İHD: Yeni saldırılara zemin açılıyor
- 13:28 13 Şubat 2019
- Güncel
İSTANBUL - İnsan Hakları Derneği (İHD) Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyeleri, Suriyelilere yönelik gelişen ırkçı saldırıya ilişkin yaptıkları açıklamada, "Saldırının ardından sadece Suriyeli Arap sığınmacıların gözaltına alınması, bu ırkçı saldırının cezasız kaldığını ve yeni saldırılara zemin açıldığını göstermektedir” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyeleri, kente bağlı Esenyurt ilçesinde Suriyelilere dönük gerçekleşen ırkçı saldırıya ilişkin hazırladıkları raporu şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Açıklamayı Komisyon üyesi Meral Çıldır okudu. Meral, 9 Şubat akşamı Esenyurt ilçesi Bağlarçeşme Mahallesi’nde Suriyeli sığınmacılara ve işyerlerine dönük kitlesel saldırıların ardından İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyeleri olarak 11 Şubat günü mahalleyi ziyaret ettiklerini ve mahalledeki Suriyeli Arap ve Türkiyeli Türk ve Kürt işletmeciler ve mahalle sakinleri ile görüşmeler yaptıklarını söyledi.
'Burası Türkiye, Suriye değil'
Meral 9 Şubat gecesi yaşananları şöyle aktardı: "Anlatılanlara göre akşam saatlerinde mahallede Suriyelilerin bir düğünü sırasında düğünden çıkan genç bir kadına laf atılmasının ardından Suriyeli ve Sinoplu genç erkekler arasında kavga çıkmış ve kavgaya birden fazla kişi karışmıştır. Kavgada yaralananlar olmuştur. Olayın ardından Sinoplu Türklerin ağırlıklı olduğu bir grup olay mahalline kalabalık bir biçimde gelmiş ve Suriyeli Arapların işyerlerine saldırıda bulunmuştur. 15-20 arasında işyerinin saldırıya uğradığı dile getirilmiştir. Bu saldırılara sadece Sinoplu Türkler değil, Suriyelilere karşı nefret duyguları besleyen Türkiyeliler de katılmıştır. Saldırılar sırasında "Burası Türkiye Suriye değil" sloganı atılmış ve "Allahuekber" şeklinde tekbir getirilmiştir. Yaşanan olaylarda iki Suriyeli Arap ve iki Sinoplu Türk yaralanmıştır."
Irkçı saldırıya düğün açıklaması
Meral, Esenyurt Kaymakamlığı'nın Twitter hesabından “Bu akşam itibarı ile ilçemizde yaşanan olayla ilgili olarak kesinlikle ölü yoktur. Yaralanan 3 vatandaşımız taburcu edilmiştir. 3 Suriyeli gözaltındadır. Olaylar kontrol altına alınmış olup sona ermiştir” açıklamasını yaptığını söyleyerek, İstanbul Valiliği'nin ise “Esenyurt ilçemizdeki bir düğünde üç vatandaşımızın yaralanmasına sebebiyet veren üç şüpheli gözaltına alınmıştır” dediğini belirtti.
'Suriyeliler mahallede rahatsız ediliyor'
Meral gözlemleri sonucunda Arap esnafların olaylardan önemli düzeyde etkilendiğini ifade ederek konu hakkında konuşmaktan çekindiklerini ve bu tip saldırıların tekrar yaşanmasından korktuklarını kaydetti. Meral, "Korkularını bizimle açıkça paylaşmakla beraber olaya dair ayrıntılı görüşme yapmayı, olayların nasıl geliştiğini anlatmayı reddetmişlerdir. Görüştüğümüz Suriyelilerden biri gözleri dolarak 'Biz savaştan kaçarak buraya geldik ve buna rağmen bize küfür ediyorlar' demiştir. Suriyelileri suçlayanlar Suriyelilerin çok fazla ayrıcalığa sahip olduğunu, dile getirmiştir. Suriyelileri mağdur olarak değerlendirenler ise Suriyelilerin kimseye karışmadığını, Suriyeliler üzerinden işyeri sahiplerinin kiralar üzerinden çok fazla kâr ettiğini ve Suriyelilerin mahallede rahatsız edildiğini belirtmişlerdir" diye konuştu.
Raporun kanaat ve sonuç kısmı şu şekilde:
“*Suriyeli Arap ve Sinoplu Türk genç erkekler arasında başlayan bir kavganın, kavgaya hiç karışmamış Suriyelilerin işyerlerine saldırılarla sonuçlanması ve saldırılar sırasında "Burası Türkiye Suriye değil" sloganlarının atılması saldırıların ırkçı yanını ortaya koymaktadır.
*İki taraftan da yaralanmalar olmasına ve Suriyeli Arap sığınmacıların işyerleri tahrip edilmesi ve kendilerine karşı ırkçı küfürler edilmesine rağmen, yaşananların ardından sadece Suriyeli Arap sığınmacıların gözaltına alınması, bu ırkçı saldırının cezasız kaldığını ve dolayısıyla yeni saldırılara zemin açıldığını göstermektedir.
*Yaptığımız görüşmelerde Suriyelilerin yaşadıkları mağduriyeti anlatmakta çok çekindikleri gözlemlenmiştir. Suriyeli sığınmacılar kanuni olarak Türkiye vatandaşı olan ve bu tarz ırkçı saldırılara maruz kalan bireylerden ve gruplardan (Kürtler, Ermeniler vb.) farklı olarak bu tip durumlarda kendilerini ifade edebilecekleri, yardım isteyebilecekleri yasal statüden, kendilerine ait medya organlarından, kurumlardan ve siyasi partilerden yoksundurlar.
*Suriyeli sığınmacıların "geçici koruma" statüsü altında yaşamaları hem kendilerine dönük ırkçı saldırılara zemin sağlamakta, hem de yaşadıkları mağduriyetleri kamusal alanda ifade edebilecekleri bir biçimde tartışılmasını engellemektedir. Suriyeliler bir yandan ırkçı saldırılara maruz kalmakta, bir yandan da bu saldırıları dile getiremeyecek konumda bırakılarak, sessizleştirilmektedirler.”