SKM Sözcüsü: Ölüm sınırına gelinirken iktidar gündem oyalıyor

  • 09:14 18 Nisan 2019
  • Güncel
İZMİR - İmralı tecridine karşı cezaevlerinde süren açlık grevlerine karşı Hükümet'in gündemi oyalama gayretinde olduğunu belirten SKM İzmir Sözcüsü Satiye Ok, "Toplum bir bütün olarak tecrit altında. Süreç oldukça antidemokratik ve kırılgan" dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi eylemi cezaevlerinde 7 bine yakın tutsağın farklı tarihlerde katılımıyla genişledi. Çocukları açlık grevinde olan ailelerde yaptıkları eylemlerle tutsakların seslerini ve taleplerini duyurmaya çalışıyor. Açlık grevi direnişçileri için artık her saniyenin çok kıymetli olduğunun altını çizen Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) İzmir Sözcüsü Satiye Ok, gündemin seçilen siyasilerin mazbatalarının verilmemesi ile oyalandığını belirtti. İktidarın halkın iradesine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ile yeniden kayyım atama çabasında olduğunu kaydeden Satiye, halkın mücadelesinin yeni direnişleri doğuracağını dile getirdi. 
 
'Süreç oldukça antidemokratik ve kırılgan'
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) eski Genel Başkanı Hülya Gerçek'in ve birçok sosyalistin de açlık grevlerine dahil olduğunu hatırlatan Satiye, böyle bir süreçte insan hak savunucularının emek ve demokrasiden yana birçok insanın yaşanacaklardan endişe duyduğunu vurguladı. Satiye, tecridin hem içerde hem de dışarda yaşandığının altını çizerek, bir an önce tutsakların taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi. Satiye, "Kadınlar, gençler, Kürtler… Toplum bir bütün olarak tecrit altında. Bir ay öncesine kadar bir kadın kelepçelerle doğum yapmak zorunda kaldı. Hapishanelerde birçok tutsak sürgün edildiği için SEGBİS ile mahkemelere katılmak zorunda, mektupları iletilmiyor, görüşlerde sınırlanmalar var. Süreç oldukça antidemokratik ve kırılgan. Halkın tutsakların yaşamları için demokratik mücadelelere katılmasını savunuyoruz" diye konuştu. 
 
'İktidar değişim rüzgarına engel olma çabasında'
 
Türkiye'de 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri, Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamı gibi demokrasi kırıntılarının da ortadan kaldırıldığı bir sürecin yeniden inşa edilmeye başlandığını söyleyen Satiye, "İktidar  Gezi süreciyle, 7 Haziran'la bir değişim sürecini fark etti ve ortaya çıkan tablo ile siyasi darbe yaparak HDP eşbaşkanlarını, sonrasında milletvekillerini tutuklaması, eşbaşkanlara kayyım atanarak Kürt iradesinin gasp edilmesi bu sürecin devamıdır. Kürt halkının kendi varlığını yeniden tesis ettiği bir dönemde seçilen eşbaşkanları vermeyerek bugün YSK eliyle yeniden kayyım atama girişimi içerisinde. Ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinde oynanan oyunlar. 2 hafta sayılmayan oylar... Bunlar önümüzdeki süreçte ortamın siyasi iktidar eliyle gerginleştirilmeye, halklar bakımından ortamın korku ikliminin sürdürülmesi yönünde yeni bir sinyalin verilmesi anlamına geliyor" ifadelerini kullandı. 
 
'Baskı ve sindirme politikası 31 Mart'ta yerle bir edildi'
 
Faşizmin uzun yıllar süren tahakkümünün yeni bir iktidar eliyle devam ettiğini vurgulayan Satiye, bunun yerini faşizmin bütün kurumsal boyutlarıyla da kendisini tamamladığı bir diktatörlüğün aldığını söyledi. Faşizmin en fazla cezaevlerinde yüzünü gösterdiğini kaydeden Satiye, "Bir kadının kelepçeli bir şekilde doğum yapması ya da birçok kadının 3-4 yaşındaki çocuklarıyla cezaevinde yaşama zorunluluğu, çocukların dahi tutsak edildiği bir süreç işletiliyor. Bundan sonra ise daha karanlık bir süreç işletileceğe benziyor. Ancak bu sürecin arkasında halklarımızın mücadelesinin yeni direnişi doğuracağına eminiz. Bütün baskı sindirme politikaları 31 Mart'ta yerle bir edildi. Siyasi iktidar seçimle geldi ama seçimle gitmek istemiyor" dedi.