
100’üncü günde Leyla Güven’den mesaj: Beni ayakta tutan devam eden direnişlerdir
- 12:59 15 Şubat 2019
- Güncel
Beritan Elyakut
DİYARBAKIR - Eyleminin 100’üncü gününde bir mesaj veren Leyla Güven, “Beni ayakta tutan cezaevlerinde süren direnişler ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişleridir. 100'üncü gün yürüyüşü de kadınların öncülüğünde devam eden eylemlerdir. Evet, kadın inanırsa dünya değişir, barış gelir ve eğer kadın inanırsa büyük bir hoşgörü dünyaya hakim olur. Ya özgür yaşayacağız ya da hiç” dedi.
Bugün günlerden 15 Şubat. Takvimler her 15 Şubat’ı gösterdiğinde Kürt halkının aklında uluslararası komplo süreci canlanırken, bu yıl bir farkla komplonun devamı olan tecride karşı başlatılan açlık grevi direnişleri karşımızda beliriyor. Evet bugün 15 Şubat ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı süresiz-dönüşümsüz direnişin 100’üncü günü.
Küçülen bedende büyüyen gülümse!
Leyla’nın eylemi kelebek etkisi misali yayılmaya devam ederken, “100’üncü gününde Leyla’ya, tecridi kırmaya” sloganıyla 15 kentten başlatılan yürüyüş, polis barikatı ve saldırılarıyla engellenmeye devam ediliyor. Sabah saatlerinde geldiğim Leyla’nın evinde kızı Sabiha Temizkan tarafından karşılanıyorum. Güleç yüzüyle kapıda karşılaştığım Sabiha, beni odaya davet ediyor. Peşi sıra gittiğim odada hemen bilgisayarımı açarak eve çıkan tüm yolların barikatlarla kapatıldığını, vekillerin 4 alanda yürüyüşe geçişinin nasıl engellendiğini yazılmaya koyuluyorum. Tam bu sırada bedeni küçülen ancak yüzünde gülümsemesi büyüyen Leyla’yı Sabiha’nın kolunda görüyorum. Kocaman gülüşüyle “hoş geldin” diyen Leyla’ya karşı gülümseyerek “hoşbuldum” diyorum. Leyla çok yorgun olduğu için direkt yatağına uzanıyor ama uzanırken de “İnanıyorum kazanacağız” diye ekliyor.
Sabiha ile sıcak çayın hazır olduğu mutfağa geçiyoruz. Ablukanın fazlalığı, yürüyüşün engellenmesi üzerine konuşmalar yapılıyor ama evdeki herkes yapılacak yürüyüşün buraya ulaşması noktasında umudunu koruyor. Bir yandan da eylemcilere müdahale edileceği endişesi hakim. Medya Haber ve Sterk TV yayını tüm sitede olmasına rağmen Leyla'nın evinde çekmiyor. Bunun üzerine bilgisayar üzerinden kanallar açılarak takip ediliyor. Leyla gündemi yakından takip ediyor, görüntülere ara ara baksa da TV sunucusunun sesine iyice odaklanıyor. Leyla hala dinç bir gülüşe sahip.
‘Ben ol sofrada’
Sabah saatleri olduğu için evdekilere bir şeyler hazırlanması gerektiğini söylüyor usulca Leyla. Kendisi 100 gündür tek lokma yemeyen Leyla, misafirpervelik ruhundan da asla vazgeçmiyor. Kızı Sabiha'ya özellikle tembihlemiş “Ben ol sofrada” diye... Sabiha kahvaltılık bir şeyler hazırlıyor ve gerçekten de Leyla oluyor. Sabiha annesi Leyla oluverirken gözlerimizin önünde ben hayranlıkla bir Leyla’yı düşünüyorum bir yandan da Sabiha’yı izliyorum. Sabiha evde bulunan herkese özel olarak sofradakileri ikram ediyor ama kendisi de eşlik etmek için zar zor da olsa birkaç şey yiyor. Ardından haberleri takip ediyoruz ve HDP’li vekillere dönük gerçekleşen saldırıların başladığını ancak vekillerin direnişe devam ettiğini okuyoruz.
