Leyla Güven 80’inci gününde: Eylemimiz zindanlarda ve dışarda sürecek

  • 10:03 26 Ocak 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Açlık grevinin 79’uncu gününde tahliye edilen DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’i cezaevinde dün onlarca kişi “Leyla Güven rûmeta me ye” sloganları atarak bekledi. Oldukça zayıflamış ve bitkin görünen Leyla zafer işareti yaparak kitleyi karşılayarak direnişinin devam edeceğinin mesajını verdi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılmasına ilişkin 80 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen davasında tahliye kararı çıktı. Leyla ise tahliyesine rağmen 80 gündür açlık grevi eylemini sürdürüyor. Mahkeme salonunda hazır bulunamayan avukatlar duruşmaya katılamazken, yalnızca JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri mahkeme salonunda duruşmayı takip etti. Duruşmaya verilen aranın ardından Leyla’nın tahliye olduğu haberini duruşmayı takip eden muhabirlerden aldık.
 
Mahkeme anından tahliye anı ve sonrasına kadar gelişen süreçte yaşananlar şu şekilde:
 
* Mahkeme salonunda duruşmanın gerçekleştiği dakikalarda aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın olduğu bir kitle basın açıklaması yaptı. Adliye önünde yapılan açıklamada Leyla'nın hukuka değil, siyasal karara göre yargılandığını vurguladı.
 
*Ardından kitle DTK binasına geçerken adliye önünde bekleyişini sürdüren basın çalışanları, yurttaşlar ve Leyla'nın kızı Sabiha Temizkan, tahliye kararını öğrendi. Sabiha, tam da annesine ilişkin basına demeç verdiği sırada HDP'li Saliha Aydeniz'den aldı tahliye kararını. Demecin ortasında tahliyeyi öğrenen Sabiha'nın sevinci ellerine, gözlerine, yüzünün rengine yansıdı. Önce şaşkınlık içinde ‘Tahliye mi oldu, gerçekten mi’ diye soran Sabiha hemen ardından, demeç verdiği basından özür dileyerek, ‘uzun zamandır beklediğim bir an bu, üzgünüm devam edemeyeceğim’ diyerek sevincine dair bir kaç cümle paylaştı.
 
*Kitle ardından Leyla'nın tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Kadın Cezaevi önüne gitti. Hemen arkalarından basın çalışanları da cezaevi önüne geçti. Fakat basından hızlı olanlar vardı. Cezaevi önüne varıldığında tahliye kararını alan halk, cezaevi önünde toplanmaya başlamıştı...
 
*Yaklaşık 1 aydır abluka altında olan cezaevi önünde polis yoğunluğu iki katına çıkmış, vekiller de dahil kimse barikatların öbür tarafına alınmıyordu. Sabiha, polislerle yaptığı uzun tartışmaların ardından annesini görmek üzere cezaevine girebildi.
 
*Cezaevinin bulunduğu cadde, yani Emek caddesinde toplanmaya başlayan kitleye polisler sürekli uyarıda bulunarak ‘Geride kalın, kaldırıma geçin, trafiği kapatmayın’ diyordu. Oysaki trafiği kapatan da kendileriydi çünkü cadde üzerinde 4 zırhlı araç, 2 TOMA ve rangerlar bekletiliyordu. Bu da yetmezmiş gibi yolun cezaevine giden kısmı da barikatlarla kapatılmıştı.
 
*Cezaevi önüne halk ile beraber ilk gelenler arasında yer alan HDP’li Saliha Aydeniz ve Ebru Günay içeri girebilmek için polislerle görüştü fakat onay alamadılar. Ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Semra Güzel, Remziye Tosun, Selçuk Mızraklı, Tayyip Temel, Dilan Dirayet Taşdemir, Ayşe Acar Başaran, DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan ve avukatlar cezaevi önüne geldi. Yaptıkları görüşmelerin ardından barikatların diğer tarafından cezaevi girişine geçerek, burada beklemeye devam ettiler. 
 
*Yurttaşlar ise bazen büyük bir sessizliğe gömülüyor bazen de bu sessizliklerini ‘Leyla Güven rûmeta me ye (Leyla Güven onurumuzdur)’ sloganı atarak ve zılgıt çekerek bozuyorlardı. 
 
