
HDK Belçika Eş Sözcüsü: Kadınlar Leyla Güven’in taleplerini sahiplenerek yol alabilirler
- 09:02 6 Şubat 2019
- Güncel
HABER MERKEZİ - Leyla Güven’in herkesin tıkanmışlık yaşadığı bir dönemde süreci göğüslediğini belirten HDK Belçika Eş Sözcüsü Zeynep Görgü, “Leyla Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün konseptine bir çeltik attı. Kendi siyaset ve hayat tarzlarını oluşturmak isteyen kadınlara, erkek gericiliğini temsilen saldıran Erdoğan ve ittifak güçlerine karşı kadınlar Leyla Güven'in taleplerini sahiplenerek yol alabilirler ve faşizmi yenebilirler” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle 91 günüdür süresiz-dönüşümsüz açlık grevini büyük bir kararlılıkla sürdürüyor. Leyla'nın akabinde cezaevlerine, Avrupa ve Ortadoğu kentlerine de aynı taleple yayılan açlık grevlerine henüz ne Hükümet ne de uluslararası kurumlar tarafından bir adım atıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Belçika Eş Sözcüsü Zeynep Görgü, Leyla Güven ile başlayan ve yayılan açlık grevi eylemlerini ajansımıza değerlendirdi.
'Leyla Güven'in eylemi tek kişilik bir eylem değil'
Açlık grevi eylemcilerinin taleplerine dikkat çeken Zeynep, şu noktalara dikkat çekti: "Her şeyden önce şunu bertmek istiyorum; Leyla Güven’in eylemi tek kişilik bir eylem değildir. Süreci değerlendirdiğimizde, Türkiye ve Kürdistan coğrafyası ağır bir süreçten geçiyor. Milyonlarca insan durumdan rahatsız ama bir çıkış yolu bulmakta zorlanıyorlar. Sanki insanlık tarihi hiç böyle bir süreç yaşamadı, sanki kimse Hitler, Mussolini dönemini yaşamadı. Oysaki bu yaşanmışlıklar insan soyunun deneyimleri. Ve hep en karanlık zamanda, en umutsuz dönemde bir Spartaküs çıkıyor. Leyla Güven'in eylemini bu bağlamda değerlendirdiğimizde eylemin büyüklüğünü ve verdiği mesajı anlamlandırabiliriz. Bundan dolayı tek kişilik bir eylem değildir diyoruz."
'Leyla, Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün konseptine bir çeltik attı'
Herkesin tıkanmışlık yaşadığı dönemde Leyla'nın süreci göğüslediğinin altını çizen Zeynep, Leyla'nın eylemi ile sürecin hattını çizdiğine işaret etti. Zeynep, "Leyla alınması gereken yolu, yapılması gerekeni gösteriyor. Eğer bu yoldan demokrasi güçleri, kadın örgütleri ilerlerse önemli gelişmeler olacaktır. Diyebiliriz ki Leyla Güven, Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün konseptine bir çeltik attı. Süreci onun elinden devralmak hepimize düşüyor. Onun yaşamını ancak büyüteceğimiz eylemlerle garantileyebiliriz. Açlık grevcileri bulunduğu yerden kararlılıklarını ve taleplerini dile getirdiler. Bugünden itibaren süreçte rol alamayanlar yada almayanlar artık süreci göğüslemelidir. Yoksa hiç görmek istemeyeceğimiz ağır bedeller gerçekleşecektir" uyarısında bulundu.
