'OHAL Komisyonu fiili olarak ceza veren bir kurum haline dönüştü'

  • 16:20 25 Ocak 2019
  • Güncel
ANKARA - "OHAL'de Hak İhlalleri KHK'lanan Yaşamlardan Geleceğe Bakmak" konulu panelde konuşan ihraç edilen akademisyen Necla Kurul, "Düşman bazen 'terörist' oluyor bazen bir partiye oy veren insanların tamamı. Düşmanlık yüksek gerilime dayanıyor. Çok uzun zamandır yüksek gerilim hattın da olan iktidar karşısında düşmanlık kurucu kimlik haline gelmiş durumda" dedi. 
 
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen 10 vekilin de aralarında bulunduğu OHAL Hak İhlalleri Platformu, ilk etkinliğini Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde "OHAL'de Hak İhlalleri KHK'lanan Yaşamlardan Geleceğe Bakmak" konulu panel ile gerçekleştirdi. Panele ihraç edilen akademisyenlerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, hukukçu Kerem Altıparmak ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.     
Açılış konuşmasını Ankara Üniversitesi'nden ihraç edilen akademisyen Necla Kurul gerçekleştirdi. 
 
'OHAL Komisyonu fiili olarak ceza veren bir kurum haline dönüştü'
 
15 Temmuz darbe girişiminin ardından  20 Temmuz'da bu sefer bambaşka bir sivil darbe ile karşılaşıldığını dile getiren Necla, " OHAL ile çıkarılan KHK'lar binlerce insanın işten atıldığı, ekonomik olarak kısıtlandığı ve  seyahat özgürlüğünün engellendiği bir dönemi yaşadık. Bu dönem bitti mi sorusu bizim için çok önemli. 2 yıldır hepimizin umutla beklediği OHAL Komisyonu adalet üretmediği hatta fiili olarak ceza veren bir  kurum haline dönüştüğünü izlemekteyiz" dedi. 
 
'Kendimizden vazgeçtiğimizde 'varız' demek  önemli'
 
KHK ile ihraç edilenlerin iktisadi psikoloji ve kültürel haklarından yoksun bırakıldığını vurgulayan Necla,  sözlerini şöyle sürdürdü: "135 binden oluşan KHK bedeni ve milyonlardan oluşan bir kesim var. Bize dışarıdan uygulanan şiddetin karşısında politik alan inşa edemediğimizde bu şiddetin bize dönüştüğünü hissetmiyor muyuz? Bu şiddeti bertaraf etmeyi ve yeniden sevinci örmeyi uzun zamandır hepimizi düşünüyoruz. Bir araya gelmek yan yana durmak geleceğin Türkiye'sinde kimsenin korkmadığı ve herkesin özgürce kendisini ifade edebileceği bir özne olarak yola çıkabilmek önemli. Bunun mümkün olan yanı varlığımızı ortaya koymak. Kendimizden vazgeçtiğimizde 'varız' demenin olanaklarını araştırmak. Bunlar her yerde ve ilde bir araya gelmeyi gerektiriyor." 
'Düşman bazen bir partiye oy veren tüm insanlar olabiliyor'
Siyasal alanın kendisini teklik siyaseti üzerinden sürdürdüğünü dile getiren Necla, "Düşman bazen 'terörist' oluyor bazen bir partiye oy veren insanların tamamı. Düşmanlık yüksek gerilime dayanıyor. Çok uzun zamandır yüksek gerilim hattın da olan iktidar karşısında düşmanlık kurucu kimlik haline gelmiş durumda" dedi. 
 
'O kulaklar bizi dinlemeye hazır değil'
 
Parlamentonun işlevsizleştirildiğini ve buna karşı çığlıkların isyan ve öfkelerin yeterince karşılık bulamadığını söyleyen Necla, "Çünkü o kulaklar bizi dinlemeye hazır değil. İki yıl boyunca adaletin bir şekilde yerine gelmesini bekledik. OHAL Komisyonu'ndan ses çıkmadı. 'Evet burada da yargı  işliyor' diyeceğimiz momentlere hiç denk gelmedik. Yapmamız gereken hat politik olmak zorunda. Adil eşitlikçi bir dünyayı tesis etmek. Türkiye normal bir dönem yaşamıyor bizler normal bir dönem yaşamıyoruz. O yüzden sesimizi her alanda daha çok duyurmak durumundayız" diye konuştu. 
 
'Suçlu olanı yargılayacaksın'
 
Açılış konuşmasının ardından ilk oturumda Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu konuştu. OHAL'in mekan bakımından ülke sınırlarını aşan dünya çapında bir yaptırımının olduğunu dile getiren İbrahim, şöyle konuştu: "OHAL'i yasa yoluyla uzatan kanunlar olsun hem de yasalaştırılan KHK'ler, yasa denilse de içerik olarak bundan uzak. Kendisini son Başbakan olarak öven zamanın Başbakan'ın  'Kurunun yanında yaş da yanıyor olabilir' biçimindeki ünlü sözü ve itirafı Anayasanın rafa kaldırma sürecini de ortaya koyuyor. Hukukçu olarak adil yargılanma hakkı açısından bu söz hukuken telafuz edilecek bir söz değildir. Hukukta kuru da olsa yakılmaz. Eğer suçlu ise onu yargılayacaksınız. Adil yargılanma hakkının var oluş nedeni budur. Hukuk devleti olmanın asgari koşulu budur. OHAL sürecinde Türkiye Barolar Birliği 'OHAL'de adil yargılanma başlıklı' bir tematik rapor hazırlama sorumluluğu yerine getirmemiştir. Bu tarihi bit sorumluktu bana göre."
 
Panel, konuşmalarla devam etti.