Van Demokrasi Platformu’ndan açlık grevlerine ilişkin duyarlılık çağrısı

  • 14:57 8 Nisan 2019
  • Güncel
VAN - Tecridin sonlandırılması için devam eden açlık grevlerine ve yaşanan ölümlere dikkat çeken Van Demokrasi Platformu yaptığı çağrıda, “Bir an önce tüm kamuoyu ve hükümetin bu konuda duyarlılık göstermesi gerekiyor" dedi. 
 
Van'da faaliyet yürüten 26 sivil toplum örgütü ve siyasi partinin oluşturduğu Van Demokrasi Platformu, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle devam eden açlık grevleri ve 7 tutsağın yaşamını sonlandırmasına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Şubeler Platformu Van Şube binasında yapılan açıklama Yapı Yol Şube Başkanı İbrahim Çelik tarafından okudu. 
 
‘Endişeliyiz’
 
Açıklamada,  cezaevlerinde sayıları binlere yaklaşan tutsakların sürdürdüğü süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemlerinin kritik aşamayı aştığı belirtilerek, “Geçen her anın bizleri biraz daha ölümlere ve telafisi imkânsız süreçlere yaklaştırdığını biliyor olmanın derin kaygısını yaşıyor ve bundan büyük bir endişe duyuyoruz” diye ifade edildi. 
 
‘Leyla Güven 8 Kasım’dan bu yana açlık grevinde’
 
Açıklamanın devamında  “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan’ın uzunca bir zamandan beri ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmediği, bu uygulamanın tecridi aşacak biçimde mutlak izolasyon olduğu ve Sayın Abdullah Öcalan’a yasal haklarının kullandırılması ile üzerindeki bu mutlak izolasyonun kaldırılması amacıyla Leyla Güven 8 Kasım 2018 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladığını belirtmiştir” diye hatırlatıldı. 
 
‘Tüm yetkililer sorumlu olacak’
 
Açlık grevindeki tutsaklardan bazılarının sağlık durumlarının kritik aşamaya geldiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bir işkence olan tecrit uygulamasının tüm hapishanelerden tamamıyla kaldırılması için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz. Açlık grevi sürecinde yaşanacak ve mahpusların yaşam hakkını ortadan kaldıracak ya da sağlıklarında kalıcı hasar bırakacak her türlü olaydan, İmralı hapishanesinde hukuku uygulamayan, hukuku uygularken ayrımcılık yapan, açlık grevlerine duyarsız kalan başta hükümet olmak üzere tüm yetkililer sorumlu olacaktır” dedi. 
 
‘Açlık grevinde olmayan tutsaklar da yemeklerini almıyor’
 
Van T Tipi, Van F Tipi ve Van Yüksek güvenlikli cezaevlerinde toplamda 308 tutsağın süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olduğunun kaydedildiği açıklamada, “Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde açlık grevinin 114. gününde olan Cihan Tamur, Barış Kahraman, Şahin Öncü, Azim Sökemen ve Bahtiyar Kemal Hasan’ın sağlık durumu da artık en kritik aşamaya gelmiştir. Bunun yanında Van T tipi Hapishanesi’nde 1 Mart’tan beri grevde olan ve 5 Nisan Cuma günü fenalaşan bir kadın tutsağa sağlık görevlileri müdahale ederken, erkek bir gardiyan tarafından fenalaşan mahpusa ve koğuş arkadaşlarına hakarette bulunulmuştur. Van T tipi Hapishanesi’nde açlık grevlerine yaklaşım bu tutumlar üzerinden kendini somutlaştırmaktadır. Yine Cumartesi günü sayıma maskeli ve coplu erkek gardiyanlar gelerek tutsakların can güvenliğini risk altına sokmuşlardır. Rabia işareti yaparak tahrik etmeye çalışmışlardır. Bu sebeple T tipindeki kadınlar 3 gündür eylem yapmakta, idarenin verdiği tuz, şeker ve limonu almamakta, grevde olmayan tutsaklar da yemeklerini almamaktadırlar” ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Sessiz kalırsak ölümler artacak’
 
Kamuoyundan ses çıkması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada,  “Ölümlerin artmaması için İnsanların sesine ses olmak zorundayız. İktidar susuyorsa bile insanların susmaması gerekiyor. Çünkü sessizlik ölüm getirir. Biz sessiz kalırsak maalesef ölümler artacak. Tüm kamuoyunu duyarlılığa davet ediyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak elimizdeki veriler maalesef ciddi endişelere yol açabilecek raporlardır. Bir an önce tüm kamuoyu ve devletin bu konuda duyarlılık göstermesi gerekiyor” sözlerine yer verildi. 
 
Açıklamada son olarak, Leyla Güven başta olmak üzere cezaevlerinde başka ölümlerin yaşanmaması için hükümete sorumluluğunu yerine getirmesi için çağrıda bulunuldu. 
 
Açıklama, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganıyla son buldu.