
Açlık grevindeki tutsak: Damla damla başladık sel olursak başaracağız
- 15:09 12 Nisan 2019
- Güncel
TEKİRDAĞ - Tecridinin kaldırılması talebiyle 98 gündür açlık grevinde olan İsmet Taş ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Bu talebin yasal olduğu aşikar. Karşılanmaz bir şey de değil ancak muktedirler zorlanmadan alttan gelen hiçbir talebi öyle kolay kabul etmez. Damla damla başladık sel olabilirsek başaracağımıza inanıyoruz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 8 Kasım 2018'de başlattığı ve onlarca cezaevine yayılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 156’ncı gününde sürüyor. Aynı taleple açlık grevine giren tutsak sayısı ise 7 bini aşmış durumda.
‘Sel olabilirsek başaracağız’
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi İnfaz Kurumu'nda bulunan İsmet Taş, açlık grevinin 98’inci gününde. Yakınlarıyla görüşen İsmet şunları aktardı: “Durumumuz iyidir moralimiz yerindedir. Süreç devam ediyor. Bu süreçte direnen herkese içtenlikle başarılar diliyorum. Ağır sorumluluklarımızın olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın bilincinde olanlar olarak kendi sorumluluklarımızın farkındayız. Binlerce insan tek nefes olup bir talepte bulunuyor. Bu talebin yasal olduğu aşikar. Karşılanmaz bir şey de değil ancak muktedirler zorlanmadan alttan gelen hiçbir talebi öyle kolay kabul etmez. Bunun da farkındayız ancak kendimize ve yürekleri bizimle atanlara inanıyoruz. Damla damla başladık sel olabilirsek başaracağımıza inanıyoruz.
‘Biz ancak bedenlerimizi kıvılcım yapabiliriz’
Zülküf heval bir kıvılcımdı. Ayten, Zehra, Medya hevaller bu kıvılcımı bedenleriyle besledi ancak aleve dönüşmesi gerekiyor. Bunu yapacak olanların imkanı, olanağı ve gücü vardır. Kendilerine inanmaları yeterli olacaktır. Halkımız cesur evlatlarından feyz alıp harekete geçebilir. Tek bir kişi cesaretle yürürse ardından milyonlar akar. İşte çağ o tek bir kişiyi özlemle bekliyor. Onun da aşamayacağı bent kabul ettiremeyeceği talep, irade yoktur. Unutulmamalıdır ki bu kişi biz içeride olanlar değiliz. Biz ancak bedenlerimizi kıvılcım yapabiliriz. O nedenle o kişi dışarda, hakın kendisidir. Bu sorumluluğu yerine getirme zamanı geldi de geçiyor.
‘Onlar onurlu yaşamın sembolleriydi’
Zülküf hevalin hayalleri vardı ve o hayaller yaşam doluydu. Ölüm o hayalin çok çok uzağındaydı. Ama içten gelen sorumluluğu onu abideleştirdi. Gelecek hayallerinden biri de günün birinde Dicle kıyısında oturup demli bir çay içmekti. Ancak bugün aramızda değil. Bıraktığı ruh bizimledir. Halkımız bu ruhla hareket ettiğinde Zülküf heval Dicle kıyısında oturup o hayallerini kurduğu demli çayı mutlaka içecektir. Bundan daha insani daha soylu bir hayal de olamazdı. Buram buram insan ve yaşam kokuyordu. Zülküfleri ve onun direnen yoldaşlarını unutmayın. Onlar onurlu yaşamın ve özgür kimliğin sembolleridir. Bu sembollerin ruhuyla sel olup sokaklara akarsanız başarıya ulaşacağımıza kesinlikle inanıyoruz. Yürekleri bizimle atan halkımızı selamlıyor. Saygılarımızı sunuyoruz.”