‘Tecridin kaldırılmasına odaklanmalı’
Leyla'nın eylemi ile Türkiye'de demokrasi ve barış mücadelesinin öncülüğünü yaptığını ifade eden Zeynep, demokrasi ve adalet mücadelesi için yükün büyük bölümünü omuzladığını kaydetti. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride karşı verilen bu mücadelenin Türkiye'de kronikleşmiş sorunların önünü açacağını da dile getiren Zeynep, "Leyla Güven'in serbest bırakılması elbette bir kazanım olarak değerlendirmek gerekiyor. Ancak, diktatörlük bununla aynı zamanda Leyla Güven'in etrafında oluşan tepkileri yaygınlaşmasını ve büyümesini kırmayı da amaçlamıştır. Bu aşamada, Leyla Güven'in serbest bırakılması kazanım olarak görüp, talebi olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ki tecridin kaldırılmasına odaklanmak gerekiyor" diye ekledi.
'Bu eylemi selamlamak yetmez'
Leyla'nın başlatmış olduğu bu eylemin kadınlar açısından önemine de değinen Zeynep, "Kadınlar ve kadın örgütleri bence şöyle demelidir; Bir hemcinsimiz sürecin zorluğunu tanımlayarak, sürecin zorunluluğunu gösteriyor. Bunun somut ifadesi, bütün kadınlar adına diktatörlüğe meydan okuyor olmasıdır. Tek başına hücresinde bu eylemi gerçekleştirme kararlığını gösterirken, eylemin talebi ve mesajı biz kadınlaradır aynı zamanda. Kadın özgürlük mücadelesine inanan bir kadın ve uzun zaman emek vermiş bir kadın olarak, bu defa da böylesi bir eylem ile karşımıza çıkıyor. Bu eylemi selamlamak ya da üzülmek yetmez kesinlikle. Kadınlar nasıl ki birçok kritik dönemde önemli roller üstlenmişler ise, bu süreci de göğüsleyebilecek, deneyim, potansiyel ve güce sahipler. Yeter ki bugün itibari ile her kadın bulunduğu yerde bu rollünü oynasın. Ve süreci aşma ile Leyla Güven'in taleplerini sahipleneme noktasında hareket etsin. Her ne kadar bu 3 aya yakın gibi uzun bir zaman geçti ise de hiç bir şey geç sayılmaz başlamak için” ifadelerini kullandı.
'Kadınlar Leyla'nın eylemini sahiplenerek yol alabilir'
AKP-MHP ittifakının en çok kadın birikimlerine saldırdığını vurgulayan Zeynep, "Kadın derneklerini kapattı. Kadın seçilmişlere, eşbaşkanlık kurumlarına saldırdığı gibi toplumda kadın katliamlarını adeta hortlattı. Neden? Çünkü kadınlar 'başka bir dünya mümkündür' diyordu. Kendi siyaset ve hayat tarzlarını oluşturmak isteyen kadınlara, erkek gericiliğini temsilen saldıran Erdoğan ve ittifak güçlerine karşı kadınlar Leyla Güven'in taleplerini sahiplenerek yol alabilirler ve faşizmi yenebilirler" diyerek, kadınların bu süreçte rol almasının önemine dikkat çekti.
‘Sessizlik ortamına cevap olmaktır’
Zeynep, açlık grevi eylemlerinin Avrupa'ya da yayılmasına ve bundan sonra izlenecek yol haritasını da değerlendirdi. Eylemin Avrupa'ya yayılmasının kendileri açısından büyük bir anlam ifade ettiğini kaydeden Zeynep, şöyle devam etti: "Eylemin Avrupa’ya yayılması hem Leyla Güven'in eylemini sahiplenmek ve hem de diktatörlüğe karşı Avrupa'dan bir duruş sergilemek bakımından önemlidir. Avrupa'daki Türkiyeli ve Kürdistanlı kadın örgütlerine önemli görevler düşüyor. Avrupalı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütleri ile görüşmek durumumun aciliyeti için her kesin katkısını ve desteğini almak bu bağlamda dayanışmayı büyütmek ve yaymak gerekiyor. Leyla Güven'in eyleminin kadınlara başka bir mesajı; hiç şüphesiz ki bir süredir devam eden sessizlik ortamına cevap olmaktır. Ve buradan kadınlar olarak bir çıkış sağlamaktır."