
Gazeteci Hediye Levent: Kadınlar Ortadoğu’da ağır bedeller öderken kazanımları da oldu
- 09:10 18 Nisan 2019
- Güncel
İSTANBUL - Ortadoğu’da kadınların savaş sorumluluğunu üstlenmesiyle algıların değiştiğini belirten gazeteci Hediye Levent, “YPJ’nin bulundukları bölgelerde olumlu etkileri var. Kadınlar çok ağır bedeler ödediler ama nispeten olumlu gelişmelerde var” dedi.
Yıllar boyu süre gelen dengelerin 21. yüzyılın başından itibaren değiştiği Ortadoğu, ani ve sürekli değişen dengeler nedeniyle bilinmezlikler bölgesi olarak kendini gösteriyor. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da düzenlenen 2’nci Ortadoğu Barış Konferansı’na katılan gazeteci Hediye Levent, bölgedeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Bölgede ciddi bir vekalet savaşı var’
“Arap Baharı” sürecinin birçok yeni akım ve hareketin bakış açısını tetiklediğini belirten Hediye, bununla birlikte bölgede uzun yıllardır yaşanan birçok sorunu da gün yüzüne çıkardığını söyledi. Bu süreçte hakları kısıtlanan azınlıkların biraz daha görünür hale geldiğini dile getiren Hediye, “Ortadoğu’da yaşayan azınlıklar, kadınlar yada Suriye’de Kürtler gibi genel olarak hak ve hürriyetlerinin daha çok yönetime yada dönemin şartlarına bağlı olarak kısıtlanan kesimler, Arap ayaklanması ile birlikte biraz daha görünür hale geldi. Ama Arap ayaklanması da henüz sona ermedi. Sadece silahlı çatışma dönemi ağırlıklı olarak büyük ölçüde sona erdi. Ancak arkasından ne getirecek hiç kimse kestiremiyor. Bölgede Suriye başta olmak üzere ülkeler arasında çok ciddi bir vekalet savaşı da var. Bu durum illaki bahsettiğimiz azınlık kesimlerin de pozisyonunu belirleyecek. Bu kesimler bir taraftan da kendi hakları için veya daha fazla güçlenmek için savaş verecekler. Diğer taraftan da politik düzlemde belli bir denge gütmek zorundalar. Bu çerçevede oldukça bıçak sırtı bir süreç var. Birçok grup için özelde de Kürtler için 2011 öncesine dönüş mümkün değil. Ama bundan sonra Arap ayaklanması döneminde elde edilen kazanımların korunması, güvence altına alınması baya çetin pazarlıklara bağlı. Oldukça sert geçecektir. Belki politik hamlelerde göreceğiz gibi görünüyor” dedi.
‘İstikrar göreceli bir kavram’
Suriye’de istikrar tartışmalarına da değinen Hediye, şöyle devam etti: “İstikrar oldukça farklı bir kavram. Gerçekten göreceli bir kavram. Rusya’ya göre Suriye’de istikrar nedir? Çatışmaların sona ermesi demektir. İkincisi Şam’da Rusya’nın çıkarlarını koruyacak birlikte maksimum verimle çalışacakları bir yönetimin olması demektir. Aynı zamanda mümkünse tekrar ülkenin çok ciddi büyük bir savaşa yuvarlanmadan yaşamını kurması demektir. İran için biraz daha farklı. Türkiye için daha farklı. İran ve Türkiye orada kalıcı olmaya çalışıyor. Yine ABD orada kalıcı olmaya çalışıyor. Kürtler şuan itibariyle tam olarak bir model belirlememiş olsalar da haklarını yada kazanımlarını güvence altına almaya çalışıyorlar. Ama yanı sıra Rusya ve Şam arasında sıkışmış durumdalar. Bundan nasıl çıkacakları çok belirsiz. Yine sıradan bir insan için konuşacak olursak mümkünse işine gücüne dönmesi, kayıplarını en aza indirmesi anlamına geliyor. Mevcut şartlar çerçevesinde nispeten normal sayılan bir hayata kavuşması demektir. Ama bunun sağlanması çok kolay değil. Çünkü ekonomik olarak şartlar kolay değil. Toplum çok ağır travmatik süreçler yaşadı. Yine vekalet savaşının devam ediyor olması ülkeyi bir çok riske açık hale getiriyor. Buda insanları endişelendiren faktörler arasında yer alıyor.”
‘Kadınlar ağır bedeller öderken kazanımları da oldu’
Bu süreçte en çok kadınların ağır bedeller ödediğinin altını çizen Hediye, “Sadece doğrudan saldırıya maruz kalmak değil. Tacize, tecavüze maruz kalındı. IŞİD’in köleleştirdiği köle pazarlarında sattığı kadınlar var. Ama Arap ayaklanması sebebiyle bir takım olumlu gelişmeler de söz konusu oldu. Bütün savaşlarda olduğu gibi bu dönemde erkek sayısında azalması ve erkek iş gücünde azalmalar oldu. Bu aynı zamanda bir dayanışma ruhunu da ortaya çıkardı. Savaş döneminde eşler arasındaki karı, koca ilişkisi dayanışma ilişkisine dönüşebiliyor. Kadının daha fazla toplumsal hayata yada ekonomiye katıldığını söyleyebiliriz. Mesela Şam’dan örnek verirsem. Oldukça basit ama 2011 senesinde çok fazla genç kadının kafelerde garsonluk yaparken göremezdiniz. Çok nadirdi. Ama şimdi öyle değil. Şimdi her yerde çalışıyorlar. İnsanlar yadırgamıyor bunu. Aile içinde yine daha görünür hale geldiler. Kız çocuklarının okutulması sorunu vardı daha önce. Çünkü bazı yerlerde aşiret mantığı oldukça baskın. Yada çocuk yaşta evlendirilmesi söz konusuydu. Ama toplum en kötüsü ile yüzleştiği, karşılaştığı için bu nispeten esnemeye başladı. Toplum radikalizmle tanıştı, bu onlar için daha kötüydü. Şuanda kız çocuklarının eğitim haklarının nispeten iyileştiğini görebiliyoruz. Kadınlar ağır bedeller öderken, kazandığı bir takım şeylerde oldu” ifadelerini kullandı.
Suriye’de kadınların savaş sorumluğunu üstlenmesinin ardından ilk başta tepkiyle karşılandığını daha sonra toplumun bakış açısının değiştiğini dile getiren Hediye, şunlara dikkat çekti: “Özellikle Rojava’da YPG içindeki kadın gücü olan YPJ’nin muhafazakar bölgelerde koruma görevi yada savaş sorumluluğu üstendikleri zaman ilk başta tepki ile karşılaşabiliyor. Daha sonra insanların bakış açıları nispeten değişebiliyor. Ancak bütün bu gelişmelere rağmen hala bazı bölgelerde kadının çalışması namus, namussuzluk kavramları üzerinden tanımlanıyor. O açıdan YPJ’nin bulundukları bölgelerde olumlu etkileri var. Ancak topyekun savaşın yarattığı etki kadını biraz daha görünür kılıyor. Kadınlar çok ağır bedeler ödediler ama nispeten olumlu gelişmelerde var.”