
'Anaların çığlığı ve kurumların seslerini zor kullanarak kısmaya çalışıyorlar'
- 14:18 22 Nisan 2019
- Güncel
ANKARA - Açlık grevlerine dair açıklama yapmak isteyen aralarında avukat ve insan hakları savunucularının da olduğu gruba polis saldırısının ardından İHD Genel Merkezi’nde yapılan açıklamada, "Anaların çığlığı ve kurumların seslerini zor kullanarak kısmaya çalışıyorlar" denilerek tepki gösterildi. Komisyon açıklamanın ardından oluşturduğu raporla beraber, Meclis’te siyasi partilerle görüşecek.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyelerinden oluşan komisyon, cezaevlerinde İmralı tecridine karşı devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek ve açlık grevlerine dair oluşturdukları raporu Adalet Bakanlığı’na iletmek için Ankara’ya geldi. Aralarında, Antalya, İzmir, Diyarbakır, İstanbul, Van, Hakkari ve Mersin’den gelen avukatların da yer aldığı komisyonun Kızılay'da yapmak istediği açıklamaya polis saldırdı. Saldırı sonucu Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara İl Eşsözcüsü Fatma Kılıçarslan yaralanırken, onunla birlikte avukatlar Kenan Maçoğlu, Veysi Eksi, Ahmet Baran ve Bülent Aşa gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar daha sonra serbest bırakıldı.
Polisten saldırı tehdidi
Saldırı sonrası İHD Genel Merkezi binası önünde toplanan komisyon, burada basın açıklaması yapmak istedi. Polisler bina önünde basın açıklamasına izin vermeyeceklerini, yapılması takdirde yeniden saldırı yapılacağı tehdidinde bulundu. İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, saldırı tehdidine rağmen kısa bir açıklama yaptı. Öztürk, “ Polis saldırısı olmasaydı hazırladığımız raporları, Adalet Bakanlığı’na ve Mecliste bulunan siyasi partilere iletecektik. Ama buna izin vermediler” dedi. Açıklama esnasında polisler saldırı tehdidini tekrarladı. Açıklamanın devamı içeride yapıldı.
‘Ceberut devletin uygulamaları ile karşı karşıyayız’
İHD Genel Merkez binasında açıklamasına devam eden Öztürk, “Hazırladığımız raporu vermek için bir basın açıklaması gerçekleştirecektik. Buna polisler izin vermedi. Bir tipik polis ve devlet saldırısı. Polisin müdahalesi OHAL’in devamıdır. Seçimden sonra oluşan siyasi ortam sürekli provokasyona neden oluyor. Amacımız İmralı tecridini kaldırmak ve cezaevlerinde açlık grevlerinin sonlandırılması. Ceberut devletlerin uygulamaları ile her zaman karşılaşıyoruz. Cumhur ittifakının getirdiği durum bu. Bu bir direniş bir mücadeledir” dedi.
‘Müvekkillerimizin talepleri kabul edilsin’
Ardından söz alan ÖHD Eş Genel Başkanı Ayşe Canikli, avukatların sadece cezaevlerinde açlık grevinde olan müvekkillerinin taleplerini Adalet Bakanlığı’na iletmek için geldiklerini söyledi. Ayşe, “Kalıcı tahribatlar oluşmadan bir an önce adımlar atılmalıdır. İmkansızlığı istemek gibi bir durumumuz yok sadece müvekkillerimizin taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
‘Muhataplarla görüşeceğiz’
ÇHD Genel Sekreteri Nergiz Tuba Aslan da Türkiye’nin ağır faşizm koşullarından geçtiğini bir kez daha bu saldırı ile gördüklerini söyledi. En temel hak olan aile ve avukat görüşlerinin yeniden devamının sağlanması gerektiğini kaydeden Nergiz, “Anayasal taleplerin yerine getirilmesi için Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerekiyor. Tecrit sadece cezaevinde değil her yerde var. Bir yerde beklemek dahi yasak, bir yere gitmek için izin alınması gerekiyor. Binamızın önünde basın açıklamasına izin vermeyen bir devlet ile karşı karşıyayız. Anaların çığlığı ve kurumların seslerini zor kullanarak, kısmaya çalışıyorlar. Muhataplarına sözlerimizi iletmek ve faşizan uygulamalara son verilmesi için muhataplarla görüşeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Söylediğimiz sözlerin arkasındayız’
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın ise Ankara’ya herkesin gördüğü ama görmezlikten geldiği sesi duyurmak için geldiklerini kaydetti. Cihan konuşmasına şöyle devam etti: “İki gün önce insanlık onuruna aykırı bir şekilde ite kalka sürüklenen annelerin seslerine ses katmak için geldik. Bütün hak ve talepler yasaklanmış bir durumda. Arkadaşlarımız gözaltına alınmakta. Bu uygulamalar Türkiye’de rutin bir hale geldi. Açlık grevlerinin yanı sıra hak arama, dışarı çıkma, özgürlüğü de engellenmiş bir durumda. Aksi durumda demokratik değerlerden uzaklaşmış bir ülke. Diyarbakır Barosu olarak açlık grevindeki tutumumuzu açıkça söyledik, söylediğimiz sözlerin arkasındayız.”
Açıklamanın ardından farklı illerden gelen ve belirlenen bir heyet, öğleden sonra Meclis’e giderek siyasi partiler ile görüşecek. Heyet, daha sonra raporlarını siyasi partilere de teslim edecek.