
'Evlilik devletin kadını izole etme aracıdır'
- 09:01 9 Nisan 2019
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Evliliği, “sevgiyi mülkiyet ilişkisine çeviren bir kurum” olarak nitelendirdiği için doğru bulmayan Sırma İnci, bir kadının evlenmeden çocuk doğurup, tek başına büyütmesinin zorluklarına dikkat çekti. Nikah dayatmasına ve toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkan kadınların yalnızlaştırıldığını belirten Sırma, “Kadınlar her şeye rağmen direnmeli” dedi.
Güvensizlik üreten bir mekanizma olarak evlilik kavramının niteliğine karşı olan kafe işletmecisi Sırma İnci, evlenmeden doğurduğu kızıyla yaşadığı tecridi anlattı. Sevgilisini trafik kazasında kaybettikten sonra “devlet tescilinin” yani nikahının olmamasının kendisini yok sayarak izole ettiğini belirten Sırma, kadınların bu algıya karşı direnmesi gerektiğini söyledi.
‘Aşk ve sevgiden tescil bekleniyor’
Her ne kadar vergilerini vererek devlet sistemi içinde var olmak zorunda kalsa da anarşist bir geleceğe inandığını dile getiren Sırma, 4 yaşındaki kızını bu değerlere göre yetiştirmek istediğini ifade etti. Annesi, kardeşi ve kızıyla birlikte yaşayan Sırma, “Eşimi kızım bir buçuk aylıkken kaybettik. Bize göre evliydik ama sisteme göre evli değildik. Nikah yapmadık. Çünkü birbirimizi seviyorduk. Bizim imam nikahlılarla bağdaşan bir noktamız yok. Tek eşliydik. Nikaha hiç gerek duymadık onu kaybedene kadar. Eşimin üzerine kayıtlı araba ve tekneyi satmam veya kendi üzerime almam gerekiyordu. Fakat ilişkimiz nikahla tescillenmediği için işin içinden çıkamadım teknenin yarı parasını avukata vererek halledebildim sorunu. Sadece onun anılarına sahip çıkabilmem için benden bir dünya evrak istendi. Bu dünyada ne yazık ki aşk ve sevgi devlet tescili olmadan kabul görmüyor” dedi.
‘Asıl sorunu mülkiyet ilişkileri yaratıyor’
Devletin “nikahı” kendini garanti altına almak olarak tanımladığını ve aslında mülkiyet ilişkileri ile yaklaşılmasının asıl sorunların yaşanmasına neden olduğunu kaydeden Sırma, “Ben bir adamı seviyorum ve onla bir birliktelik yaşıyorum ama bunun üzerinden bir kötü ihtimal düşünüyor. Devlet ya bana ya eşime ya da kendine güvenmiyor. Benle Serkan birbirimize çok güvendiğimiz için böyle şeylere girmedik ama ölümü hesap etmedik. Devletin böyle şeyler dayatacağını da hesap edemedik. Şu anda Mavi’nin benim kızım olduğunu kanıtlayan bir belge taşıyorum, devletin bana verdiği bir mahkeme kararı. Kızımın soyadı babasının soyadı. Kızımın kimliğinde yer alan anne isminin hiçbir hükmü yok ya da benim doğum belgemin olmasının bile hiçbir hükmü yok. Benim her daim yanımda bu belge var” diye belirtti.
‘Kadınların ev köleliğinden kurtulması gerek’
Toplumun kabul etmediği bir ilişki türünün hem kendi hem de eşinin ailesi tarafından onaylandığı için şanslı azınlık içinde olduğunu dile getiren Sırma, “Ama nafaka tartışılamaz. Özellikle kadınlar evde çalışıyor ve herhangi bir geliri yok. Devlet tescili olmadığı için işi de kabul görmüyor. Devletin elinde komik senaryolar var. Eşinden ayrıldıktan sonra bu kadın nasıl yaşayacak? Bunu devlet vermiyorsa elbette ki eşinden alması gerekecek. Kadınların ciddi anlamda örgütlenip her şeyden önce bilinçlenmesi ve ev köleliğinden kurtulması gerekiyor. Toplumda kadın bütün gün evde oturuyormuş algısı var. Oysa bir insanın hiçbir sosyal faaliyete katılamaması da bir kölelik halidir. Evde kalan bir kadının sinema lüksü yok” ifadelerini kullandı.
‘Kapitalizm kadını izole eden bir mekanizma’
Evde sürekli televizyon izleyen ve dışarı çıkmayan kadınlarda bir süre sonra psikolojik hastalıkların oluştuğunu belirten Sırma, doğum oranının artması ile ev köleliğinin daha da derinleştiğini dile getirdi. Eve tecrit edilen kadının televizyonlarla tüketime kanalize edilerek sanal bir gerçekliğe hapsolduğunu dile getiren Sırma, “Şimdi de spor salonları çıktı. Kendini bir erkeğe beğendirmek için ince bele kaslı bacaklara ihtiyacın var. Salona gidemeyen ve kendini beğenmeyen kadın da kendini daha çok izole ediyor. Ben bu kadınlardan olmadım. İhtiyacım olmayan şeyi almıyorum, param kadarıyla geziyorum. Küçük bir işletmem vardı hamile kalınca devrettim. Eşim ölünce de burayı açtım. Bu şekilde izole olmaktan sıyrıldım” dedi.
Tek başına çocuk büyütmek…
Devletin kızına verdiği paranın bezine ve mamasına dahi yetmediğini söyleyen Sırma, kızı hastalandığında da bu paradan kesinti yaptığını aktardı. Yaşadığı yalnızlığı işyeri açarak aştığını kaydeden Sırma, şöyle devam etti: “Dostum arkadaşım dediğim insanlar bile yalnız bıraktı belki de tescilim yoktu o yüzden. İnsanlar onlara yük olmamdan korktular. Toplumda tek başına çocuk büyütmek yalnızlık demek ve ben iliklerime kadar yaşadım. Şimdi ise burayı devredip köye yerleşmek istiyorum. Nefes aldığım ve Mavi olduğu için mutluyum.”