‘100 gün bir insan direnir mi evet direnir’
Sabiha ile Leyla’nın 100’üncü günü üzerine konuşmaya başlıyoruz. Bu sürede Leyla’nın her anına tanıklık eden Sabiha’nın annesiyle yaptığı sohbetleri de es geçmiyoruz. Sabiha annesini yormamak adına sohbetleri çok uzun tutmadıklarını ancak aralıklı da olsa yaşananlar üzerine bir şeyler paylaştıklarını kaydediyor. Ve başlıyor 100’üncü güne ilişkin annesinin kendisiyle paylaştıklarını anlatmaya. Sabiha’nın ağzından annesinin 100’üncü gün yorumları şu şekilde:
“100 gündür ben, 60 gündür de cezaevlerinde tutsaklar direniyor. Bu tecrit yeni değil ve 20 yıldır aralıksız olarak devam ediyor. Bu tecrit durumu artık başta Kürtler olmak üzere tüm ülkeyi sarmış durumdadır. Hiçbir irade tek başına bir adada yalnız başına tutulmamıştır. Tutulmuşsa dahi barış için mücadele yürütmemiştir ancak Sayın Öcalan bunu başardı. Bu 20 yıllı tecridi bizim başlattığımız eylem biraz daha görünür kıldı. Geçmiş dönemlerde de tecride karşı eylemler yapılıyordu ancak belli bir süre sonra gündemden düşürülüyordu.
100 gün bir insan direnir mi evet direnir. Ben bu eylem sırasında öğrendim ki insan beyin gücüyle gerçekleşen bir mucizedir. Ben bu eyleme ölümüne yattım. Tecrit kalksa da kalmasa da direnecektim ve buna inandığım için beynim bana hükmetti. Bu haksızlık hukuksuzluk karşısında direniyorum. Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek."
Zorlansa da bizi kırmamaya özen gösteriyor
Sabiha’nın ardından Leyla Güven’in yanına geçiyorum. Leyla’dan 100’üncü güne ilişkin ve yapılan yürüyüşü nasıl değerlendirdiği üzerine bir kaç şey söylemesini talep ediyorum. Leyla zorlansa da bu talebimi geri çevirmiyor ve zorda olsa bir kaç şeyi dinlenerek aralıklarla söylemeye başlıyor. O konuştukça ben kalvye tuşlarına basıyorum. Bugün söyleyeceği her şeyin önemli olduğunu düşünerek ve onu fazla yormak istemeyerek dinlenme anlarında bekliyorum… Leyla konuşmasında şunları ifade ediyor:
‘Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek'
“100’üncü güne girerken vekillerimiz de bende direniyoruz. Ben bu eyleme bedenimi yatırırken iknaydım ve ölümüne yatmıştım. Ya başarıyla sonuçlanacaktı ya da tecrit son bulmayana kadar bedenimi ölüme yatıracaktım. Ve bunun verdiği iç huzur ve rahatlıkla beynim bedenime hükmetti. Benim eriyor evet farkındayım ama bu benim moral ve gücümden bir şey almıyor. Bu haksızlık ve hukuksuzluk karşısında bir şeyler yaptığım için huzurluyum. İkinci nokta ise ben izin vermeden bedenim iflas etmeyecek.
‘Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür'
Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür.. Bu eylem toplum için sınavdır. Bu sınavı atlatamayanlar yarın da biz hak savunucusuyuz, insanız diyemeyecekler. Kadın inanırsa hiçbir güç kadını inandığı değerlerden alıkoyamaz. Çünkü kadınlar bir şeye inandılar mı mutlaka sonuca ulaşırlar.
‘Beni ayakta tutan devam eden direnişlerdir'
Elbetteki bende yaşayarak bu ülkeye barışın geldiğini görmek isterim. Ancak bir bedelin verilmesi gerekiyorsa gözümü de kırpmadan veririm. Bunun için büyük bir moral ve inançla devam ediyorum. Cezaevlerinden onlarca mektup alıyorum ve cezaevlerinde tutsak olan her arkadaş dışardakilerden bin kat daha özgürdür. Aslında tecrit altında olan dışarda direnmekten vazgeçenlerdir. Beni ayakta tutan cezaevlerindeki direnişleri ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişleridir. 100'üncü gün yürüyüşünde kadınların öncülüğünde devam eden eylemlerdir. Evet, kadın inanırsa dünya değişir, barış gelir ve eğer kadın inanırsa büyük bir hoşgörü dünyaya hakim olur. Ya özgür yaşayacağız ya da hiç…"