Tutsak yakınları: Tecrit kırılana dek vazgeçmeyeceklerini biliyoruz

  • 09:07 24 Nisan 2019
  • Güncel
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde açlık grevi eyleminin 55’üncü gününde olan Ömer Ezer’in kardeşi Fatma Ezer, yaşanan süreçten endişe duyduklarını belirterek, “Tecrit kaldırılana kadar vazgeçmeyeceklerini biliyoruz. Yediğimiz lokma boğazımızdan geçmiyor. Ama yine de bu mücadelenin haklılığını bildiğimiz ve inandığımız için gönlümüz rahat” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 168'inci gününde sürerken, eylemdeki tutsak sayısı 1 Mart’tan itibaren 7 bini aştı. Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde 1 Mart’ta açlık grevi eylemine dahil olan 1997 Silvan doğumlu Ömer Ezer, katıldığı iddia edilen bir eylemde fotoğrafı çekildiği öne sürülerek 10 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edildi. 4 yıl 8 aydır tutsak olan Ömer’in eylemi 55’inci gününde. 
 
'Kitap ve elbiseleriyle uyuyordum'
 
“Kardeş olmak başka bir duygu” diyerek konuşmasına başlayan Fatma Ezer, Ömer ile arkadaş gibi büyüdüklerini ve her şeyi paylaştıklarını anlattı. Fatma, "Ben 19 yaşındayım abim 5 yıla yakındır cezaevinde. Hep yanına gidip geliyorduk. Cezaevi yollarında büyüdüm. Akşamları kitaplarıyla, elbiseleriyle uyuyordum. Evden biri eksilmişti. Zorlu bir süreçti. Yine yılmadık, vazgeçmedik, peşlerindeyiz. Kalbimizle ruhumuzla yanlarındayız. Benim açımdan onun görüşleri çok farklı. Konuşmaları düşünceleri ideolojisi beni çok etkiliyor. Kadınlar hakkında özellikle kendisini çok geliştirmiş. Bir kadın olarak bu beni çok etkiliyor. Kadının öncü olması gerektiğini savunuyor. Alışılagelmiş erkek düşüncesinden çok farklı düşünüyor. Ne dediğini biliyor. Söyledikleri beni bir kadın olarak çok sevindiriyor. Böyle şeyler de var diyorum" diye konuştu.
 
'Vazgeçmeyeceklerini biliyoruz'
 
Ömer'in açlık grevine girdiğine şaşırmadıklarını kaydeden Fatma, Ömer'in böyle bir süreçte gerekirse ilk adımı atabilecek öncü bir ruha sahip olduğunu dile getirdi. Fatma, "Açlık grevinin 5-6 günü bitmişti. Morali çok iyiydi. İlk duyduğumuzda babamın gözleri doldu. Bunun üzerine abim babamı teselli ederek, 'Hecî, em ê ber xwe bidin' (Biz direneceğiz) dedi. Tüm tutsaklar eylemleri zafere ulaşmayana dek vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Vazgeçmeyeceklerini biliyoruz. Açlık grevine girme nedenlerini bildiğimiz halde sorduk. Onun ağzından duymak istedik. 'Şu an siz benim yanıma geliyorsunuz. Benimle görüşüyorsunuz. Abdullah Öcalan görüşemiyor. Onun üzerinde bir tecrit var. Bu tecrit kalksın diye, bizim gibi haklara sahip olsun diye biz bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz' dedi. Her şeyden önce orada benim kardeşim ve kardeşim gibi gördüğüm binlerce insan var. Onları destekliyor ve yanlarındayız. Ona karşı özlem doluyuz. Acıktığımızda, bir şeyler yediğimizde sürekli aklımızdalar. Boğazımızdan geçmiyor. Ama yine de bu mücadelenin haklılığını bildiğimiz ve inandığımız için gönlümüz rahat" dedi.
 
'Biz ondan güç alıyoruz'
 
Ailelerin çağrısından çok tutsakların mücadelesinin önemli olduğuna dikkat çeken Fatma, "İnsanların bu mücadeleyi duymamış olmaları imkansız olmasına rağmen suskunlukları devam ediyor. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' diyorlar. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok şükür biz başka insanların acısını da içimizde hissediyoruz. Başka insanlar için de bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ömer de bizim ailemizde bunun öncülüğünü edinmiş. Biz ondan da güç alıyoruz" ifadelerini kullandı.
 
'Zaman sokağa çıkma zamanıdır’
 
Anne Emine Ezer de, Ömer'in halkı için mücadele ettiğini ve tutuklandığını ifade ederek, "Şimdi de açlık grevindedir. Gönlümüz hiç rahat değil. Uyku uyuyamıyoruz. Yemek boğazımızdan geçmiyor. Ona bazen kızıyordum. ‘Gitme yanımda kal’ diyordum. DAİŞ'in Rojava'ya saldırdığı süreçte bir video gösterdi bana. Elleri arkasında bağlı bir adamın 'Allahu ekber' diyerek kafasını kestiler. Bana 'Sen bana rahat dur bu işlere karışma diyorsun. Bunlar oldukça ben nasıl rahat dururum. Kürtlere bu yapıldıkça ben nasıl rahat durayım' dedi” diye konuştu. 
 
Oğlunun açlık grevine girdiğinden haberinin olmadığını söyleyen Emine açık görüşe gittiğinde anladığını belirtti. Emine, "Açık görüşte bana 'Öcalan üzerindeki tecrit kırılmayana kadar vazgeçmeyeceğiz. Grevimizi sürdüreceğiz. Moralimiz çok iyidir. Evlerinizden çıkın, çalışın, ses çıkarın. Zaman televizyon karşısında izleme zamanı değil, zaman sokağa çıkma zamanı' dedi. Biz de ‘Sizinleyiz. Kalbimizle, ruhumuzla yanınızdayız’ dedik. Oğlumla gurur duyuyorum. Kanımızın son damlasına kadar onların arkasındayız. Sadece birine değil hepsine kurban olurum. Sayın Öcalan, 40 milyon Kürdün önder olarak gördüğü biridir. Kürtler onun da cezaevinden çıkmasını, özgür olmasını istiyor. Oğlumun da talebinin de arkasındayım. Sağ olduğumuz sürece biz de bu yolda gideceğiz. Biz Kürdüz. Zulüm, ölüm olsun istemiyoruz. Barış istiyoruz. Anneler ağlamasın istiyoruz. Kürtler bir arada olsun birlik olsun istiyoruz. Cezaevinden gençlerin cenazesi çıktı. O gençler bizim de çocuklarımızdı. Bizim de canımız gitti. Tecridin çocuklarımız ve Abdullah Öcalan üzerinden kalkmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.