kurtarmak ve hepimizi adım atmaya zorlamak için kendi canlarını feda ettiler.
 
'Taleplere destek vermeye çağırıyoruz' 
 
Hükümetin ve ilgili kurumların sorunun çözümü için adım atmasını sağlamak adına barolar ve insan hakları kuruluşları başta olmak üzere bütün demokratik sivil toplum örgütlerini açlık grevi direnişçilerinin taleplerini sahiplenmeye ve destek vermeye çağırıyoruz.
Aynı zamanda mutlak tecridin uluslararası toplumun bir sorunu olduğu gerçeğinden yola çıkarak CPT başta olmak üzere Avrupa Konseyi (AK), Avrupa Parlamentosu (AP), Birleşmiş Milletler (BM) vb, kurumların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve sözleşmeleri çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adım atmasını sağlamak için acil girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.”
 
İnanç grupları ve kanat önderleri, açıklamanın ardından şu çağrılarda bulundu: 
 
*Açlık grevi direnişçilerinin taleplerinin, taleplerimiz olduğunu belirtiyor, yaşamın her alanında aktif bir şekilde  bu taleplerin karşılanması için  açlık grevi direnişçileri ile dayanışma içerisinde olacağımızı belirtiyoruz.
 
*Buna bağlı olarak , tüm demokratik kurum, kuruluşları ve  toplumun tüm kesimlerini açlık grevi direnişçileri ile  dayanışmaya çağırıyoruz
 
*Bilinmelidir ki, özgür ve demokratik  bir toplumsal yaşamın gerçekleşmesi ile Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kırılması arasında  son derece önemli bir bağ vardır.
 
*Ulusal ve Uluslar arası bütün hukuk, insan hakları  ve demokratik kurum ve kuruluşları Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi Anayasa  ve  yasalarına bağlı kalarak tecridi sonlandırması için harekete geçmeye çağırıyoruz.
 
*Devleti ve ilgili devlet organlarını yasalarının ve  anayasasının gereklerini yerine getirerek sorunu acil bir biçimde çözmeye çağırıyoruz."
 
Toplantı, deklerasyonun açıklanmasının ardından sone erdi.