Kaçırılarak işkenceye maruz kalan ESP'li: Bu saldırılar tecride karşı mücadele ile durdurulur

  • 12:43 18 Nisan 2019
  • Güncel
İSTANBUL - ESP, Ataşehir İlçe Başkanları Serhat Demirtaş'ın maskeli kişilerce kaçırılıp, kayıt dışı bir şekilde gözaltında tutulması ve işkenceye maruz kalmasına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Serhat, "Meşru olan hapishanelerdeki devrimci yurtsever tutsakların eylemini sahiplenmektir. Meşru olan tecridin hukuk dışı olduğunu söylemektir. Gayri meşru olan kontrgerillacıların gece yarısı beni kaçırmasıdır" dedi.
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi(ESP) İstanbul Örgütü, Ataşehir İlçe Başkanları Serhat Demirtaş'ın, maskeli kişilerce kaçırılıp, kayıt dışı bir şekilde gözaltında tutulması ve işkenceye maruz kalmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı yaptı. Açıklamaya Yeşil Sol Parti İl Eşsözcüsü Emre Pekgönenç, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi İstanbul Yönetim Kurulu üyesi Nihayet Güzel katıldı. Burada açıklama yapan Sosyalist Kadın Meclisi Üyesi Ezgi Bahçeci devam eden açlık grevlerine değindi. Tecridin kaldırılması talebinin bir insan hak ve meşru olduğunu söyleyen Ezgi, "Tecrit kaldırılmalıdır, talebi yerine getirilmediği gibi bu talep etrafında birleşen güçlere karşı iktidar saldırılarını yoğunlaştırmaktadır. Havuz medyası sansür ile tecrit politikasının ortağı olmaktadır. Açlık grevcilerinin talepleri için sokaklara çıkanlar, demokratik tepki hakkını kullananlar hukuksuz uygulamalara maruz kalmaktadır" dedi.
 
Pazartesi günü Kadıköy'de yaptıkları yürüyüşün bitiminde polisin hiçbir uyarı yapmadan saldığını vurgulayan Ezgi, "Saldırıda 7 yoldaşımız gözaltına alınmış daha sonra serbest bırakılmıştır. Yine dün gece Ataşehir İlçe Başkanımız Serhat Demirtaş Esenler'de ailesinin evine giderken kar maskeli kişilerce kafasına çuval geçirilerek plakasız bir araçla bilinmeyen bir yere götürülmüştür. Burada saatlerce parmaklıklara kelepçelenerek tutulan, işkenceye maruz kalan ve kafası defalarca suya batırılıp çıkartılan Serhat Demirtaş tehdit edilmiştir. 'Açlık grevine girmeyeceksin, açlık grevine girmeyeceksiniz' diye tehdit etmişlerdir. Bu kayıt dışı ve hukuksuz gözaltı kabul edilemez. Kontravari sokak ortasında siyasi bir partinin yöneticisini kaçırmak, saatlerce işkence yapmak suçtur. Tecrit karşıtı mücadele yürütmek yasaldır ve meşrudur. Tecrit politikasında ısrar etmek ve tecrit karşıtlarına saldırmak yasadışıdır ve gayr-ı meşrudur" diye konuştu.
 
Serhat Demiştaş'ın konuyla ilgili İHD'ye başvuruda bulunduğu ve suç duyurusunda bulunacağını dile getiren Ezgi, tecrit karşıtlarının başına gelebilecek herşeyden polisin ve ilgili devlet kurumlarının sorumlu olduğuna dikkat çekti.
 
'Meşru olmayanlar vekillerimizi yaralayanlardır'
 
Ardından söz alan Serhat Demirtaş saldırının şahsına yapılmadığının altını çizerek şöyle konuştu: "Verilmek istenen mesaj başta tecride karşı mücadele yürütenlere Leyla Güven eylemini sahiplenenlere karşı verilen bir mesajdır. Biz devrimciler bu tip saldırılarla ilk kez karşılaşmıyoruz. Her dönem de bu saldırıları göğüsledik. Bu saldırılara tecride karşı durmak ve Leyla Güven'i sahiplenmekle durdurulur. Meşru olan hapishanelerdeki devrimci yurtsever tutsakların eylemini sahiplenmektir. Meşru olan tecridin hukuk dışı olduğunu söylemektir. Gayri meşru olan kontrgerillacıların gece yarısı beni kaçırmasıdır. Meşru olmayanlar, dün vekillerimizi darp edenlerdir. Gebze'de anneleri gözaltına alanlardır. Biz bilinçle devrimci çalışmalarımızı yapmaya devam edeceğiz. Baskılar bizi yıldıramayacaktır."
 
ESP İstanbul İl Örgütünden Hüseyin İldan ise yöneticilerine özel bir yönelim olduğunu düşündüklerini belirterek, tüm baskılara rağmen bu süreçte mücadeleyi büyüteceklerinin altını çizdi.
 
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri uzun kaçırılma ve tehdit edilme uygulamalarının arttığını tespit ettiklerine dikkat çekerek şunları vurguladı: "Bu tespitlerimizi raporlaştırdık. Bu durum bu tür uygulamalara yeniden başlanıldığını gösteriyor. Bu uygulamayı sistematikleştirerek başka araçları da yarattı. Bu uygulamalardan sonra gözaltında kayıpların arttığı süreçleri biliyoruz. Eğer bu uygulamalara karşı durulamazsa maalesef çok daha vahim olaylardan söz ediyor oluruz. Hukuk dışı gözaltı ve işkence asla kabul edilemez."