*Caddede ve sokakta bekleyenlerin yanı sıra evinin balkonundan ve penceresinden de cezaevinde Leyla Güven’in çıkışını görmek için bekleyenler vardı. 
 
*Gazetecilerin yolun karşısında bulunan kaldırımın dışında çekim yapması yasaklanırken, uzun bir süre bekledikten sonra polisin engelini aşıp cezaevine en yakın köşeden çekim yapmaya başladılar. Çok geçmeden gazetecilerin görüş açısını kapatmak için cezaevi kapısına da polis araçları çekildi.
 
*Herkesin heyecanı yüzünden okunuyordu ama heyecanın yanında bir de endişe vardı, belirsizlik vardı, öfke vardı. Leyla'nın bırakılmasından duydukları heyecanın yanı sıra Leyla'nın bunca zamandır bırakılmamış olmasına da öfke duyuluyordu.
 
*Leyla’nın öğle saatlerinde çıkarılması beklenirken, valiliğin cezaevine gönderdiği ambulansla çıkmak istemediğini öğrenildi. Kızı Sabiha da annesinin kendilerinin getirdiği ambulansla çıkmasını istediklerini polislere bildirdi. Fakat Sabiha’nın ve vekillerin tüm baskısına rağmen 112 ambulansı ile çıkarılmasına karar verildi. Sabiha kabul etmeyeceğini söylese de, Leyla’nın yorgun olmasından kaynaklı ambulans konusundaki tartışmayı daha fazla uzatmak istemedi. 
 
*Leyla’nın içinde olduğu ambulans cezaevinden çıkarıldı. Çevik kuvvet araçları ile basının görüş açısının kapatılmasından dolayı çıkış anını göremedi ve görüntüleyemedi. Leyla’nın çıkarıldığını anlayan halk ise ‘Bijî berxwedana zindana’, ‘Leyla Güven rûmeta me ye’ ve ‘Bijî berxwedana Leyla’ sloganları atarak Leyla’yı selamladı. 
 
*Ambulansla cezaevinden çıkarılan Leyla, evine götürülmek üzere yola çıktı. Ambulansı milletvekilleri takip etti. 
 
*Evinin önüne getirilen Leyla, ambulanstan inerken onu bekleyenleri zafer işareti yaparak selamladı. Arkadaşlarının desteği ile tekerlekli sandalye ile evine çıkarıldı. 
 
*Evinde yarım saat süren bir merhabalaşma oldu. Vekiller ve ailesi durumunu sordu, yorgun sesiyle ‘iyiyim, merak etmeyin’ dedi. 
 
*Yarım saat süren ziyaretin ardından, grevin kritik aşamasında olmasından dolayı ziyaretler bitirildi ve Leyla dinlenmesi için yalnız bırakıldı.
 
*Akşam saatlerinde Sabiha Temizkan JİNNEWS ve Mezopotamya Ajansı’nı (MA) arayarak Leyla’nın demeç vermek istediğini iletti. Evine giden gazeteciler Leyla’nın ‘Özgür basını ve özgür basına röportaj vermeyi çok özledim’ sözleriyle karşılandı. Çok yorgun olmasına ve konuşmakta zorluk çekmesine rağmen demeç verdi ve ‘Yaşamak direnmektir, direneceğiz’ dedi.
 
1 gün bu şekilde başlayıp biterken, Leyla’nın son cümleleri verdiği demeçte sıkça dikkat çekti. Leyla, “Cezaevlerinde 249 tutuklu, Hewler’de, Galler’de ve Starsbourg’ta açlık grevi eylemleri sürdürüyor. Şu anda dünyanın birçok yerinde ve zindanlarda devam eden açlık grevi, ateşten bir çember oluşturdu. Bu çemberle biz Sayın Öcalan’ın etrafında bir halka oluşturmaya çalıştık. Evet, bizim açımızdan onun tecrit edilmesi, bizim tecridimiz sayılır. Onun karşısında gelişen her türlü anti demokratik uygulamayı biz kendimize yapılmış sayarız. Dolayısıyla zindanlarda direniş devam ediyor” diyerek eyleminin devamlılığının nedenini ve önemine bir kez daha dikkat çekti.